Sorumlu gazetecilik; Haberler, magazinleştirilmeden, kadın odaklı bir yayın anlayışı ile yapılmalı!
Hatay Barosu Kadın Komisyonu, dün Samandağ’da toprağa verilen, Ukrayna’da katledilen Tıp Fakültesi öğrencileri Buket Yıldız ile İzmirli arkadaşına yönelik şiddete tepki gösterirken, medyada erkek egemen dile son verilmesi çağrısı da yaptı.
Hatay Barosu Kadın Komisyonu Başkanı Av. Melahat Yılmazlar Kahramanoğulları imzasıyla yayınlanan mesajda, haberlerin magazinleştirilmeden, kadın odaklı habercilik ve yayın anlayışı ile yapılmasının, toplumsal bilinç yaratma bakımından sorumlu gazetecilik görevlerinden biri olması gerektiğine vurgu yapıldı.
Hatay Barosu Kadın Komisyonu Başkanı Melahat Yılmazlar Kahramanoğulları imzasıyla yayınlanan mesaj şöyle:
“Ukrayna’da tıp eğitimi için bulunan iki pırıl pırıl genç kızın hayatı, umutları, hayalleri, ailelerinin onlar için umutları, hayalleri, yaşama sebepleri, geçtiğimiz günlerdeki kadın cinayeti ile sona erdirildi. Gencecik yaşında hayattan koparılan üniversiteli 2 genç kızdan birisi olan Buket Yıldız, ısrarlı takip mağduruydu. Ailesi, basına ısrarla, katilin kızlarının erkek arkadaşı olmadığını, kızlarını rahatsız eden birisi olduğunu söylese de, kimse onları dinlemiyor. Haberler, her yerde, öldürenin ifadesinde söylediği şekilde erkek arkadaşı ya da eski erkek arkadaşı diye çıkıyor. Ve aile, gerçek olmayan bu yalan yüzünden ikinci kez yıkılıyor. Ölmeden önce ısrarlı takip şiddetine uğramış Buket’in ölüsü de bu yalanla ‘şiddete uğramaya’ devam ediyor. Basın, haberin yaratacağı sansasyonun peşinde, ama gerçek haber hala en kaliteli haberdir. Ailenin haklı feryadına herkes kulak vermelidir.
Toplumun, şiddete adeta teslim olduğu bir dönemde, basının kadına şiddet diline teslim olmaması gerekir. Türkiye Gazeteciler Sendikası bünyesinde, özellikle kadın gazetecilerin girişimiyle ‘Kadın Komisyonu’ oluşturulmuştu. Kadın basın çalışanları, kurdukları bu komisyonun amacını açıklarken, ‘kadının bedenini metalaştırmadan da, ‘aldatıyordu, dövdüm’ gibi şiddet uygulayan elin sözünü dikkate alıp başlığa çıkartmadan da kadına yönelik şiddet haberleri yapılabileceğine inanıyoruz. Yazdığımız iki satırın sesini duyuramayan kadının sesi olmasını istiyoruz. Bu sesi duyururken, onu deşifre ve mağdur etmeme hassasiyetini medyadaki ‘bıyıklı’ zihniyete göstermek istiyoruz. Medyada çalışan kadınlar olarak, ‘erkek egemen medya diline son’ diyoruz. Bu nedenle, TGS Kadın Komisyonu’nu kurduk. Hem medyada erkek egemen cinsiyetçiliğe, hem de yaşamın her alanında kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin bir parçası olacağız’ demişlerdi. Ancak haberlerin erkek egemen dili hala çok yaygın. Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddete karşı mücadele sadece sivil örgütlenmelerle değil, devletin desteği ve medyanın takipçiliğiyle toplumsal bir projeye dönüştürülebilir. Hemen bütün ‘şiddet’ haberlerini hem sosyolojik, hem de psikolojik bir vaka olarak irdeleyen uzman görüşlere yer vermek, şiddetin ve saldırganlığın ‘gerçek’ nedenleri üzerinde durmak, yasaların kadın ve çocukları neden korumadığını sorgulamak, kadın odaklı habercilikte ezberi bozmak, var olan algıyı yıkmak, toplumsal bir bilinç yaratmak da sorumlu gazeteciliğin bir gereğidir. Yazılı ve görsel basında kadına yönelik şiddeti, tacizi, tecavüzü, haberin ana ekseninden kaydırarak, farklı yönlerinden ele almak, toplum tarafından cinsel şiddetin meşru kılınmasına neden olmaktadır.
Yazılı ve görsel basında kadın cinayeti haberlerinde kullanılan dil ile konu, toplumsal bir olgu olarak değil, adli bir vaka olarak yansıtılıyor. Haberlerde, saldırganın değil, kurbanın fotoğraflarına yer verilmesi, şiddetin sona erdirilmesi mücadelesine zarar vermektedir.
Medyanın, kadın temsili ve kadına yönelik şiddetle ilgili haberlerini ele alış şekli, erkek egemen toplumda, erkeklerin kadın bedeni üzerinde denetim kurma, itaat eden/nesne şeklinde konumlanmasına desteklerken, toplumsal cinsiyet rollerini de olumlayarak, derinlemesine genişletme imkânı bulmaktadır. Haberleri magazinleştirmeden, kadın odaklı habercilik ve yayın anlayışı ile haberlerin yapılması, toplumsal bilinç yaratmak bakımından sorumlu gazetecilik görevlerinden biri olmalıdır. Hatay Barosu Kadın Hukuku Komisyonu olarak, Buket Yıldız kadın cinayetinde olduğu gibi, basın yayın organlarında, şiddetin ve saldırganlığın ‘gerçek’ nedenleri üzerinde durulmadan, ‘erkek arkadaşı tarafından öldürüldü’ şeklinde erkek egemen dil kullanılan, magazinsel boyuta indirgenen, gerçeği yansıtmayan, kadına şiddeti adeta olumlayan kadına şiddet ve cinayet haberlerine şiddetle itiraz ettiğimizi ve bu tip haberler doğru bir dille verilinceye kadar takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygı ile arz ediyoruz.” -Cemil Yıldız-