HTO ve SES ortak mesajında, pandemi sürecinde sağlık emekçilerinin yıprandığına, tükendiğine vurgu yapıldı, talepler sıralandı …
Hatay Tabip Odası (HTO) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Hatay Şubesi (SES) yönetimleri, ortak mesajlarında taleplerini sıraladı. Pandeminin devam ettiğini belirtildiği ortak mesajda, “Bizler, bu süreçte çok yıprandık, tükendik. Öldük ve ölmeye devam ediyoruz. Biz bu ölümlerin nedeninin politik ve sınıfsal bir durum olduğunu biliyoruz. İSG kavramının önemini güvenlikten, evrensel ve temel insani bir hak olan yaşam hakkına; iş kazası ve meslek hastalığını pirim esasına bağlayan sağlık sisteminin, sosyal koruma şemsiyesini vergi temeline dayandırmadıkça, işçi sağlığı ve güvenliğini koruyucu önleyici sağlık hizmetlerinin içinde düzenlemedikçe, sorunlarımız artarak devam edecektir” denildi.
Kanuna göre kamu işyerleri ve elliden az çalışanı olan az tehlikeli sınıfa dahil işyerlerinin 30 Haziran 2014 tarihinden itibaren işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı istihdam etmeleri gerekiyorken, bu yükümlülüğün neden şimdiye kadar üç kez ertelendiğini ve pandemi bahanesi ile ‘İşsizlik Sigortası ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’ ile dördüncü kez, 31.12.2023’e kadar ertelenmesinin planlandığının sorulduğu ortak açıklamada, koronavirüs pandemisinin işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarının ertelenmesinin bahanesi değil de bir an önce hayata geçirilmesinin gerekçesi olmalıydı ama olmadığını belirtildi ve talepler şöyle sıralandı: “6331 Sayılı İş(çi) Sağlığı ve Güvenliği yasası tüm maddeleri ile kamu özel ayrımı yapılmaksızın uygulanmasını, Yasada çalışan temsilcisinin yetkili sendikandan belirlenmesi maddesinin değiştirilerek çalışan temsilcisinin işyerinde çalışanların tümünün katıldığı seçimle ve salt çoğunlukla belirlenmesini; görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyen çalışan temsilcilerinin azledilmelerine yönelik düzenlemeler yapılmasını, İşyerlerimizin Covid-19 önlemleri kapsamında emek meslek örgütlerinin temsilcilerinin de yer aldığı bağımsız meslek mensupları tarafından denetlenmesini, Çalışanların sosyal varlıklar olduğu, iş yükü ve yoğun mesailer sonrasında dinlenebilmesi için uygun mekan ve olanakların yaratılmasını, Siyasal otoritelerce sıradanlaştırılmaya çalışılan sağlıkta şiddeti önleyecek, emek ve meslek örgütlerinin önerileriyle şekillenen gerçek önlemler alınmasını, Çalışma ortamlarımızda ki risklerden etkilenip hastalandığımızda bu hastalıklarımızın meslek hastalığı olarak kabul görmesini, kayda geçirilmesini, Covıd-19’un sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak kabul edilmesini ve illiyet bağı ispat yükünün çalışan üzerinden alınmasını, çalışma yaşamındaki risklere, yaptığı işe bağlı meslek hastalıkları nedeniyle ölümleri halinde ise geri kalanlarının mağduriyetinin önlenmesini istiyoruz.
Taleplerimizin işyerlerimizden başlayarak ısrarla takipçisi olacağımızı, sorumluluğu olan Sağlık Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.”
Mehmet ÖZGÜN