Kampüsler eğitime kapalı Çaresiz bekleyiş sürüyor

“Kampüsler öğrencilerini bekliyor” diyen Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, “Esasen, mezun olan, yüzbinlerce işsiz genç, başlı başına ülke için sosyal felaket. Hiç olmazsa pandemi sürecinde yanlış politikalara bir çeki düzen verilmeli” dedi. Küresel salgının Türkiye’de yarattığı kriz başlıklarından biri de eğitim alanı. Yüz yüze eğitimin yapılamadığı dönemde online eğitime geçilse de, internetsiz ve bilgisayarsız evlerin kalabalığı, […]

“Kampüsler öğrencilerini bekliyor” diyen Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, “Esasen, mezun olan, yüzbinlerce işsiz genç, başlı başına ülke için sosyal felaket. Hiç olmazsa pandemi sürecinde yanlış politikalara bir çeki düzen verilmeli” dedi.

Küresel salgının Türkiye’de yarattığı kriz başlıklarından biri de eğitim alanı. Yüz yüze eğitimin yapılamadığı dönemde online eğitime geçilse de, internetsiz ve bilgisayarsız evlerin kalabalığı, bu dönemin en sert gerçeği oldu.
Konuya ilişkin bir değerlendirme yapan, Saadet Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) üyesi, Hatay siyasetinin önemli isimlerinden Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, “Zor günlerden geçiyoruz. Yılların biriken devasa sorunlarına yenileri ekleniyor. Bu arada, çağımızın belası korona virüs her tarafı kapladı ve hala çözüm bulunmuş değil. Hemen her kesim, bir şekilde süreçteki sıkıntılardan etkilendi. Vatandaşlar, öğrenciler ve esnaf zor durumda.
Sözü, ülkemizin kanayan yaraları arasında yer alan, üniversite öğrencilerinin durumuna getirmek istiyoruz. Kampüsler eğitime kapalı, çaresiz bekleyiş sürüyor” dedi.
Çalışkan’ın, bu konudaki tespitleri ve paylaşımları, ara başlıklar halinde şöyle:
-SORUN BAŞKA!-
Üniversite öğrencileri evlerinde, memleketlerinde. Kamuya ait yurtlar da pandemi döneminde karantina merkezleri olarak kullanıldı. Zaten son birkaç yıldır yaşanan gelişmelerin etkisiyle, özel yurtlar büyük ölçüde kapandı ya da kamulaştırıldı. Bugün öğrencilere burslar verilmeye devam ediliyor. Okulların kapalı olması gerekçe gösterilerek burslar kesilmiyor. Bu güzel, ama sorun başka.
-ÇÖKÜYOR!-
Üniversitelerin uzaktan eğitimde olmasından dolayı, öğrenci yurtları kapalı ve pek çok şehirde öğrenci odaklı çalışan esnafın mağduriyeti devam ediyor. Yurtlar faaliyetteyken; tedarikçiler, lokantacılar, servisçiler, yurt işletmeleri ve binlerce çalışan için bir istihdam alanı oluşmaktaydı. Özellikle doğu ve iç Anadolu’da bazı illerin neredeyse tek geçim kaynağı, üniversite öğrencileri. Hatta bazı il merkezlerinde öğrenci sayısı şehir nüfusundan fazla. Bu tür illerde, şehirden üniversiteyi çekip alsan, şehir esnafı yok olur. Karabük, Yozgat, Bayburt, Kırşehir gibi pek çok il var.
Pek çok kurumun aktif faaliyetine devam ettiği gibi üniversiteler de fiziki ortamda eğitime devam etseler, mağdur olan esnafın toparlanması çarkların dönmesine sebep olacak ve piyasada canlılık oluşturacaktır.
-MAHCUBİYET-
Bu süreçte belirsiz bir şekilde evde bekleyen üniversite öğrencileri, tabii ki bir süre sonra psikolojik travmalar da yaşamaya başlayacaktır. ‘Bedeni kurtaralım’ derken, psikolojiyi bozmamalıyız. -Ortaokul çağındaki öğrenci olsa, evinde oturur- ama yirmili yaşlarda, baba evinde bekleyen koca koca insanlarda oluşabilecek psikolojik tramvayı düşünmek gerek. Bu yaşlardaki yetişkin gencin ailesine karşı yaşayacağı mahcubiyet göz önüne alınmalı, evde boş oturarak yaşayacağı bunalım hafife alınmamalıdır.
Henüz üniversitelerin açılıp-açılmayacağı belli değil. Okullar açılmayacaksa, öğrenciler bir işte çalışır. Ama mevcut belirsizlik, kısa dönemde öğrencilerin herhangi bir yerde çalışmasının da önünde engel. Zaten işe başvursalar bile, öğrenci oldukları ve okulların ne zaman açılacağı belli olmadığı için iş bulamazlar. Bu şartlarda bir yerde çalışmak da ayrı bir risk.
-EKONOMİK KRİZ-
Pandemide, hemen her kesime pansuman tedbirlerle de olsa, geçici çözümler bulundu. Sanayiciye teşvik, esnafa kredi, turizmde vergi muafiyeti, çalışana kısa çalışma ödeneği, dar gelirliye sosyal yardımlar getirildi. Ama bunların yeterli olmadığı da “askıda ekmek” kampanyası ile anlaşıldı. Hükümet, ortağı vasıtasıyla, ekonomik krizin olduğunu zımnen de kabul etmiş oldu.
-KALİTE-SİZLİK!-
Uzun yıllardır, eğitim sistemi mütemadiyen değiştirilerek yap-boz tahtasına dönüştürüldü. En tepeden yapılan açıklamayla, eğitim alanındaki genel gidişat için geçmiş 18 yıla bir “özeleştiri” yapıldı. Bu kadar derin sorunların olduğu bir alanda, bir de uzaktan eğitime geçilmesi mevzuyu felaket boyutuna taşıdı. Kaldı ki, devam eden eğitimde bir dünya sorun var. Bu durumda bile teknolojik altyapı olarak fırsat eşitsizliği ortaya çıktı, ki birçok öğrenci dersleri takip edemiyor. Ders yapıldığında da, interaktif bir ortam oluşmadığından, verim sıfır seviyesine kadar düşüyor diyebiliriz. İleride, bu dönem mezunları, sahte eğitim suçlamasıyla karşı karşıya kalabilir. Zaten Açık Öğretim Fakültesi sınavları da tümüyle geçersiz sayılmayı hak ediyor.
Kör-topal devam eden eğitimde, ses ve görüntü kalitesi çoğu zaman düşüyor ve kesintiler yaşanıyor. Sorunlar herkesçe bilindiği ve itiraf edildiği halde, neden sağlıklı bir karar alınmıyor bu da ayrı bir soru.
Esasen, mezun olan, yüzbinlerce işsiz genç başlı başına ülke için sosyal felaket. Hiç olmazsa pandemi sürecinde yanlış politikalara bir çeki düzen verilmeli. Köklü çözümler getirilmeli ki -fırsatçıların deyimiyle- “kriz fırsata çevrilmeli”.
-AÇILMALI!-
İlk ve orta dereceli okullar nasıl kademeli bir şekilde açıldıysa, üniversitelerde de iyi bir planlama dahilinde ivedilikle açılmalı. Kendi kendini pandemi sürecinde koruyabilecek yaşta ve olgunlukta olan üniversite öğrencilerini bir an önce eğitime başlatmak zorunluluktur.
Öğrenciler, hastane kapısında haber bekleyen hasta yakını gibi, her kabine toplantısından çıkacak sevindirici kararı bekliyorlar. Kampüsler de öğrencilerini bekliyor. Tamer Yazar

Exit mobile version