Yıldırım Kara, Hatay’daki inşaat çalışmalarının şeffaflıktan uzak bir şekilde devam ettiğine dikkat çekerek, vatandaşların mağduriyetinin söz konusu yönetim tarafından suiistimal edilmeye çalışıldığını belirtti. Ayrıca, rezerv alanların mülkiyet haklarını gasp etmek ve vatandaşları kent dışına sürmek için bir bahane olarak kullanılabileceği endişesini dile getirdi.
Özellikle Antakya’da yaşanan bir örneği ele alan Yıldırım Kara, afet sonrası az hasarlı olarak kaydedilen bir binanın resmi duyuru yapılmaksızın yıkıldığını vurguladı. Bu durumun sadece Hatay’da değil, ülke genelinde karşılaşılan bir hukuk sorunu olduğunu ifade etti. Yasalardaki boşlukların vatandaşların haklarını kısıtlamak için kullanıldığını belirten Yıldırım Kara, bu durumun kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Kara ayrıca, yıkımların vatandaşları maddi olarak zarara uğratabileceği uyarısında bulundu. Özellikle 6306 sayılı Afet Kanunu’nun kötüye kullanıldığını ifade eden Kara, bu kanun kapsamında vatandaşların haklarının gözetilmediğini belirtti. Çözümün, vatandaşlarla anlaşarak yapılması gerektiğini vurgulayan Kara, idarenin vatandaşları maddi zarara uğratma potansiyeline dikkat çekti.
Kara, bu gibi durumların yurttaşların mülkiyet haklarını ihlal ettiğini ve hukuki belirsizliklerin giderilmesi gerektiğini dile getirerek, sorunun çözümü için gerekli adımların atılması çağrısında bulundu. – Yusuf Cemil Karaçay-