Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İstanbul’u izliyoruz…

Gözlerimiz Kapalı! Son zamanlarda

Gözlerimiz Kapalı!

Son zamanlarda İstanbul’da meydana gelen depremler, herkesin gündeminde. Depreme ne kadar hazırlıklı olduğumuzu sorgularken, içinde yaşadığımız kentin hazırlıklarına gözlerin çevrilmesine de neden oldu. Sahi, birinci derece deprem bölgesi Antakya özelindeki Hatay’da, hazır mıyız?

Bir tarafta eski kent! Yüzyıllık evleriyle… Eski kentin biriktirdikleriyle… O biriken içinde yükselen beton bloklarıyla… Bir zamanların düzeni içinde biten yeni şehir algısıyla… Diğer tarafta ise yeni denen kent! Boş bulunan her arz üzerine, alınan imar izni ile yükseltilen çok katlı bloklarıyla… Ama yükselen, yükseltilen tüm o bloklara rağmen, unutulan peyzajıyla… En çok da, yitip giden yeşil alanlarıyla…
Burası, Antakya! Birinci derede deprem bölgesi. Doğu Anadolu Fay Hattı’nın, tarihi içinde en fazla yıkım yaşattığı adreslerden biri. Son zamanlarda İstanbul’da meydana gelen depremler, biraz da bu yüzden, Antakya özelinde Hatay’ın da gündeminde. En çok da, olası bir depreme ne kadar hazır olduğuma dair soruların kalabalığında dururken!
NG Araştırma tarafından yapılan ankette, katılımcılara, deprem anında yapılması gerekenler hakkında ne kadar bilgiye sahip oldukları sorulmuş! Katılımcıların %46’sı televizyon/radyo gibi yayın organlarından uzmanları dinlediklerini, diğer %46’sı ise bu konu üzerinde araştırma yaptığını veya bir eğitime katıldığını belirtmiş. Bu konu hakkında yeterli bilgiye sahip olmayanların oranı ise %8.
-ADRESLER!-
Antakya özelinde vatandaşların en fazla merak ettiği konu başlığı, ‘ne kadar hazırız’ sorusu değil! Çünkü ortak değerlendirme, ‘hazır olmadığımız’ eleştirisinde ilerliyor. O nedenle, merak edilen şey, olası bir deprem sonrasında ‘toplanma alanlarımızın’ ne kadar net olduğu ve bu alanların ‘nerede’ olduğu! Peki, söylenenler mi?
B.H. >> Depremi değil, hayat pahalılığını konuşuyoruz evlerimizde. Çünkü bizlerin en büyük depremi bu! Cebimizdeki delik! Ama sorunuza gelirsek, haklısınız! Sanırım, bilmiyorum! Depreme hazır mıyız, bilmiyorum. Zaten bu kentin her hangi bir şeye hazır olduğunu da sanmıyorum. Öyle ki… Bugün yetmiyor artık! Yarını da tüketiyoruz bugünden! Ama madem bir soru sorma hakkımız var, şunu sorayım bizi yönetenlere… Deprem toplanma alanlarımız nerede? Bir Allah’ın kulu çıkıp da anlatsa şu insanlara, adresleri paylaşsa ve biz de bilsek! Olmaz mı?
Y.Z. >> Deprem toplanma alanları için alanımız kalmış mı, merak ediyorum. İki dağın arasında sıkışmış bir kentte, boş olan her yere bina dikmekle uğraşıyoruz. Keşke bir de adam gibi bir şehirleşme yapabilsek. Beton mezarlığı, yaşadığımız şu şehir! Aslında medeni bir toplumda, sizin sorduğunuza, benim ‘tabi ki biliyorum!’ cevabı vermem lazım. Ne yazık ki, hayır! Bilmiyorum. Belki de yoktur! Var mı?
-EVLERİMİZ-
Eldeki cevapların Antakya’sında, kent idarecileri konuşmak ve ‘deprem toplanma alanları’ konusundaki sorulana cevap vermek ister mi bilinmez ama… Araştırmaya katılan her 10 kişiden 4’ü, evinin deprem yönetmeliğine uygun olduğunu düşünüyor. Her 10 kişiden 3’ü ise evinin depreme dayanıklı olmadığını düşünüyor. Kalan 10 kişiden 3’ü ise, bu konu hakkında bir bilgiye sahip olmadığını söylerken, korkusunu da paylaşıyor.
-KADER Mİ?-
Aynı araştırmanın sonuçlarına göre, her 5 kişiden 3’ü, deprem yaşama olasılığını kader olarak görüyor. Bugüne kadar yaşadıkları en yüksek deprem şiddeti sorulduğunda, her 3 kişiden 2’si 6 ve üzeri büyüklükte deprem yaşarken, diğer 1’i ise 4-6 aralığında deprem yaşadığını ifade ediyor.
-NEREDE?-
Araştırma kapsamında, katılımcılara, evlerinin yanında “deprem sonrası toplanma alanı” olup olmadığı sorulduğunda, çarpıcı sonuçlar çıktı. Araştırmaya katılan her 10 kişiden 5’i, evlerinin yakınında toplanma alanı olduğunu, 3’ü olmadığını belirtti. Her 10 kişiden 2 kişi ise, bu konuda bilgisi olmadığını belirtti.
Bu yüzde içinde, Antakya özelindeki Hatay ne durumda, biliyor muyuz? -Tamer Yazar-