Covid-19 salgın hastalığı nedeniyle yasaklar birbirini izler duruma gelmiştir.
Bir husustan rahatsız olunmuşsa, onu düzeltmenin yolu salgın nedeniyle çıkartılacak olan bir genelge yetecek zannediliyor.
Oysaki bu yasaklar zaman içerisinde yarar yerine zarar getirebiliyor.
Bu nedenle yasaklama kararları alınırken iyi düşünülmeli, eksisi ve artısı hesaplandıktan sonra salgınla mücadele için gerçekten yararlı olduğuna kanaat getirilenler yaşama geçirilmeli ve böylece salgın hastalığının önüne geçilebilmesi için gerekenler yapılmalıdır.
Bu hatırlatmayı yapmamızın nedeni ise geçtiğimiz hafta sonu yayınlanan bir genelgedir.
Hıfsızssaha kurulunun aldığı karar doğrultusunda 81 ile gönderilen bir genelge ile istisnalar dışındaki meslek kuruluşlarının bütün etkinliklerinin 1 Aralık tarihine kadar ertelendiği bildirilmiştir.
Genelge ve genelgenin uygulanması ile ilgili açıklamalar incelendiğinde, siyasi partilerin kongrelerinin, toplantılarının, bazı kurum ve kuruluşların etkinliklerinin yapılabildiği, ancak bunun dışında kalan kurum ve kuruluşların genel kurullarının yapılmasının yasaklandığı anlaşılmaktadır.
Bir noktayı hatırlatmakta yarar görüyoruz: Yasaklarla bir yere varmak mümkün değildir. Yasaklamalardan umulan yarar, zaman içerisinde yarar yerine zarar getirebilir.
Örneğin baroların, genel kurullarının hangi tarihte yapılacağı yasa ile belirlenmiştir.
Özelikle çoklu baro uygulamasının sağlanması için çıkartılan yasada da bu husus net bir şekilde görülmektedir.
Yasanın uygulanması zorunlu olan hükümleri karşısında barolarda genel kurullarını yapacakları tarihi belirlemişler ve üyelerine de yasaya uygun bir şekilde duyurmuşlardı.
Tamda genel kurulların yapılacağı günün öncesinde yasaklama kararlarının çıkartılarak uygulamaya konulmasında belli bir amacının olmasının bulunduğu kanısındayız.
Gerek genelge, gerekse genelgeden sonra yüksek seçim kurulunun aldığı kararlar doğrultusunda, baroların genel kurularının 1 Aralık’tan sonra toplanması yolunda açıklamalar yapılmış ve duyurular da bulunulmuştur.
Seçim kurulları bu doğrultuda gereken bilgilendirmeyi barolara yapmak suretiyle yasaklama için son nokta konulmuştur.
Şimdi ortada karmaşık bir durum vardır.
Bir yanda yasa ve yasanın öngördüğü süreler.
Öte yandan genelge ve genelge sonucu yüksek seçim kurulunun verdiği karar.
Acaba hangisi uygulanacak ve hangi yol hukuk devletinde geçerli yol olarak kamuoyu tarafından kabul edilecektir?
Bu arada Barolar yasaklama kararının iptali yolunda idari yargıya başvuruda bulunmuşlardır.
Ancak görünen o ki; yasaklama kararı uygulanacak ve baro seçimleri Aralık ayına bırakılacaktır.
Ne yapılırsa yapılsın, yasaklamadan beklenen sonuç elde edilemeyecek ve barolar ile onları oluşturan avukatların iradeleri üzerine ipotek konulamayacaktır. Gelişmeler bunun böyle olacağını gösteriyor.
Şuanda yasaklama genelgesi yürürlüğe konulmuş ve uygulamaya başlamış olduğuna göre, bundan ders almak suretiyle, hiç olmazsa bundan böyle bu tür yanlış hesapların yapılmaması ve doğru adımlar atılması için gereken yapılmalıdır.
Böylece zararın neresinden dönülürse kârdır misali yanlış uygulamaların oluşturabileceği zararların önüne geçilmiş olunacaktır.
Diliyoruz ki; gereken ders alınır ve doğru yolda atılması gereken adımlar atılmak suretiyle hareket edilir…
YORUMLAR