Gazeteci Fatih Ertürk’ten anlamlı ve duygusal bir yazı
Televizyon haberciliğinde saygın bir konumu olan, gazeteci hemşerimiz Fatih Ertürk, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla dün kendi facebook sayfasında yayınladığı bir yazı ile okuyanları duygulandırdı ve Annesi, Türk Anneler Derneği Şube Başkanı İsmet Ertürk’ü anlattı.
Şiirsel bir anlatım ile Annesi İsmet Ertürk’ün hayat hikayesi üzerinden tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayan Gazeteci Ertürk, kadınlarımızın toplum içinde verdiği mücadele hakkında çok ilginç ve anlamlı anekdotlar aktardı.
İşte Ertürk’ün kaleme aldığı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yazısı:
“8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Ya da çalışan kadınlar günü. Hiç aklınıza bugün bizden birinin öyküsü geldi mi?
Antakya’nın Habib-i Neccar Dağı’nın eteklerinde, adı gibi şirin olan Şirince’de doğdu ve büyüdü. Annesi ev işlerini ablasına yaptırırken, küçük kız kardeş olarak kendisi de, kendi kendine ısrar ve inatla, açılan bir kursun yardımıyla dikiş dikmeyi öğrendi. Mahallenin en güzel kızlarındandı.
Annesi Şenköy’lü, babası ise Hama Türkmenlerindendi. Teyzesi oğlu da ona aşıktı. Çok ısrar ettiler ve bu karakaşlı ve kara gözlü Türkmen kızı, teyze oğluyla evlendi. 4 Çocukları oldu. Kocası da terziydi. Gelirleri, çocukların ihtiyaçlarını karşılamaz olunca, kendisi gibi terzi olan kocasına destek için evinde Antakya’nın kadınlarına dikiş dikmeye başladı. Hem çocuklarını büyütür, hem evini temizler hem de konuya komşuya dikiş dikerdi. Eli çok düzgün, mezuresinin santimi şaşmazdı. İyi bir terzi oldu, aynı kocası gibi. 4 Çocuğunu da alın teriyle, göz nuruyla kocasıyla beraber büyüttü. Ele güne muhtaç etmedi, ne ailesini ne de kocasını. Ne gezmeye zamanı oldu, ne de öyle ahım şahım tatile.
Samandağ Çevlik’te Osman Hurmacı’nın ‘Karadeniz Aile Gazinosu’nda çadır kurardı, 4 çocuğu ve kocasıyla her yaz. Tek eğlencesi ve mutluluğu buydu. İki yakası bir araya geldiğinde, tek rüyası, 4 çocuğuyla bir evsahibi olmaktı. Başını altına koyacağı bir dam arayışındaydı. Dutdibinde başladı, kaynanasının evinde kiracılığa… Kabaltı, Uzun Çarşı derken, en son YSE’de Bağ-Kur evlerinde ev sahibi olmanın mutluluğunu tattı. Taksitleri ödemek için daha çok elbise dikti, kocasına daha çok destek oldu. Kocasını kaybettiğinde daha 54 yaşındaydı. En küçük çocuğuna adadı kendini. Onu okutmaya, iş sahibi etmeye bıraktı dünyasını. Artık eskisi gibi elbise dikemese de, varını yoğunu en küçük çocuğuna adadı. Ancak, 32 yıl evli kaldığı kocasının bu dünyadan göçmesi, kendisini bir başına bırakmasına asla yenik düşmedi. ‘Sıra geldi, benimle aynı acıları yaşayan kadınlara ve çocuklara’ dedi ve kolları sıvadı. Ne de olsa Antakya’nın ilk oto tamircisi olan Hasan Demirdöven’in (Şorba Hasan) kızıydı. Kendisi gibi çile çeken, eziyet gören, yalnız kalan tüm Anneleri etrafına topladı ve Antakya’da Hatay Anneler Derneği’ni kurdu. Kim yardıma muhtaç kaldıysa, kim yalnız kaldıysa, kim acı çektiyse koştu kolundan tutup kaldırdı. Yetmedi, bu çaresiz Annelerin çocuklarına da kapı kapı dolaşıp burs topladı. Yetmedi, kapı kapı dolaşıp bulgur, pirinç, nohut, makarna toplayıp yoksul ve kimsesiz Annelere ve kadınlara dağıttı. ‘Duaları yeter oğlum’ derdi, yoksulun, kimsesizin, garibin Anneleri için…
Şu an tam 80 yaşında. Antakya’nın Atatürk Caddesi’nde hala koştururken görebilirsiniz onu. Ya kimsesiz, evsiz, yurtsuz kalan bir Annenin derdindedir, ya da Annesiz kalan bir kimsesiz çocuğun.
Yazdığım her satır onu anlatıyor. Eksiği var fazlası yok. Bu dev yürekli kadın benim Annemdir. Allah’ın Hatay’a en güzel hediyesidir. Bakmasını bilen için… İyi ki varsın Annem, iyi ki varsınız bizi biz yapan kadınlarımız. Sizler var oldukça bizler de var olmaya devam edeceğiz. Sizler var oldukça; biz bu vatana, bayrağa, dostlarımıza, kardeşlerimize, barışımıza ve huzurumuza sahip çıkmaya devam edeceğiz. Allah sizin eksikliğinizi göstermesin…” (Selvi Günay)