Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İnsanın Aklı İle Bu Kadar da Dalga Geçilmez

Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı

Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş, TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerini değerlendirdi “Bu kadar da olmaz” dedi

      Hatay KESK Şubeler Platformu adına, Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Tıraş, açıklamasında, yaşanan gerçek hayat pahalılığının TÜİK tarafından açıklanan resmi rakamlar ile adeta bir kara delik gibi yutulmasına alıştıklarını söyledi, ancak son açıklanan resmi enflasyon rakamlarının kendilerine bir kez daha “Bu kadar da olmaz. İnsanın aklı ile bu kadar da dalga geçilmez” dedirttiğini ifade etti. Başkan Özgür Tıraş, TÜİK’in “Saçma Sapan” olarak nitelendirdiği rakamlarına göre değil, insanca yaşamaya yetecek bir ücret istediklerini vurguladı.

“Müjde”nin hiçbir karşılığı yok …

      Başkan Özgür Tıraş, her şeyden önce TÜİK tarafından açıklanan rakamların, iktidarın yıllardır sürdürdüğü yaşanan gerçek enflasyonu perdeleme, enflasyonu düşük göstererek milyonlarca çalışanın maaşını, ücretini düşük gösterme politikasının ürünü olduğunu söyledi, dolayısıyla iktidarın “enflasyonu düşürdük” açıklamalarının, Cumhurbaşkanı’nın, yanıltıcı TÜİK rakamlarının üzerine birkaç puan koymaktan ibaret “müjdesinin” hiçbir karşılığı olmadığını bildirdi.  

      Başkan Özgür Tıraş, açıklamasında şunlara yer verdi: “Ne yazık ki tüm halk TÜİK rakamlarının yalan, yoksulluğun gerçek olduğunu onlarca acı tecrübe ile öğrenmiştir.   Yıllardır emeği ile geçim mücadelesi verenler başta olmak üzere halkın %99’u olarak TÜİK’in her verisinin sahte olduğunu biliyoruz. Gittikçe artan hayat pahalılığını iliklerimize kadar yaşamaya devam ediyoruz.    Ülkeyi yönetenler bugüne kadar onlarca Ali Cengiz oyunu ile yaşadığımız gerçek enflasyonu gizlemeyi başardılar. Ama geldiğimiz noktada yıllardır sahnelenen bu oyunların sonuçlarını gizlemek artık mümkün değildir.  Bugün öyle bir noktaya geldik ki ülkedeki her beş kişiden biri açlık sınırı altında bir gelirle yaşamaya çalışmaktadır.

Türkiye Asgari Ücretliler Ülkesine dönüştürüldü …

      Asgari ücretin açıklandığı 22 Aralık tarihinden bugüne geçen sadece 10 günde A’dan Z’ye her şeye en az %25 zam yapılmıştır. Vergi, harç ve cezalara yüzde 123’lük Yeniden Değerleme Oranında zam yapılmıştır. Elektrikten doğalgaza, gıda ürünlerinden geçen yıla göre en az iki kat artan kiralara kadar uzanan zam kasırgası hız kesmeden sürmektedir.   20 yıl önce en düşük emekli maaşı asgari ücretin üzerinde iken bugün her dört emekliden üçü 3 bin 500 TL gibi asgari ücretin yarısına bile ulaşmayan sefalet aylığı ile yaşam mücadelesi vermektedir. Geriye kalan çalışanlar için ise Türkiye Asgari Ücretliler Ülkesine dönüştürülmüştür. Her iki çalışandan biri asgari ücretlidir. Bu kadar geniş bir kesime reva görülen asgari ücret ise son artışa rağmen daha ceplere bile girmeden açlık sınırı altında kalmıştır.  6,5 milyon kamu emekçisi ve emekli yandaş konfederasyonların ve iktidarın sahte enflasyon rakamlarını bir kuruş aşmayan TİS mutabakatlarının bedelini yıllardır ödemeye devam etmektedir.  

      Geldiğimiz noktada devlet dairelerine bile ‘bu işyerinde asgari ücret uygulanmaktadır’ tabelaları asılmasına ramak kalmıştır. Tüm bunlara rağmen iktidarın Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanı çıkıp ‘Kamuoyunda asgari ücrette yüzde 54 artış yapıldı, bize de olur mu şeklinde saçma sapan tartışmalar var’ diyebilmektedir. Oysa ‘saçma sapan’ olan; milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklinin talebi değildir.  Saçma sapan olan; gerçekleri ters yüz etmek için takla attırılan TÜİK rakamlarıdır.

Yoksulluğumuz arttı …

      Son bir yıldaki yüzde yüz artışa rağmen asgari ücret hem yaşanan gerçek enflasyonun hem de açlık sınırının altına inmiştir.  Altı buçuk milyon kamu emekçisinin ve emeklinin maaşında yaşanan artış ise sadece %41’de kalmıştır. Bunun için öncelikle yaşanan kayıpların bir nebze de olsa azaltılması için kamu emekçilerinin ve tüm emeklilerin maaşlarına en az asgari ücret artış oranı kadar zam yapılmalıdır.  

      Öte yandan tüm kamu emekçileri ve emekliler bu artışın yaşanan hayat pahalılığının sürdüğü koşullarda kısa sürede eriyeceğini bugüne kadar defalarca tecrübe etmiştir. Her zaman altını çizdiğimiz üzere enflasyona göre maaş zammı “sıfır” zam demektir. Sahte rakamlardan ibaret TÜİK verilerine göre maaş zammı ise reel gelirimizin erimesi, yoksulluğumuzun artması demektir.

      Kalıcı olan ise insanca yaşamaya yetecek bir ücret mücadelesidir. Bunun da yolu en düşük kamu emekçisinin gelirinin maaşında ve eş yardımı, çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım yardımı gibi sosyal ödemelerde yapılacak artışlarla yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasından geçmektedir.”

      Mehmet ÖZGÜN