Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ulvi Güleç
Ulvi Güleç

KARINCA OLSAK YETER                                       

Nemrut Hz. İbrahim’i yaktırmak için alevleri göğe yükselen çok büyük bir ateş yaktırdığında, ateşi söndürmek için sırtında bir damla su taşıyan karıncanın hikâyesini bilirsiniz. Yazdığım yazıların da ülkedeki yangını söndürmeye etkisinin ancak karıncanın sırtındaki bir damla su kadar önemi olduğunu biliyorum. Olsun yine de yazalım, söyleyelim hiç değilse safımız belli olsun.

Milyonlarca oy alarak seçilmiş başkanlar sabaha karşı evleri basılarak gözaltına alınıyor ve ortada bir iddianame bile yokken aylarca tutuklu kalıyorlar. Hiçbir problem çıkarmadan ifade vermeye giden insanlar tutuklu yargılanıyorlar. Oysa Delil karartma ve kaçma şüphesi gibi nedenler yoksa tutuksuz yargılama esastır. C.M.K 100/2 Tutuklama nedenlerini maddeler halinde, anlamak isteyen herkesin anlayacağı şekilde yazıyor. İsteyen herkes bir Google sayfasına yazarak okuyup öğrenebilir.

Planlı, sistemli bir şekilde dozu giderek arttırılan bir hukuksuzluk ülkenin normali haline getirilmek isteniyor. Gezi olaylarından bu yana iktidar iç hukuku ve altına imza attıkları uluslararası hukuk sözleşmelerini hiçe sayarak kirli yoluna devam ediyor. Ülke tarihinde görülmedik hukuk faciaları yaşanıyor. Yargıtay ceza mahkemesi,  Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurunda bulunuyor. Anayasa mahkemesi kararları, AİHM Kararları uygulanmadığı için Osman KAVALA, Can ATALAY, Çiğdem MATER, Tayfun KAHRAMAN, Mine ÖZERDEN ve isimlerini sayamadığım pek çok insan ne yazık ki özgürlüklerine kavuşamıyorlar. İktidar bir zamanlar ne istedilerse verdik dediği eski ortağından öğrendiği kirli ve vicdansız yöntemleri kullanarak zulmediyor. İktidarını sürdürmek için her şeyi yapacağını artık hepimiz biliyoruz.

AKP İktidarını sürdürebilmek için bizi, hukuksuzlukla birlikte vicdansızlığa alıştırmak istiyor ama alışmayacağız. Çünkü bu toprakların insanlarının kültüründe hukuktan önce vicdan vardı. Bu öğretilerle büyüdük. Çünkü bu topraklarda “Sevgi ve merhamet insanın içinde nehir gibidir. Ne kadar güçlü akarsa içinde kötülük tutunamaz ve Şefkat ve Merhamette güneş gibi ol diyen Mevlana vardı. Zulme başkaldıran Dadaloğlu vardı. Zalimin taşından değil dostun gülünden incinen Pir sultan, Ne ararsan kendinde ara diyen dostluğun, kardeşliğin, hoşgörünün sembolü Hacı Bektaş Veli vardı. Birisi ona “Alevi değilsin ki sana ne oluyor” dediğinde “İnsan değilsin ki sana nasıl anlatayım” diye cevap veren Aziz Nesin vardı. Bu ülkenin insanlarının ruhunda Nemrut gibi zalimlerin değil onların nefesi dolaşıyor.

Karşılarında hukuksuzluğa da, vicdansızlığa da alıştırılamayacak bir halk var. Gençler bu örgütlü kötülüğün geleceklerini nasıl çaldığını, nasıl karartacağını açıkça gördüler. Milli ve Yerli söyleminin arkasına sakladıkları bütün kirli işleri biliyorlar. Hiç kimse korkmasın 23 Yıllık iktidarın ülkede yaptığı tahribatı onarmak kolay olmayacak ama yaparız. Birisi AKP’nin Moğollardan daha büyük tahribat yaptığını söylemişti. Doğru ama biz ayağa kalkmayı, iyileşmeyi çok iyi biliriz. Hiç kimse merak etmesin, sattıkları o fabrikaları, köprüleri, yolları geri alırız. Halkın malını halka geri veririz. Yaşar Kemal’in “Hangi günü gördün akşam olmamış, kaç geceyi gördün sabaha varmamış.” Dediğini unutmayız. Hiç değilse safımız belli olsun diye zalimin yaktığı ateşi söndürmek için bir damla su taşımaktan da asla vazgeçmeyiz.

 

 

YORUMLAR

2 adet yorum var

  1. Çok güzel bir Türkçe kurallara uygun akıcı ve anlaşılır sade bir şekilde yazılmış tebrik ediyorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER