“Hatay ile Bir ‘Gezi’ Bağımız Var”
Ünlü Gazeteci ve Halk TV Ana Haber Sunucusu İrfan Değirmenci, Defne Belediyesi tarafından 2.si düzenlenen Defne Kitap Fuarı dolayısıyla Hatay’a geldi. Geçtiğimiz hafta sonu okurseverler ile kitap fuarında buluşan Değirmenci, duygu ve düşüncelerini Antakya TV mikrofonuna ve gazetemize aktardı.
Hatay’a ilk gelişiniz mi? Hatay hakkında neler söylemek istersiniz?
Hatay’a defalarca geldim. Hataylılar, her geldiğimde beni bağırlarına basıyorlar. İşsiz kaldığım süreçte, “Anne Ben Artist Oldum” tek kişilik gösterim için gelmiştim ve Meclis Kültür-Sanat Merkezi’nin güzel tiyatro salonunda oyunumu sahnelemiştim. Birkaç kez söyleşiye davet edildim. Ali İsmail Korkmaz Vakfı’nın organizasyonlarına eşlik etmeye çalışıyorum. 2013 yılında olan gezi olaylarından sonra Hatay ile oluşan bir “Gezi” bağımız var. Dolayısıyla burada olmaktan çok mutluyum. Burada olmak bana her seferinde umut veriyor. Hatay’ın güler yüzlü ve iyi insanlarını görmek, onlarla umut tazelemek bana iyi geliyor.
Defne Kitap Fuarı’nın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederek sözlerine devam eden Değirmenci, Türkiye’nin en büyük 3. Organizasyonu olan EXPO 2021 organizasyonuna da değinmeyi ihmal etmedi.
Hatay’da kültür ve sanat etkinliklerinin sıkça yapıldığını biliyorum. Hatay Büyükşehir Belediyesi, kültüre ve sanata çok önem veriyor. Bunun en büyük göstergesi, EXPO 2021 organizasyonuna yaptığı ev sahipliğidir. EXPO’nun gerçekleşen muhteşem açılış töreninde emeği geçen herkese bir kere daha teşekkür ediyorum. Bu bir vizyon ve anlayıştır. Şehirlerin böyle bir vizyona teslim edilmesi, Türkiye için önemlidir. Hataylılar, Başkan Savaş’ı bir değil iki kez seçerek olması gerekeni yaptılar.
Gazetecilik kariyerinize bir yerel medya şirketinde başladınız. Bununla ilgili olarak, Yerel Gazetecilere bir mesajınız var mı? Sizin dönemizde var olan yerel gazetecilik anlayışı ile bu dönemde olan yerel gazetecilik anlayışı arasındaki farklar ve gözlemleriniz nelerdir?
Evet, ben de yerelde başladım. Yerelde gazetecilik yapabilmek en önemlisidir. Bunun yapılabildiği yerde demokrasi daha da gelişir. Ben, 25 sene önce bir yerel televizyonda çalışıyordum, tıpkı sizin gibi. Eskiden daha rahat çalışıyorduk. Siyasetçileri, başkanları eleştirdiğimiz zaman, dönüşleri bu kadar sert olmuyordu. Şu an Türkiye’de hem ulusal basın, hem de yerel basın maalesef bir baskı altında. Dolayısıyla rahat çalışabilmek mümkün olmuyor. Zor bir işi başarıyorsunuz, ama yapılması gereken bir iş. Çünkü halkın sesini duyurabilmesi adına, kamuoyu adına soru sormak çok önemli bir görev. Siz de bu önemli görevi yerine getiriyorsunuz. Başarılar diliyorum.
Çok teşekkür ederiz. Gün içinde okuduğunuz birçok metin, köşe yazısı ve haber mutlaka oluyordur. Ben şunu sormak istiyorum. Son zamanlarda bir roman olarak en son hangi kitabı okudunuz?
Çok fazla siyasetin içindeyim. Dediğiniz gibi, günlük okumam gereken köşe yazıları, makaleler oluyor. Bütün bu karmaşa içinde biraz soluk alabilmek için zaman zaman elime bir roman alıyorum. Zülfü Livaneli’yi çok seviyorum. Yaşar Kemal’i çok seviyorum. Onların romanlarını okumayı çok seviyorum. Hatta bir kez değil, dönüp bir daha bir daha okumayı seviyorum. Bana nefes aldırıyor.
Sorularımızı yanıtladığınız için çok teşekkür ederiz. Son olarak okurlarımıza önerileriniz nelerdir?
Her tavsiyeyi dinlesinler ama… Yaşam, yanılma ve yanıldığından da ders çıkarmaktan ibarettir. Bu yüzden çok da ciddiye almasınlar. Bildikleri gibi, içlerinden nasıl geliyor ise öyle davransınlar. Özgürce yaşamak adına mücadeleden asla vazgeçmesinler. Neticede kimsenin hayatına kimse karışamaz. Hayatlarımıza çok fazla karışmaya ve müdahale etmeye çalışıyorlar. Biz, müdahale ettirmeyelim. Hayatımıza sahip çıkalım.
–
Okuduğunuz röportajın tamamı ve kitap fuarında yer alan yazarlarla ilgili söyleşilerin hepsi, Youtube / Antakya TV kanalında…
Duygu Ertaş