Suriye’nin kuzey batısında…
Koronavirüs salgını tüm dünyayı etkisi altına alırken, 9 yıldır iç savaşın devam ettiği Suriye’de 10 vaka tespit edildiği geçtiğimiz günlerde bildirildi. Ancak gözler, sınır hattında, İdlib’de!
Suriye Sağlık Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde acile getirilen bir kadının hayatını kaybettiğini, bu kişide koronavirüs tespit edildiğini bildirdi. Bu ölüm, Suriye’de kayıtlara geçen, koronavirüs kaynaklı resmi ilk ölüm oldu. Yetkililer, salgınla mücadele için ülkede gece sokağa çıkma yasağı ve giriş çıkış yasakları uyguluyor. Sağlık yetkilileri, ülkede dokuz yıldır süren savaş nedeniyle kötü durumdaki sağlık sisteminin salgın nedeniyle büyük risk altında olduğu uyarısında bulunuyor. Suriye ordusu da, salgının yayılmasını önlemek için askere alma işlemlerini durdurdu.
-RİSK YÜKSEK-
Suriye’de bunlar olurken, iki yüzden fazla mülteci kampının yer aldığı Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’le ilgili kaygılarsa öne çıkıyor. VOA Türkçe Muhabiri Onur Erdoğan’ın sorularını yanıtlayan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Sözcüsü Hedinn Halldorsson, sağlık sistemleri ve ekonomik altyapıları güçlü olan ülkelerin bile bu salgınla mücadele konusunda ciddi problemlerle karşılaştığına dikkat çekti ve 4 milyon kişinin yaşadığı Suriye’nin kuzeybatısında, şu an sağlık sisteminin “tamamen çökmüş durumda” olduğuna vurgu yaptı.
-HAZIRLIKSIZ-
Bölgedeki sağlık merkezleri ve hastanelerin yarısının savaşta tahrip olduğunu söyleyen Halldorsson’ın aktardığına göre, şu an sağlık hizmeti veren 300 tesis var ve binlerce sağlık çalışanı ülkeyi terk etmiş durumda.
Halldorsson; tıbbi malzeme, ilaç ve sağlık çalışanı sayısındaki eksiklikler yanı sıra bölgedeki halkın koronavirüsten korunmak için ihtiyaç duyulan kişisel malzemelerden de yoksun kaldığını ve özellikle kuzeybatı Suriye’nin (Hatay sınırı) bu malum nedenlerden dolayı COVID-19 gibi bir salgınla mücadele için çok hazırlıksız olduğunu söyledi.
-5 BİN TEST-
Bölgede 900 korona virüsü testi yapıldığına ve pozitif sonuç çıkmadığına değinen Halldorsson, ilerleyen günlerde bölgeye Türkiye sınırından 5 bin test daha gönderileceğini aktardı. Halldorsson ayrıca, Türkiye sınırındaki İdlib’de olan çalışmalarında Türkiye ile koordinasyon içinde olduklarını da belirtti. DSÖ ve diğer bazı kurumların da bölgeye kişisel korunma malzemesi gönderdiğini söyleyen Halldorsson, tüm dünyada, bu malzemelerin tedarikinde sıkıntı yaşandığına da işaret ederek, bölgede özellikle sağlık çalışanlarının ve halkın korunma önlemleri almalarını sağlamaya odaklanıldığını ifade etti.
DSÖ yetkilileri; bölgedeki sağlık çalışanları, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlara virüsten korunmayla ilgili eğitim vermeyi sürdürüyor.
-SIKINTILAR-
Halldorsson, bölgedeki milyonlarca mültecinin ve bölge halkının şu an öncelikli sorununun, dünyanın her yerinde olduğu gibi “bu salgın olup olmadığı” sorusuna ise şu ifadelerle yanıt verdi:
“Şu an oradaki insanlar, yerlerinden ve yurtlarından olmuş, hayatta kalma mücadelesi veren insanlar. Bu insanların çoğunun başlarını sokabilecekleri bir yerleri yok, bırakın temel sağlık hizmetlerine erişimini… Yemek, temiz su bile bulamıyorlar. O yüzden bu, dertlerine dert katmış oldu.”
-UYARI NET-
Bu arada Birleşmiş Milletler’in Suriye üst düzey elçisi Geir Pedersen, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, koronavirüsün, savaşın parçaladığı ülke için yeni bir “felaket” olabileceği ve ülke çapında bir ateşkesin derhal uygulanması gerektiği konusunda bir kez daha uyardı.
Özel Temsilci Geir Pedersen, sanal güvenlik toplantısında, BM Güvenlik Konseyi’ne verdiği demeçte, “COVID-19, Suriyeliler için büyük bir tehdit ve artık zihniyette tam bir değişim gerekiyor. Bu ortak tehdit noktasında Suriye halkını yeni bir felaketten kurtarmak için yeni bir bilinç ve yeni bir kararlılıkla ortak gündeme odaklanılmalıdır” dedi.
Geir Pedersen, yerinden edilmiş insanların barındığı kamplar (çoğunluğu Hatay sınırında) yanı sıra gözaltı tesislerindeki yüksek nüfus hareketleri ve aşırı kalabalık nedeniyle salgın riskinin yüksek olduğunu söyledi. Pedersen, bölgedeki sağlık çalışanlarının ise koruyucu maske gibi gerekli tıbbi ekipman ve malzeme konusunda ciddi sıkıntı içerisinde olduğunun altını çizdi.
-BUZDAĞI!-
BM İnsani Yardım Şefi Mark Lowcock ise Suriye’nin bildirdiği 10 vakanın, “buzdağının görünen kısmı” olduğunu söylerken, uyardı. Suriye’deki sağlık hizmetlerinin son derece kırılgan durumda olduğunu ifade eden Lowcock, geçen yılsonunda, ülkedeki hastanelerin ve birinci basamak sağlık merkezlerinin sadece yarısının işlevsel halde olduğunu hatırlattı.
-RİSKLİ!-
Hatay’ın Suriye sınır hattı üzerinden, Cilvegözü sınır kapısından iletilen yardım çalışmalarına gönüllü olarak katılan Suriyeli bir görevlinin Antakya Gazetesi’ne söyledikleri de, uyarılara dair:
“Bölge, bence, henüz hiçbir şey yaşamadı ve burada konuşulanları dinleyince, çok korktuğumu açık açık itiraf edeyim. Kendim için korktuğum düşünülmesin! Sınıra yakın bölgelerde binlerce kadın, çocuk, hasta, yaşlı, masum insan, sadece hayatta kalma peşinde. Bir süre öncesine kadar onlar için en büyük sıkıntı açlık, soğuk ve daha başka şeylerdi. Ama bunlar da temin edilebilecek şeyler! Ama şimdi her şey değişti. Bir salgın riski var ve burada var mı, yok mu, hala herkes temiz mi, kimse bilmiyor. Bilinen ve fısıldanan tek şey var… Burada bir şekilde başlarsa bu hastalık, kimse tarafından kontrol edilemeyecek. Çünkü birçoğunuz bilmiyorsunuz! Buradaki çadırlarda, bazen birkaç aile iç içe yaşıyor, dip dibe yatıyor. Yeterli su yok, ısınamıyorlar. Yani, temizlik konusu rafa kalkmış durumda! O yüzden, uluslararası toplumun bir an önce bu bölgeyi kontrol altına alması ve tespitlere başlaması gerekiyor. Zaten merak ediyorum… Bir hasta çıksa, korona nedeniyle, kim tedavi edecek? Türkiye Hükümeti mi? Şam mı?”
-52 STK-
Yaşanan tablonun herkes için yarattığı riske işaret eden 52 sivil toplum örgütü (STK) ise mülteci çocukları için harekete geçti. Hatay’dan Ankara ve Çanakkale’ye, toplam 52 Sivil Toplum Kuruluşu’nun imzasıyla yapılan ortak açıklamada; sınırlarda bekleyen mülteci/sığınmacı çocukların durumuna dikkat çekilerek, ebeveynleriyle birlikte güvenli alanlara ulaşımlarının sağlanması, barınma, beslenme ve sağlık gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması istendi.
Çocuk alanında çalışan ve hak savunuculuğu yapan 52 kurumun imzaladığı “Yüzünüzü Çocuklara Dönün” bildirisinde, sınır kapılarında ve düzensiz geçiş noktalarında çocukları doğrudan etkileyen ve hedef alan gelişmeler yaşandığı hatırlatıldı.
Çok geniş bir alanda yayılan ve “pandemi” niteliğindeki coronavirüs hastalığı (COVID-19) ile ilgili gelişmelerin Türkiye’de de kaygıyla takip edildiği kaydedilen bildiride, “Bizler, çocukları doğrudan etkileyen durumlarda başlangıç noktasının, ‘çocuğun yüksek yararının gözetilmesi’ olması gerektiğini ısrarla ve inatla hatırlatıyoruz! Karar vericilerin ve uygulayıcıların, başta sınır kapılarında ve düzensiz geçiş noktalarındaki çocuklarla ilgili olarak eylemliliklerine, Türkiye’nin de taraf olduğu ve 30. yılını dolduran Çocuk Haklarına dair Sözleşme doğrultusunda yön vermelerini talep ediyoruz” denildi.
Bildiride, başlangıç olarak şu önlemlerin alınması gerektiği belirtildi:
-Çocukların bir an önce ebeveynleriyle birlikte güvenli alanlara ulaşımlarının sağlanması,
-Hijyenik bir ortamda koruyucu, önleyici ve tedavi edici sağlık hizmetine erişimlerinin kolaylaştırılması,
-Barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması,
– Çocuklarla ilgili; ötekileştiren, kutuplaştıran, rekabete dayalı ve şiddet kültürünü besleyen söylem ve haberlerin yapılmaması.
-İMZACILAR-
Hatay’dan da birçok STK’nın yer aldığı imzacı listesinde yer alan kurumlar ise şöyle sıralanıyor:
Yıl İnisiyatifi, Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği, Ankara Kadın Platformu, Ankara Tabip Odası, Antakya Kadın Dayanışması, Antalya Tabip Odası, Ardıç Dayanışma Derneği, Biz Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği, Araştırmaları Derneği, Çanakkale Tabip Odası, Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı, Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Gençlik Ağı, Çocuk Heryerde Derneği, Defne Halk İnisiyatifi, Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Dünya Evimiz Uluslararası Dayanışma Derneği, Eğitim Sen Antalya Şubesi, Eğitim Sen Çanakkale Şubesi, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, FİSA Çocuk Hakları Merkezi, Göç ve İnsani Yardım Vakfı, Göçmen Dayanışma Mutfağı, Günebakan Kadın Derneği, Hak İnisiyatifi Derneği, Halkevci Kadınlar, Hatay Direniş Renkleri, Hatay Kadın Emeği Kolektifi, Hatay Kadınlar Birlikte Güçlü, Hatay Kampüs Oluşumu, Hatay Mor Kampüs, Hatay Psikologlar Derneği, Hayat Ağacı Kadın Kooperatifi, HDK Göç ve Mülteciler Komisyonu, İnsan Hakları Derneği Çocuk Hakları Komisyonu, İnsan Hakları Gündemi Derneği, İzmir Buca Kent Konseyi, Kadın Savunması Ağı, Mersin 7 Renk Eğitim ve Araştırma Derneği, Mersin Tabip Odası, Rengârenk Umutlar Derneği
Roman Hakları Derneği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Sosyalist Kadın Meclisleri, Suruç Aileleri İnisiyatifi, Tarlabaşı Toplum Merkezi, Türk Psikologlar Derneği, Uğur Özkan Çocuk Kültür Evi, Veli-Der, Yaşam Bellek Özgürlük Derneği, Yaşamda Kadın ve Sanat Derneği,
Yeni Demokrat Kadın ZanVakfı. Tamer Yazar