İsim tabelasını değiştirsek mi?

M.Ö. 300 yılında, İskender’in komutanlarından Seleukos tarafından babası Antiochia adına kurulan şehrin Anadolu’daki ilki olan Cami’nin girişindeki levhanın eski hali, bu görkemli yapıya yakışmıyor. Kurtuluş Caddesi ile Kemalpaşa Caddesi kavşağında yükselen Anadolu’nun ilk camisi, sizi, dünün derinliklerine inen hikâyesiyle karşılıyor.  Etrafı medrese odaları ile çevrili cami, avlusundaki 19. yüzyıl şadırvanı ile de dikkat çekiyor. Medrese […]

M.Ö. 300 yılında, İskender’in komutanlarından Seleukos tarafından babası Antiochia adına kurulan şehrin Anadolu’daki ilki olan Cami’nin girişindeki levhanın eski hali, bu görkemli yapıya yakışmıyor.

Kurtuluş Caddesi ile Kemalpaşa Caddesi kavşağında yükselen Anadolu’nun ilk camisi, sizi, dünün derinliklerine inen hikâyesiyle karşılıyor.  Etrafı medrese odaları ile çevrili cami, avlusundaki 19. yüzyıl şadırvanı ile de dikkat çekiyor. Medrese duvarında bulunan taş üzerindeki kitabede yer alan Sultan Baybars’ın “El Melik üz Zahir” ibaresiyle de… Caminin kuzeydoğu köşesinde, 4 metre derindeki Habib-i Neccar Türbesi’ni de unutmamak gerek. Havarilerin, iki semavi dini birleştiren hallerini de…

-Oldukça kirli-

“Böylesi bir emanetin dünü anlatan hikâyesinde sizi karşılayan taş kapının üzerinde, tüm bu detayların ışığında durması gereken bir isim tabelası olması gerekirdi” diyen bir turistin tespitinde dururken, yer yer siyahlaşan ve harflerin olduğu yerleri kirden gölgelenen tabela dikkatinizi çekiyor. Ancak, bu tür konularda oldukça duyarlı olan Vakıflar’ın bu dikkat çekilen kısma da en kısa zamanda çözüm getireceğine inanılıyor.

Tamer Yazar

Exit mobile version