Eski Roma’nın ayakta kalan su kemerlerine uzaktan baktığında, tarihi yapının olduğu noktada ‘demirden’ kocaman bir -kapı inşaatı-yapıldığını düşünenler az değil. Uyarı mı? Yok! Tabela ise hiç yok? Peki, çalışmayı kim yapıyor ya da hangi kurum?
Antakya’ya Harbiye’den su getiren Trajan Su Kemeri’nin (98-117) kalıntılarını görmek isteyenler için iki adres var. Biri, eski Antakya Devlet Hastanesi yolunun hemen üzerinde, ki burası ‘eldeki tarihin ne kadar sahipsiz’ olduğunun da bir karşılığı, diğeri ise Harbiye’nin kırsalında kalan kısım.
Ancak bu ikinci kısma yakın bir dönemde gidenleri ‘şaşırtan’ bir çalışma göze çarpıyor. Tam olarak ne olduğu anlaşılamayan bu çalışma, bir inşaat iskelesini andırıyor. Su kemerlerinin olduğu yerde yükseltilen iskelenin ne amaçla kurulduğu ve neden kemerlerin alt kısmından yukarıya destek amaçlı çıkarıldığı bilinmiyor. Uzaktan bakıldığında, demirden koca bir kapı görünümü de olan bu yapının olası bir restorasyonun bir parçası olup olmadığı noktasında tereddüt geçiren ziyaretçilere verdiği cevap ise kocaman bir ‘hiç’… Ancak söylenenler, su kemerinden zaman içinde düşen büyük parçaların yeniden yerine yerleştirilmesi yönünde! Ama bu da net değil.
-KİŞİ Mİ KURUM MU?-
En basit bir yol çalışmasında bile, çalışmayı yapan kurumun ‘uyarıda’ bulunan ve ‘bilgilendiren’ bir tabelası olduğuna işaret edenler, M.S. II. yüzyılda Roma İmparatoru Trajan tarafından Harbiye’den kente su getirmek amacıyla inşa edilen su kemerleri için kurulan bu demirden iskelenin ne amaçla kurulduğunu tam da bu noktada merak ediyor. En çok da, bu demir iskelenin kim ya da hangi kurum tarafından buraya eklendiğini!
-MÜZE Mİ?-
Gündeme taşınan sorulara cevap vermeme geleneğini sürdüren kurumlardan biri olan Müze Müdürlüğü’nün bu çalışmayla bir ilgisi olup olmadığı bilinmiyor. Çünkü bu kadar eski bir geçmişi olan yapının olduğu yerde Müze’nin bu çalışmayı yaptığına ya da üstlendiğine dair tek bir işaret dahi yok. Olan şey, demirden bir iskele! Peki, konunun bir diğer muhatabı olan Hatay İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü bu konuda bir şeyler söylemek ister mi? Yapılan çalışmanın neye dair olduğu konusundaki soruları cevaplamak ister mi?
-MERAK EDENLER-
Eski Roma coğrafyasının bu en değerli parçalarından birinin hemen yanı başındaki demir iskele için konuşan yöredeki bazı vatandaşların söyledikleri ise, yapılan çalışmayı ‘isimsiz’ bırakmanın da bir karşılığı aslında…
“Çok eski değil, daha yeni bile sayılabilir. Yapılırken görmedik, ama bittiğinde fark ettik. Aksi halde sorardık. Niye yapılmış, ne amaçla buraya dikilmiş diye… Çok uzun zamandır bu yapı bu halde. Yani kendi halinde! Ne gelen oldu bunlar için, ne de bir çalışma yapıldı. O yüzden bu yapılan dikkatimizi çekti. Ama Müze’den mi geldiler yoksa başka bir kurumdan mı, bilmiyoruz. Zaten yapıp gitmişler. Yine gelirler mi, onu da bilmiyoruz. Zaten ne yapıldığı yerde ne de başka bir yerde buna dair tek bir işaret bile yok. Anlayacağınız, tabela dikmemişler, uyarı yok, ‘bunu yapıyoruz, çünkü…’ diyen bir şey de eklememişler! Ama kimileri bunu bir kapıya benzetmiyor değil… Uzaktan baktığınızda benziyor aslında! Ama buraya da ne kapısı yapılır ki? Kimileri de, zamanında bu su kemerinden düşen taşların incelttiği kısımlar daha fazla çökmesin diye bu demir kısmın destek diye konulduğunu düşünüyor. Yani söylenen çok şey var. Ama hangisi ‘cevap’, kimse bilmiyor.”
-ANTAKYA’DAKİ!-
9 Kilometrelik su kemerinden geriye kalabilenlerin yer yer ‘çökme’ tehlikesi yaşadığını söyleyenler ise, olası bir restorasyon ya da güçlendirme çalışmasının bu yapı için şu an için gereken en acil şey olduğunu söylerken, Trajan diye adlandırılan eski Roma yapısının Antakya kısmında kalan parçanın ‘trajik’ haline işaret etmeyi de ihmal etmiyor.
Bu konuda konuşan ve kente genelde büyük şehirlerden turist getirdiğini söyleyen bir rehber şöyle konuşuyor:
“Harbiye’nin ifade ettiğiniz noktasına kişisel olarak gittim, ama oraya turist götürmedim. Çünkü yürüyebileceğiniz bir destinasyon sunmuyor size. Yani belirli bir rota yok. Aslında, burası, kente gelen yerli ya da yabancı turist gezsin diye ‘rotalandırılmış’ bir turizm noktası değil. Niye değil bilmiyorum ama, nedenleri çok net belki de!
İfade ettiğiniz o demir aksamı henüz görmedim. Fotoğraflardan izlediğim kadarıyla, restorasyon gibi bir şey. Ama yöre insanının ‘kapı’ ifadesi de ‘küçük’ de olsa bir olasılık! Garip ama, ciddi bir bilgi kirliliği var, her zamanki gibi. Niye? Çünkü kimse konuşmuyor. Niye? Çünkü çalışmayı kim yapıyor, belli değil! Niye? Çalışma var ama, ne bir tabela çakılmış ne bir uyarı paylaşılmış. Birileri yapmış ve uzaklaşmış… Ne yazık ki ülkemizin tarihi emanetleri konusunda yaşadığımız bu traji-komik durum sadece Hatay’la sınırlı değil. Ama keşke hiç yaşanmasa… Hele ki, tarihi emanetleri birçok şehirden bu kadar zengin ve bu kadar yüklü olan burası bu durumu hiç yaşamasa… Ama yaşıyor! Fazlasını yaşıyor hem de!
Geçenlerde, bu bahse konu su kemerlerinin Antakya içindeki kısmına gittik. Yanı başında çöp varilleri… Her yanı kirli! Garip ama, üzerinden geçen yayalar bir yere kadar, ama ya geçen araçlar! Bakımsızlığı ile neredeyse gözden kaybolmuş durumda. Olan tarih ağlıyor aslında, biliyor musunuz? Hem de hıçkıra hıçkıra ağıyor!”
-ELEŞTİRİ-
Suriye savaşının gölgesinde kalmış bir kentte eldeki tarihin bu çok ‘sorulu’ ama ‘cevapsız’ haline dair konuşması gerekenlerin ‘televizyonlarda yayınlanan’ dizileri eleştirmenin ötesine geçememesi ise ilginç. -Tamer Yazar-