Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İstesek de istemesek de değişeceğiz

Röportaj/Bekir Atahan Gelinen noktada,

Röportaj/Bekir Atahan

Gelinen noktada, dijital bir çerçeve içinde kendisini sürekli güncelleyen bir ekonomiye sahip olduğumuzu ifade eden Kadın Girişimciler Derneği Başkanı Tuban Öztürk, “Artık bir takım toplantılar, görüşmeler, organizasyonlar için kilometrelerce yol gidip, evimizi ve çocuklarımızı bırakmak zorunda olmadığımızı deneyimledik bu süreçte. Yeni iş modelleri, dijital piyasalar, bir adım önde olacak” dedi ve bir şeyin altını da özenle çizdi…

29 Ekim 2006’da kurulan Kadın Girişimciler Derneği’nin Başkanlığını 2018’den bu yana sürdüren Tuban Öztürk ile “kadın” ve “girişimcilik” başlıklarında keyifli bir sohbet yaptık.
Bugüne kadar; “Asinin Kızları Okuldan Hayata”, “Umuda Yolculuk”, “Engel Tanımıyoruz”, “İşsiz Kadınların Tekstil Eğitim Projesi”, “Hatay İlini Kızlarımızla Geleceğe taşıyoruz”, “Asinin Kadınları” ve “Yerel Yemekler” isimi projelere imza atan Derneğin bundan sonraki hedefleri için de konuştuğumuz Tuban Öztürk, içinde bulunulan ‘koronavirüs’ sürecinin ekonomiye olan etkilerine de işaret etti, işveren pozisyonundaki birçok kadının bu dönemde işyerlerini kapatmak veya kapasitelerini azaltmak durumunda kaldıklarını söyledi.
Eldeki tablo içinde ilerleyen bugünkü sorularımız, birçok başlığa sahip. Zira dün de bugün de, kadının ekonomi hayatındaki hikâyesi çok ciddi bir değişim yaşamadı. Kadınların başarıya giden yolları hala pek çok engelle dolu ve istihdama katılımda oran da istenen düzeyde değil.
O zaman sorularımız gelsin ve merak ettiklerimiz için sözü, Kadın Girişimciler Derneği Başkanı Tuban Öztürk’e bırakalım.

Tuban Hanım, merhabalar. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

1978 yılında Antakya’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Antakya’da tamamladıktan sonra, Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi Harita Mühendisliği Bölümü’nden 2000 yılında mezun oldum. Bir süre İstanbul’da özel bir şirkette çalıştıktan sonra memleketime dönüp, kendi işimi kurdum. Şu anda, Harita Mühendislik Hizmetleri (Arsa Arazi Ölçüm), İnşaat ve Mimari Projeler alanında faaliyet gösteren bir işyerim var.

Hatay iş dünyasını temsil eden değerli derneklerimizden, KAGİD’in (Kadın Girişimciler Derneği) Hatay’da başkanlığını yapmaktasınız. Bize, KAGİD’in misyon ve vizyonundan bahsedebilir misiniz? KAGİD, başkanlığınızda, bölgemizde neleri hedefliyor, hangi hedeflerini gerçekleştirdi ve hangi projeleriniz devam ediyor?

Hatay KAGİD (Kadın Girişimciler Derneği) 7.Dönem başkanıyım. 2006 yılında kurulan Derneğimiz, farklı sektörlerden, kendi işyerlerini kuran veya çalıştığı kurumda yönetici pozisyonunda olan kadın girişimcilerin bir araya gelmesi ile oluşmuştur.
Tabi ki kadın girişimciliği üzerine, ülkemizde ve ilimiz Hatay’da söylenecek ve yapılacak çok şey var. Bu anlamda, Hatay KAGİD üyeleri olarak; girişimci olmak isteyen kadınlara birer ayna olmak, girişimci kadınlarımızın sıkıntılarını dile getirmek ve de ülke istihdamına katkıda bulunma amaçlı, girişimciliği destekleyici ve bunu özendirici projeler yapmak hedeflerimiz arasında.
Önceliğimiz, Hatay’daki kadın girişimcilerin veya girişimci adayı genç kızlarımızın, ulusal ve uluslararası eğitimlerle farkındalıklarını arttırmalarını sağlamak, dolayısıyla ilimizdeki ticaret hacmini genişletmek. Bunun için, Yönetim Kurulum ile beraber, Türkiye’deki girişimcilikle ilgili eğitim ve faaliyetleri Hatay’da gerçekleştirmek benim için önemli.
Bir diğer önceliğimiz, genç kızlarımız. Biliyorsunuz ki, onlar bu ülkenin sadece yeni nesli değil, aynı zamanda bir sonraki yeni nesli yetiştirecek olan kadınları. Bu doğrultuda, genç kızları hedef alan, düzenlediğimiz ve planladığımız eğitim projelerimiz var. Ulusal ve uluslararası girişimcilik eğitimlerinin Hatay’da verilmesini sağlamak, her kadının kendi iş planını yazabilecek seviyede girişimcilik eğitimini almasını sağlamak bunlar arasında. Bunun yanı sıra, AB destekli sertifika programlarını da Hataylı kadınlara duyurarak, eğitimlere katılmaları yönünde destekte bulunuyoruz.

Ülkemizin 2023 vizyonunda önemli ekonomik hedefler mevcut. İlk 10 ekonomi arasına girebilmek, kişi başına düşen milli geliri 12.000 Dolar seviyesine çıkartmak gibi… Çok iyi biliyoruz ki, ekonomiye kadın eli değmeden, ekonomide kadın eli artmadan bu hedeflere ulaşmak imkansız. Ülkemizdeki mevcut fotoğrafa baktığımızda, şuan hangi noktadayız, hangi adımları atmamız gerekiyor? Ekonomide kadın istihdamını artırmanın önemi nedir?

ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) verilerine göre, Türkiye, Dünya’da kadın istihdamını ücretli işlerde son 10 yılda en hızlı arttıran üçüncü ülke oldu. Hatay ise, Türkiye’deki artışta 20. sırada. Biz, bu bilgiyi, Dernek olarak şöyle okuyoruz.
Hatay kadınları, çalışma ve iş hayatına atılma konusunda her geçen sene daha da istekli oluyorlar. Derneğimize düşen görev, bunu ilk sıralara çıkarmak. Bunu yaparken de, ulusal ve uluslararası STK’larla çalışarak, sadece Hatay’da değil, ülkemizin de kadın girişimci ve çalışan sayısını arttırmayı hedefliyoruz.
Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada, kadınların istihdamda yer almalarının ülkelerin ekonomik kalkınmaları açısından ne kadar önemli olduğunu sanırım artık söylemeye ve tekrar etmeye gerek bile yok diye düşünüyorum. Tüm dünya bunda hemfikir. Bu anlamda, “kadınların istihdamda daha çok yer alabilmeleri için neler yapılabilir, ne kararlar alınabilir” ya da “siyasilerimiz, yerel yöneticilerimiz, STK olarak bizler neler yapabiliriz” başlıklarında duruyor ve kadın istihdamıyla ilgili projeler üretiyoruz.
Geçtiğimiz yıl, BM’nin 2030 hedefleri ile ilgili düzenlenen forumda şöyle bir öngörüde bulunuldu. Eğer iş dünyasında kadın-erkek eşitliği sağlanırsa, dünya ekonomisine, Amerika ve Çin ekonomisi toplamı kadar bir ekonomik değer ekleniyor. Bunlar, çok ciddi rakamlar.

Önceki soruda, kadının, daha çok ekonomideki önemi üzerine konuştuk. Oysaki kadın, sosyal hayatın her noktasında aktif olarak yer almalı. Ancak bakıyoruz, Belediye Meclislerimizde kadın sayısı çok az. Aynı şekilde, TBMM’de de yetersiz. Belediye başkanları da ağırlıklı olarak erkek. Bunun, dışarıdan göremediğimiz ne gibi olumsuzları oluyor? Bu noktalarında kadın temsiliyetini artırmak için neler yapılmalı?

Maalesef dünyanın başka yerlerinde cinsiyet eşitliği tartışılırken, biz, Türkiye’de hala “kadına fırsat eşitliği” verilmesini tartışıyoruz. Evet, kadınlara pozitif ayrımcılık yapılmalı ve fırsat eşitliği yaratılmalı. Cinsiyet eşitliği değil, ama ben, “Kadın ve Erkek farklıyız, bu farklılıklarımızdan yararlanmalıyız” diye düşünüyorum. Zaten iş dünyası, kadının farkını fark etti. Çünkü verilerle de görüyoruz ki, son 10 yılda kadının iş hayatında yer alması ile ilgili ciddi bir ivme var. Özellikle son 10 yılda, Avrupa ve Amerika’daki araştırmalar gösteriyor ki, yönetim kurullarında kadın sayısı yüksek şirketler, her alanda daha başarılılar. Bu şirketlerde; Etik itibar yüksek, yolsuzluk oranları düşük ve alınan risklerin daha hesaplı olduğu sonuçlarını görüyoruz. Bu ve buna benzer sonuçlar gösteriyor ki, kadınların Meclis’te, yerel yönetimlerde, belediye meclislerinde, Oda ve Borsa Meclislerinde, sivil toplum kuruluşlarının yönetim kurulları dahil tüm mekanizmaların yönetimlerinde daha çok yer alması, söz sahibi olması ve kadın kotasının gelmesini sağlamamız gerekiyor. Nüfusun yarısının kadın ve diğer yarısının da kadınların doğurduğu bir dünyada, yönetim mekanizmalarında kadın sayısının az veya hiç olmamasını tartışmalı, sorunun kaynağını bulup bunu çözmeliyiz.

Kovid ile çok zorlu bir süreç yaşadık. İlk şoku atlattık, ama hala tehlike geçmiş değil. Bu süreç, sosyal ve ekonomik hayatta büyük değişimler getirdi. Bundan sonrası için öngörüleriniz nelerdir?

Evet, maalesef kovid ile çok zorlu ve değişik bir döneme girdik. Sizin de dediğiniz gibi, bu sürecin hem ekonomik hem de sosyal değişim boyutları oluştu. Ekonomik olarak şunu ifade etmek gerekir ki; gıda, imalat, toptan ve perakende sektörü ile sağlık sektörü haricinde etkilenmeyen hiçbir sektör yok.
Hatay özelinde duruma bakacak olursak… Hemen yanı başımızda, yaklaşık 11 yıldır devam eden Suriye iç karışıklığı sebebiyle olumsuz etkilenen Hatay ekonomisi, salgın sebebiyle daha da olumsuz günler yaşamaktadır. Pandemi sonrası süreçte ticari hayatın ayağa kalkması için, geniş kapsamlı, her sektörü içine alan destek paketleri açıklanmalıdır. Maalesef görüyoruz ki, açıklanan paketlerde kadınlara özel bir başlık yok. İş dünyası adına genel destekler… Oysaki kadınlara özel destek paketleri olmalıdır. Çünkü bu dönemde en fazla etkilenenler, kadınlarımız olmuştur.
Bu sürecin sosyal boyutuna değinecek olursak… Fırsat eşitsizliği artacak. Çünkü bazı alınan tedbirlerle, hizmet sektöründe yer alan otel, mağaza, kuaför, sağlık, bakım gibi iş kollarında kısıtlamalar oldu. Bu alanlarda % 70 kadın çalışıyor. Kadınların ev yükü arttı. Çocuğuna bakmak için işini bırakan kadınlar var. İşveren kadınlarımız, bu süreçte işyerlerini kapatmak veya kapasitelerini azaltmak durumunda kaldılar. Evde çocukların eğitimi, yaşlı bakımı, temizlik, yemek, ev düzeni… Hepsi, büyük oranda kadınlarımızın sorumluluğunda. Hem iş, hem ev içi faaliyetler, zihinsel ve bedensel yükler arttı. Bazı kesimlerde, kız çocuklarımızın eğitimlerinin etkilenmesi söz konusu.
İşte bu ve bunun gibi sebepler neticesinde, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmek için kadınlara özel teşvikler ve bir takım yasal düzenlemelere ihtiyacımız var.

Yaşanan değişim/dönüşümde, kadınlar, bu sürece nasıl hızlıca adapte olabilir? Öngörüleriniz neler?

Tüm dünya, bir değişim sürecine girdi. “Değişim” derken, sadece teknolojik değişim değil. Sosyolojik bir süreçten bahsediyorum. “Bunlara hazır olmak gerek” diye düşünüyorum. Göreceksiniz ki, değişime ilk ayak uyduracak olanlar yine kadınlarımız olacak.
Yeni dünyayı öğrenmeli ve gözlemlemeliyiz. Farkında olmalıyız. Sadece farkında olmak da yetmez. Harekete geçmeliyiz. Giderek dijitalleşen bir dünyadan bahsediyoruz. Bu dünyada, biz kadınlar yerimizi almalıyız. Dijital dünyada yer almak demek, sosyal medya hesaplarımızı arttırmak demek değil. İşlerimizi, ilişkilerimizi dönüştürmeliyiz.
Çoğumuz, evde kaldığımız bir dönem geçirdik. Hem evde kalıp hem bağlantıda kalanlar, hayatlarına devam ettiler, değişiklikleri öngörebildiler. O zaman kadınlarımız, belki de evden çalışma yöntemlerini, işlerini dijitale taşıma yollarını arayacaklar. Online olacağız. Dünyanın her yeri ile bağlantıda olacağız. Bunlar zaten bir süre sonra hayatlarımıza girecekti.
Pandemi döneminin faydası, geleceği erken görmemize ve deneyimlememize sebep oldu. Süreç hızlandı. Bir tür “dijital devrim”, yaşadığımız. Artık bir takım toplantılar, görüşmeler, organizasyonlar için kilometrelerce yol gidip evimizi, çocuklarımızı bırakmak zorunda olmadığımızı deneyimledik bu süreçte. Seyahat etme gereği olan her şey dijitalde olacak. Yeni iş modelleri, dijital piyasalar bir adım önde olacak. Bizler, sadece nasıl adapte olacağımızı belirleyelim. İstesek de istemesek de değişeceğiz.

Teşekkürler