Çünkü Kendime İnandım
“Müşterilerimiz artık bize ‘sihirli eller’ şeklinde hitap ediyorlar” diyen İşkadını Nilgün Gezer,’Korkmayın,üşenmeyin ve deneyin’ diyenlerden… Başarmak için ‘ayağa kalkan’ ve buradayım’ diye de ekleyenlerden… Diğer kadınlara seslenişi de tam da bu noktada başlayan başarı hikayesine dair…
Hep ne derler, bilirsiniz… Sadece kadın olmanın bile zor olduğu Türkiye’de bir de ‘çalışan kadın’ olmak, hele hele çalışan anne olmak, öyle herkesin kolay kolay altından kalkabileceği bir şey değil. Gün boyu işte çalışıp eve yorgun argın gelen erkek, kendisiyle aynı şartlarda çalışan kadından eve geldiğinde ev işlerini de yoluna koymasını, çocuklarla ilgilenmesini, yemeğini önüne koymasını, çocukları uyutmasını ve ertesi gün, bütün bunlara baştan başlamasını bekler. Ama Türkiye’de çalışan kadın olmak, işyerinde, kendisini sırf kadın olmasından dolayı yaşanan en ufak bir sıkıntıda eleştirecek patronlara ve iş arkadaşlarına sahip olmak anlamına da gelir. Neticede kadın olmanın zor olduğu bir ülkede, bunun yanına bir de iş hayatını eklemek, ancak kadın olmanın gücüyle açıklanabilecek bir durum… Ne dersiniz?
Peki, tüm bunların ötesine geçen kadınlara ne demeli? Çalışan kadın olmak yerine, daha büyük riskleri göze alıp ‘işveren’ olan kadınlar mesela… Küresel işgücünün % 40’ını oluştursalar da küresel ekonominin yalnızca % 1’ini oluşturmaya devam eden kadınlar için sanırız bu, en zoru!
İşte bu zorluğu aşan ve başarısını gün geçtikçe perçinleyen bir isimle bir araya geldik. Kendi markası ‘by Nilgün Gezer’ ile güzelliğin teknoloji boyutunda ilerleyen Nilgün Gezer’e hem kendi yaşamı ve işi, hem de diğer kadınlar noktasında oluşturduğu başarılı girişimcilik hikâyesi adına sorduk. Başlayalım mı?
İş hayatı ve kadınlar… Bu ikisi bir araya geldiğinde ortaya çıkan başarı hikâyelerini sıkça okuyoruz. Peki, bu başarı hikâyelerinden birine sahip biri olarak, erkek egemen toplumda iş kadını kimliğinde olmak ya da olmaya çalışmak ne kadar zor ya da ne kadar kolay?
Haklısınız… İş hayatında kadın olmak çok da kolay bir durum değil. Ancak öyle güzel bir çevrem ve öyle güzel dostlarım var ki, her yerden bizlere o kadar güzel destekler geldi ki, beklendiği ya da sanıldığı gibi zorlanmadım. Çünkü insanlar yaptığımız işe inanıyor ve inanırken de, Hatay’da böylesine kapsamlı bir güzellik merkezi yatırımına ihtiyaç duyulduğunu da gönülden ifade etti. Bilmeyenler için bir kez daha tekrar edelim… Burada, hem erkek hem bayan üzerine çalışıyoruz, ki yaptığımız işte çok iyiyiz ve muhteşem sonuçlar alıyoruz.
Kadın ve güzellik başlıkları bir araya gelince iş daha da detaylanıyor sanırım. Peki, ‘güzellik’ ve ‘bakım’ başlıklarında bir uzman olarak, kadınlara en net tavsiyeniz ne oluyor? Özellikle de kulaktan dolma bilgilerle bu ‘bakım’ ve ‘güzellik’ konusunu hallettiğine inanan kadınlara…
Kadınlara ilk söylediğimiz şey, ‘bilinçli’ olsunlar. Çünkü ‘güzellik’ ve ‘bakım’ dediğimiz şey çok hassas başlıklar. Mesela bir müşterimiz var. İnternet üzerinden bu konuda araştırma yaparken bir ‘elma kürü’ görmüş ve bu ‘kürü’ yüzünde uygulamış. Ancak sonuç beklendiği gibi olmamış. Tüm yüz bu karışıma tepki vermiş ve ciddi anlamda alerjik bir durum ortaya çıkmış.
O nedenle kulaktan dolma bilgilerle hareket edip yüzlerini bu şekilde kullanmasınlar. Mutlaka bir uzmana danışsınlar. Mesela ‘By Nilgün Gezer’ Güzellik Merkezi’nde, bizler, cilde ve yaşa göre uygulamalar gerçekleştiriyoruz. Kulağa farklı gelecektir belki ama, cildinizle gerçek yaşınız birbirini tutmayabilir. Öyle ki, yaşınız 30-35 iken cildiniz 40-45 olabilir. Bu, tamamen yanlış beslenmeden ya da biraz önceki örneğimizde olduğu gibi cildimizde yanlış ürünleri kullanmamızdan kaynaklanıyor.Buna çok dikkat etmek lazım. Unutmayın, arkadaşınıza iyi gelen bir ürün size iyi gelmeyebilir.
İş hayatınızda ‘olmazsa olmazlar’ noktasında 3 şey sayın desem, ne dersiniz?
En başta çalışmak, ama sıkı ve disiplinli çalışmak… Çünkü çalışmayı çok seviyorum. Öyle ki, güne oldukça erken başlıyorum. Onun dışında, okumak… Kendi alanımla alakalı olarak özellikle, çok okuyor ve çok araştırıyorum. Çünkü çalıştığınız sektör hangisi olursa olsun, inanılmaz bir yenilenme ve değişim var. O yüzden de gelişmeleri çok yakından takip ediyorum. Ve son olarak da, işime ve hayatıma dair heyecanımı da isteğimi de asla kaybetmiyorum.
İşinizi kurmanızdan bu yana geçen 2 sene içinde ‘yoruldum’ dediğiniz anlar oluyor mu hiç?
Asla… Aksine, bu iki senenin sonunda işim konusunda daha azimliyim, daha çok şey yapmak istiyorum. Çünkü şu ana kadar hedeflediklerimizin çok ötesindeyiz. İşimizi çok iyi yaptık ve çok da iyi sonuçlar aldık. Bakın, buraya gelen insanlar kapıdan girdikleri anda şöyle söylüyor; ‘Buraya geldik ve kendimizi sizin sihirli ellerinize emanet ediyoruz…’ İşte onlardaki bu keyfi, bu isteği ve bu memnuniyeti gördükçe, işim konusundaki azmim de çalışma şevkim de inanılmaz bir şekilde artıyor. O yüzden, ‘yoruldum mu’ noktasındaki cevabım, hayır… Yorulmadım. Aksine, daha yapacak çok şey var ve ben, yapacaklarım konusunda dünden çok daha azimliyim, dünden çok daha fazla çalışıyorum.
Antakya ya da Hatay bağlamında konuşursak eğer, içinde olduğunuz sektörde çıtayı yükselttiğinize inanıyor musunuz?
Kesinlikle ‘evet’… Diğer salonlar bile kendilerini artık daha farklı biz çizgiye taşıyorlar. Çünkü düne baktığınızda, bir ‘cilt bakımı’ da sıradandı, bir ‘güzellik merkezi’ de… İşte burada, ‘By Nilgün Gezer’ ile bu sıradanlığı yıktığımıza inanıyorum.
İş hayatında ayakta kalmanın zorluğu ortada. Peki, sizin bir sırrınız var mı?
İş hayatı da, iş hayatı içinde ayakta kalmak da gerçekten çok zor. Ama ifade ettiğim gibi, benim sırrım hep aynı! Çok çalışmak. Çalışırken de çok araştırmak. Ama tüm bunlar olurken de insanları bilgilendirmek ve bilinçlendirmek… Bu şekilde çalıştığınız zaman, insanlar o farkı da, o farka ekli ilgi ve samimiyeti de görüyor. Sonuçta da otomatikman sizi tercih ediyor.
Yani ‘buraya gelen bir kadın sadece güzelleşmiyor, ama nasıl güzelleştiğinin bilincinde olarak ayrılıyor’ demek gerekiyor o halde, doğru mu?
Evet… Düşünün ki, burada kullandığımız ürünlerin içeriğine kadar tüm detayları buraya gelen müşterilerimize anlatıyorum, ki ne yapıldığını ve nasıl yapıldığını bilsinler. Bu konuda beni memnun eden bir şey var, onu sizle paylaşmak istiyorum… Mesela ben işlemdeyken, bekleme odasında buraya sıkça gelen müşterilerimizin yeni gelenlere bilgi verdiklerine şahitlik ediyorum. Burada aldığı bilgileri ve süreci anlatıyor. Onu buraya getiren ‘farkı’ paylaşıyor. İşte bunu duymak ve görmek beni fazlasıyla mutlu ediyor. Burada yarattığımız ‘fark’ da asıl olarak bu sanırım. Bilerek güzelleşen ve ‘güzelleşirken’ ya da ‘bakım’ yaptırırken öğrenen kadın kimliği bizde giderek güçleniyor.
Türkiye’de girişimcilik konusunda ciddi riskler var ve bu durum, zaten ürkek olan kadın kimliğini bir adım daha geriye atıyor. Başarılı bir girişimci ve başarılı bir işkadını olarak, kadınlara tavsiyeniz olur mu?
Asla pes etmesinler. Çünkü ben, kadınların toplum içinde, ama güçlü bir şekilde yer almasını çok istiyorum. Çünkü toplum kadınla daha güzel. Bence kadınlar, yaptıkları işte daha titiz, daha azimli ve daha disiplinli. Biz kadınlar, ayrıntılar konusunda daha iyiyiz ve bu konuda çok daha iyi odaklanabiliyoruz. O nedenle, istedikleri ve inandıkları şeyler konusunda dirensinler. Bizlerin bu ekonomi içerisinde yer almamız şart. Bizler, sadece çocuk büyüten ya da ev işleri yapan insanlar değiliz. Biz, çocuk da büyütürüz, kariyer de yaparız. Buna inansınlar.
Hep kadınlar başlığında konuşuyoruz ama, ‘By Nilgün Gezer’ Güzellik Merkezi, erkekler için de ciddi hizmetler sunan bir yer. Ne söylemek istersiniz?
Erkekler için de cilt bakımımız var. Manikür ve pedikür de… Hiçbir şey dün gibi değil artık. Sadece kadınlar değil, erkekler de bakımlı olmayı seviyor ve bakımlı olmak için de Güzellik Merkezimize geliyor. Burada kullandığımız ‘redofrekans’ teknolojisi ile onları da gençleştiriyoruz mesela. Zayıflamak isteyen erkekler için de özel uygulamalarımız var ayrıca, ki biliyorsunuz, yemek yemeyi seven bir kentte yaşıyoruz. Bu da istenmeyen kilolarla ilgili ciddi sorunların yaşanmasına sebebiyet veriyor.
Zayıflama konusunda uyguladığımız sisteme dair şunu söylemek gerekirse eğer… Bizler burada sadece ‘yağa’ müdahale ediyoruz. Bu da, sağlıklı bir zayıflamayı ve sağlıklı bir incelmeyi beraberinde getiriyor zaten.
Girişimcilikte özgüven, cesaret ve şartlar çok önemli belki ama, sanırım en büyük pay, insanın yakın çevresi… Sizin iş hayatınızdaki en büyük destekçiniz kim?
Hayatımdaki en büyük destekçilerim, çocuklarım. Üç tane kızım var. Biz, evde 4 kadınız… İki kızım şu an Hukuk Fakültesi’nde okuyor. Diğer kızım ise, Allah izin verirse buranın veliahttı olacak. Ben hep şöyle diyorum… Biz, bu dünyaya 4 tane kadın gelmişiz ve başarılı olarak, isimlerimizi altın harflerle yazdırmaya ant içmişiz.
Aslına bakarsanız, ortaya koyduğum başarıyla ve o başarının hikâyesiyle diğer kadınlara örnek olmak istiyorum. Çünkü şunu çok iyi biliyoruz ki, parasını kazanan kadın her zaman daha özgürdür, daha bilinçlidir ve daha güçlüdür. O nedenle, bizlerin özgür, güçlü ve bilinçli daha çok kadına ihtiyacımız var.
Antakya noktasında duranlar için, ‘şartlar yatırıma çok uygun değil’ diyenler hala çok fazla. Böyle düşünenlere tavsiyeniz var mı?
Öncelikle şunu söylemek istiyorum… Gerçekten de ciddi bir risk ortamı var. O yüzden de yatırım yapacaklar yatırım alanlarını çok iyi araştırsınlar. Küçük başlasınlar ve işlerini de yavaş yavaş büyütsünler. Herkese de çok güvenmesinler. Ama Antakya bağlamında konuşacak olursak… Bu kent, uzun vadede yatırımları besleyecek potansiyele sahip bir kent ve Antakya’nın bugününe yatırım yapmaktan bence çekinmesinler.
İşveren olmanın zorluğunda durursak eğer, hiç şöyle dediğiniz oluyor mu… ‘keşke maaşlı, mesaili bir işle çalışma yaşamım devam etseydi…’
Yalan olmasın, bazen bunu kendi kendime söylediğim anlar oluyor. Çünkü yükümüz gerçekten de çok ağır. Ama her şeye rağmen, bu kadar insana iş imkanı sağlamak ve onların hayatına katkıda bulunduğunuzu bilmek müthiş bir haz ve ben, bunu yapmaktan, yapabilmekten dolayı mutluyum.
‘By Bilgün Gezer’ markası ile Antakya’dasınız. Yarına dair başka planlar ve yatırımlar var mı?
Var… İşim konusunda şubeleşmek ve franchise vermek istiyorum. Ama şu an ki şartlar bu tür bir genişleme için uygun bir ortam ne yazık ki sağlamıyor.
Son olarak… Antakya’ya yatırım yapan biri olarak, bu kentin dışarıya yeterince anlatıldığını düşünüyor musunuz?
Hayır… Kendimizi dışarıya yeterince anlatamıyoruz. Burası için dışarıdaki algı hala ‘savaş’ noktasında ve bizler bu algıyı ne yazık ki kıramıyoruz. O yüzden de kent yönetiminden bu anlamda daha çok çalışmasını bekliyoruz. -Tamer Yazar-