DİSK-AR, iddiaların aksine sanayi istihdamında düşüş olduğunu, gerçek işsiz sayısının 7 milyona dayandığını vurguladı
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in açıkladığı Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarını değerlendirdi. DİSK-AR raporunda, işsizlikteki artışın en çok kentsel alanları, kadınları ve gençleri etkilediğine, iddiaların aksine istihdam teşvik programlarının istihdam üzerinde olumlu etkisinin henüz ortaya çıkmadığına, tersine sanayi istihdamında düşüş olduğuna, gerçek işsiz sayısının 7 Milyon olduğuna vurgu yapıldı.
715 bin işsiz, iş bulma ümidini kaybettiğinin belirtildiği raporda şunlara yer verildi: “Bir yılda 676 bin kişi işsizler ordusuna katıldı. Teşviklere rağmen sanayi istihdamı artmıyor. Sanayi istihdamı son üç ayda 30 bin kişi azaldı. Resmi işsiz sayısı 3,9 milyon. Resmi işsizlik oranı yüzde 12,6, gerçek işsizlik oranı yüzde 20,9. Tarım dışı işsizlik yüzde 14,8’e yükseldi. Tarım dışı (kentsel) genç işsizliği yüzde 26’ya yaklaştı. Ne eğitimde ne istihdamda olan genç oranı yüzde 23,9. Tarım dışı (kentsel) kadın işsizliği yüzde 30.
Tarım dışı genç işsiz oranı yüzde 25,9’a yükseldi …
TÜİK tarafından açıklanan resmi işsizlik oranının işsizliğin bütün boyutlarıyla anlaşılması için yeterli olmadığının belirtildiği DİSK-AR raporunda şunlara yer verildi: “Bu işsizlik oranı tarım ve tarım dışı, cinsiyet ve yaş farkı gözetilmeksizin ortalama işsizliği yansıtıyor. Oysa işsizlik, kentsel alanlarda, gençlerde ve kadınlarda daha yüksek seyrediyor. İşsizlik türleri yüzde 12,6 ile yüzde 30,7 arasında büyük değişiklikler gösteriyor. Kadın işsizliği yüzde 14,8’e yükselirken, genç işsizliği yüzde 23,3 olarak gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranları genel işsizlik oranlarına göre çok daha yüksek seyrediyor. Tarım dışı işsizlik yüzde 14,8 olurken, tarım dışı kadın işsizliği yüzde 18,9’a, tarım dışı genç işsizliği ise yüzde 25,9’a yükseldi. Tarım dışı genç kadın işsizliği yüzde 30,7’ye yükseldi. İşsizlik oranları son bir yıl içinde artmaya devam ederken en yüksek artış tarım dışı genç ve tarım dışı genç kadın işsizliğinde yaşandı. 2017 Ocak, Şubat ve Mart ayları ortalamalarını yansıtan TÜİK istihdam ve işsizlik verileri, hükümet tarafından ‘istihdam seferberliği’ adı altında yürütülen ve işsizlik sigortasından büyük kaynakların aktarıldığı kampanyanın henüz kayda değer bir etki yaratmadığını ortaya koyuyor. Ekonominin iş yaratma kapasitesi işsizliği azaltmaya yetmedi. Tarımda 121 bin kişilik bir artış yaşanırken, imalat sanayiinde 29 bin, madencilikte 11 bin ve inşaat sektöründe 42 bin kişilik bir azalma yaşandı. Hizmet sektöründe en yüksek istihdam artışı ise 93 bin kişi ile insan sağlığı ve sosyal hizmetler alanında gerçekleşti. Bu alanda yaşanan istihdam artışı büyük ölçüde evde engelli bakım hizmeti ve toplum yararına çalışmaya dayanıyor. İstihdam seferberliğinin özellikle sanayiinde artışa yol açmadığı görülüyor.”
Kadrolu ve güvenceli istihdam artışı sağlanmalı …
DİSK-AR raporunda, işsizliğin azaltılması ve istihdamda kalıcı ve güvenceli artış sağlanması için öneriler şöyle sıralandı: “Herkesin çalışması için, herkesin daha az çalışması ilkesi doğrultusunda haftalık çalışma süresi gelir kaybı olmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir. Uluslararası çalışma normları doğrultusunda herkese en az bir ay ücretli yıllık izin hakkı tanınmalıdır. İstihdam artışlarında kamunun payı dikkate değerdir. Kamu istihdamının artırılması, kamuda eğreti ve güvencesiz çalışma biçimleri yerine, kadrolu ve güvenceli istihdam artışının sağlanması yaşamsal önemdedir. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalı ve kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır. Güvencesiz çalışma biçimlerine son verilmeli, tüm taşeron işçilere kadro verilmelidir. Kamu taşeron işçileri kamu işçisi olarak kadroya alınmalıdır. Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun ‘insana yaraşır iş’ yaklaşımı temelinde herkese güvenceli ve nitelikli işler sağlanmalıdır. Kiralık işçilik yasası (6715) Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmelidir. Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanımı güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Toplum yararına çalışma programları kapsamında çalıştırılanlar daimi işçi statüsüne geçirilmelidir. İş başında eğitim adı altında çırak ve stajyerlerin ucuz işgücü deposu olarak kullanılması uygulamasına son verilmelidir. İşsizlik Sigortası Fonunun amaç dışı kullanımına son verilmeli, işverenlere teşvik adı altında işsizlik fonundan kaynak aktarılmamalıdır. Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.” -Mehmet ÖZGÜN-