İzmir’de, Cumartesi günü, merkez üssü Menemen olan 4.3 büyüklüğünde bir deprem yaşandı. Herhangi bir can veya mal kaybı yaşanmadı, ama… Bu haberi, yüzlerce km ötedeki Hatay’da birçok insan, ‘depreme hazır mıyız?’ soruları ile karşıladı. Tartışmalı yapı stoku, ama en çok da, ‘kent içindeki acil toplanma alanları’ başlığında!
Deprem, bir risk ve hazırlık gerektiren doğal bir afet! Peki, önceden kestirilemeyen böylesi bir ‘yıkıcı güç’ başlığında “ne kadar hazırız?” sorusuna ‘nasıl’ bir cevap veriyoruz? İzmir’de, merkez üssü Menemen olan 4.3 büyüklüğünde yaşanan son deprem, bu soruları bir kez daha gündeme taşıdı. O zaman merak edilen sorularımızı sıralayalım mı?
– İlk sorumuz Hatay Büyükşehir Belediyesi için gelsin! Türkiye’de bazı büyükşehir belediyeleri bünyesinde yer alan afet koordinasyon merkezleri, Hatay’da da var mı? Peki, varsa, çalışmaları hangi düzeyde ilerliyor? Eğer yoksa, sorumuz net! Böyle bir yapılanmaya neden ihtiyaç duyulmadı?
– Sıradaki sorumuz, Hatay Valiliği için gelsin! Antakya özelinde, Hatay’da, afet sonrası ‘ilk toplanma yeri’ olarak belirlenmiş kaç alan var? Peki, olası bir depremde, çadır kent alanı olarak belirlenen yerlerin sayısı nedir? Sorularda bahsi geçen alanların, Antakya özelinde, Hatay’da olmama ihtimali var mı? Ya da var alanlar, betonlaşan ve kalabalıklaşan kentte, deprem riskinin ne kadar uzağında muhafaza ediliyorlar? Bu soruları soruyoruz! Çünkü Afet sonrası kullanılacak “Acil Toplanma Alanları” ve “Geçici Barınma Alanlarının” kent içindeki konumlarının belirlenmesi; bu alanların dağılımı, büyüklüğü ve altyapı özellikleri gibi yeterliliklerinin sağlanabilmesi, afet yönetiminin en önemli konularından biri. Bu soruları soruyoruz! Çünkü bu konuda daha önce yapılmış birçok araştırma, birçok ilde; mülkiyet ve imar durumu değişiklikleri, inşaat faaliyetleri ve kurumlar arası koordinasyon eksikliği gibi sebeplerle, “acil toplanma alanlarının” zaman içinde işlevini yitirdiğini ortaya koyuyor.
– Son sorumuz, mimari ve inşaat anlamında, Hatay’daki yapı stoku gözlemlerini profesyonel anlamda yapan, yapması gereken mesleki örgütlenmeler için gelsin! En çok merak edilen şey, yerel idareler tarafından da yakından izlenen ‘imar barışı’! Deprem riski oldukça yüksek bir şehirde yaşadığımızın gerçeğinde, bu çalışmanın, mevcut yapı stoku için ‘sağlamlaştırıcı’ bir yönü olduğunu söyleyebiliyor muyuz? Yoksa var olan riski bu şekilde daha da mı arttırıyoruz? Bugüne kadar gelinen süreçte, imar barışının ‘yapısal’ profili güven verdi mi? Yoksa tartışmalı ve yorgun yapıların, bu yolla kurtarılması yoluna mı gidildi?
-OSMANİYE ÖRNEĞİ!-
Hatay’ın, ‘yapı stoku’ ve ‘yapı kalitesi’ açısından ‘depreme hazır olup olmadığı’ sorularına cevap bulmak oldukça zor! Ancak, sokaktaki vatandaşın merak ettiği asıl konu, kurumsal düzeyde hazırlığın ne durumda olduğu! Bunun son örneği, oldukça dikkati çeken bir uygulamaya sahne olan, Osmaniye’de yaşandı!
Geride kalan yılın son ayında, Osmaniye’de, kurumlara ve personele önceden haber verilmeksizin, 7.5 (Mw) büyüklüğünde bir deprem olduğu senaryosuyla bir tatbikat yapıldı. ‘Sürpriz tatbikat’, Osmaniye Valisi tarafından, haftanın son iş gününde mesai bitimine dakikalar kala başlatıldı. AFAD Osmaniye İl Müdürlüğü’nün 24 saat çalışma esasına geçtiği ve Osmaniye İl Afet ve Acil Durum Planı’nın devreye alındığı masa başı tatbikat yaklaşık iki saat sürdü.
Senaryoya göre, 17.20’de gerçekleşen deprem sonrası, İl Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu (İAADKK) üyeleri yarım saat içinde bir araya geldi. Kurul’un deprem sonrası ilk toplantısında; Garnizon Komutanı, Belediye Başkanı, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri, İl Afet ve Acil Durum Müdürü Hizmet Grubundan sorumlu İl yöneticileri ve ihtiyaç duyulan diğer il yöneticileri hızla görev başına geçti.
Tatbikatta, Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) kapsamında, yerel ölçekte hazırlanan İl Afet Müdahale Planı devreye alındı. İl Koordinasyon Kurulu üyeleri, sorumlu oldukları hizmet grupları için tatbikat gereği yapıyor oldukları çalışmaları Kurul’a aktardılar. Gerçeğini aratmayan tatbikatın başında, Osmaniye Valisi Ömer Faruk Coşkun vardı.
Osmaniye örneği, kenti yöneten kurumların, kurtarma ekipleri ve teknolojisiyle, olası bir afet durumuna karşı büyük ölçüde hazır olduğunu ortaya koydu. Merak edilen, Hatay’da da benzer bir hazırlık ve ön çalışma yapılıyor mu?
-ASİ ÇALIŞMASI!-
1 Ocak 2019 itibariyle resmileşen Türkiye’nin ‘güncellenen’ son deprem haritası, Hatay’a dair risk oranını ya da depremsellik tablosunu değiştirmedi. Hatay, dün de bugün de, birinci derecede deprem kenti! O yüzden de, ‘hazır mıyız?’ diye sormuyoruz! ‘Hazırlıklar ne aşamada?’ diye soruyoruz!
Ancak bunları sorarken de, kent içindeki yerel idare çalışmalarını tam da bu kapsamda sorgulama gereği duyuyoruz. Aslında bu sorguyu bu sayfaya taşıyan şey, bir vatandaşın dikkati çeken şu söylemi oldu:
“İzmir’deki depremi okudum! Dürüstçe, ne zaman buna dair bir haber okusam ya da seyretsem, korkuyorum. En son bir harita paylaşıldı, dediğiniz gibi. Son deprem haritasıymış. Bizim şehrimiz, koyu kırmızı işaret edilmiş. Yani riski yüksek! Yok, şaşırmadım. Ama etrafımıza bakıp da, gördüğüm yeni Antakya’dan korkmuyor değilim. Her gün daha da yükselen apartmanlar, imar barışıyla kurtarılanlar! Ama en çok da bir şeye takıldım! Belediye, Asi Nehri yanındaki kaldırımları, nehrin üzerine taşıyor, yolu genişletmek için. Açıkçası bu bana çok da güvenli gelmiyor. Sağlam yapıyorlardır, illa ki ama… İnsan kalabalığını nehrin üzerinden yürütmek, bence trafik sorununa çözüm bulmak için ‘kaçamak inşaat’ yapmak gibi bir şey! Nehrin duvarlarında daha önce çökme yaşanmış, hatta bir yerde de buna dair bir çökme var! Aslında bu kadar demir ve insan ağırlığı bu alanlar ne derece taşır, bilmiyorum. Sen yürürsün belki, ama ben yürümem! Sağlam yapmamalarından değil! Ama o alanın zemini bu ağırlığı bence taşımaz, bundan! Bir de deprem bölgesi! Allah korusun! Bile bile lades demesek mi acaba?”
-TABLO NET!-
OECD tarafından yayınlanan “Bir Bakışta Devlet Yönetimi 2017” Raporu’na göre, 36 ülke arasında, Türkiye; bir yıl içinde yaşanan afet sayısı bakımından dördüncü (1980–2016 döneminde yılda 7,2 afet), afetlerin yol açtığı hasarın büyüklüğü bakımından ise yedinci durumda. O nedenle, sorular önemli! Cevaplar da! Kaygılar da! Sorgulamalar da! -Tamer Yazar-