Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Av. Nabi İNAL

Kadın Hakları

Kadın hakları, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de gündemin en yakıcı başlıklarından biri
olmaya devam ediyor. Gündemde olması önemli ama yeterli değil; çünkü gerçek eşitlik hâlâ uzak
bir hedef olarak önümüzde duruyor.
Birleşmiş Milletler Kadın Birimi ile Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi tarafından hazırlanan toplumsal
cinsiyet eşitliği raporları da bu karanlık tabloyu gözler önüne seriyor.
Rapora göre, mevcut eğilimler değişmediği takdirde, 2030 yılına kadar 351 milyon kadın ve kız
çocuğu aşırı yoksulluk içinde yaşayacak.
Bu rakamın büyük bir kısmı Afrika kıtasında yer alıyor. Ancak bu tablo sadece Afrika’ya özgü değil.
Dünyada durum buysa, ülkemizin farklı bir yerde olduğunu söylemek de pek mümkün değil.
Türkiye’de de kadınların yoksullukla iç içe yaşadığı bir gerçek. Kadınlar, ekonomik hayata tam
katılım sağlayamıyor, istihdamda geride kalıyor, sosyal güvenceden yoksun bir yaşam sürmek
zorunda bırakılıyor. Yani sorun hem küresel hem de yerel bir boyut taşıyor.
Öte yandan dünya, silahlanmaya yılda yaklaşık 2,7 trilyon dolar harcıyor. Cinsiyet eşitliği için
ayrılan kaynaklar ise bu rakamların yanında adeta devede kulak kalıyor.
Oysa dünya genelinde bakım, eğitim, iş gücü piyasası ve sosyal koruma alanlarında yapılacak
kapsamlı yatırımlarla, 2050 yılına kadar 110 milyon kadın ve kız çocuğu aşırı yoksulluktan
kurtarılabilir.
Üstelik bu müdahalelerin ekonomik getirisi de azımsanmayacak düzeyde: yaklaşık 350 trilyon
dolar. Hem insani hem ekonomik açıdan böylesine büyük bir kazanç varken, neden hala tereddüt
ediyoruz?
Gelin, tekrar ülkemize dönelim. Suna’nın Kızları Vakfı gibi sivil toplum inisiyatifleri umut verici
adımlar atıyor. Vakıf, yalnızca dört yılda 14.000 kız çocuğuna ulaştı. Bu sayıyı artırmak elimizde. Bu
tür girişimlerin yaygınlaşması, toplumun tüm kesimleri tarafından sahiplenilmesi gerekiyor.
Çocukları ve kadınları destekleyen merkezler çoğaldıkça, eşitsizlikle mücadele daha güçlü bir
zemine oturacaktır.
Kadın haklarını korumak sadece kadınların değil, tüm toplumun görevidir. Çünkü kadın haklarının
teminat altına alındığı bir ülkede; adalet, refah ve barış hüküm sürer.
Yoksulluğun azaldığı, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlandığı, ekonomik kalkınmanın kapsayıcı hale
geldiği bir geleceği ancak bu şekilde inşa edebiliriz.
Unutmayalım: Kadınların güçlendiği bir toplumun yarını da güçlü olur. Bu yüzden, kadın haklarını
korumak için elbirliğiyle çalışmalı, kararlılıkla ilerlemeliyiz.
Kadın haklarını koruyalım ki önümüz açık ve ufkumuz aydınlık olsun.
Bugün atacağımız her adım, yarının daha aydınlık olmasını sağlayacaktır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER