Ölene kadar sorumlusun, gönül bağı kurduğun her şeyden…
Birbirimiz üzerinde bıraktığımız etkiden bihaber yaşamamız, İletişimin elimizdeki en güçlü silah olduğunu bilmememiz ne tuhaf!
Hayatımız şekillenirken hangimiz çevremize umarsız kalabiliyoruz. Söylediklerimiz bizi önemseyen nice insanın hayatını ne şekilde değiştiriyor. Hiç düşündünüz mü? Konuşurken kurduğunuz cümlelere dikkat ettiniz mi? Gözleriniz ve diliniz aynı cümleleri mi kuruyor? Hareketlerinizle kimlerin hayatına dokunuyorsunuz bilerek ya da bilmeyerek?
Şimdi en eski anılarınıza gezinti yapmayı deneyin. Zihninizin derinliklerinden çıkarıp serdiğiniz anılarınızın kahramanı kim hatırlayın. Tanımadığınız bir insanın düşüncesizce sizin fiziksel özelliklerinize laf etmesi, beklenmedik bir anda size verilen hediye, işveren tarafından sizi onure edecek bir diyalog, sınıfta bir arkadaşınızın peltek konuşması ile dalga geçilmesi, ebeveyninizin misafirin önünde size yüksek sesle çıkışması ve buna benze bir sürü örnek.
Anılar küçük an’lara sığdırılacak iletişimlerin hafızaya kazınmasıyla oluşuyor. Peki hayatlara güzel anılar bırakılabilir mi? Belki davranışlarımızı gözden geçirip bir kısmını törpüleyerek iyi başlangıç yapmış oluruz. Kurallardan dolayı değil de sırf kendimizi ve insanları sevdiğimiz için, daha yaşanılası, daha eğlenceli bir hayat için dilimizi düzeltebiliriz ve dilimize eşlik eden mimiklerimizi.
Kimi insanlar sohbet sırasında göz iletişimi kurmaktan yoksundur. Ellerinde bir başka meşgale ile karşıdakine kendini önemsiz hissettiren bir tavırla dinlemeyi gerçekleştirirler. Kimileri siz bir şeyler anlatırken lafı ağzınıza tıkacak bir hareketle üçüncü şahsa döner ve sohbeti onunla sürdürmeye başlar. Bazıları ise açık sözlü olmak ile patavatsızlığı karıştırırlar. Kimilerinin hayatına “Lütfen, rica ederim, teşekkür ederim” sözcükleri hiçbir zaman uğramamış.
Evde, işyerinde, otobüste, pazarda, sokakta, markette karşılaştığımız her insana bakışımızdan ağzımızdan çıkacak söze kadar her tavrımızla sorumluyuz. Tanıdık ya da yabancı her bireye incelikle yaklaşmalıyız. Fakat incelikle iğreti ve yapay nezaket karıştırılmamalıdır.
Sözde kalan fakat dilin ve bakışın hissettirmediği saygı ne gereksiz… Sevgisine ne kadar inanırsanız inanın bencillik, küçümseyen edalar, kıyaslar ve yersiz eleştirilerle yaklaşan birine tahammülünüz ne gereksiz. ..
Ben hala güzelliklerin hale etkisiyle yayılacağına inananlardanım.
Yüzünüzdeki samimi gülümsemenin, dilinizden dökülecek sıcak bir kelamın dünyayı değiştireceğine inananlardanım.
Sevgiyle Kalın…