Kaygılar tamam ama…

Konu da siyasileştirildi! PİAR Araştırma’nın 6-11 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirdiği araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 18’i, “Türkiye’nin en önemli problemi” olarak Suriyelileri görüyor. “Suriyeliler”, ekonomiden sonra ikinci en önemli sorun olarak görülüyor. Uyarı ise uzmanından, IGAM kurucusu Metin Çorabatır’dan… Hatay’da, yerel idareciler eliyle, 31 Mart mahalli idareler seçimi sırasında yükseltilen ‘Suriyeli’ karşıtı söylemlerden, Antalya’nın Gazipaşa ilçe […]

Konu da siyasileştirildi!

PİAR Araştırma’nın 6-11 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirdiği araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 18’i, “Türkiye’nin en önemli problemi” olarak Suriyelileri görüyor. “Suriyeliler”, ekonomiden sonra ikinci en önemli sorun olarak görülüyor. Uyarı ise uzmanından, IGAM kurucusu Metin Çorabatır’dan…

Hatay’da, yerel idareciler eliyle, 31 Mart mahalli idareler seçimi sırasında yükseltilen ‘Suriyeli’ karşıtı söylemlerden, Antalya’nın Gazipaşa ilçe belediye meclisi tarafından, Suriyelilerin plajlara alınmamasına dair tartışmalı karara ve son olarak İstanbul Valiliği’nin, kaydı olmayan Suriyeli sığınmacıların kayıtlı bulundukları illere dönmesi için 20 Ağustos’a kadar süre tanımasına… Yaşanan bu hassas süreç, uzmanlar tarafından dikkat edilmesi gereken bir tablo olarak değerlendiriliyor.
Hatay, Antalya ve son olarak İstanbul’da yaşananlara işaret eden isim, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) eski sözcüsü ve Ankara merkezli İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (IGAM) kurucusu Metin Çorabatır oldu. Çorabatır, Türkiye’de, Suriyeli mültecilere yönelik tavrı; milliyetçilik, ulusçuluk, kültürel ve etnik kaygıların yoğunlaşması yanı sıra, durumun siyasileşmesine bağlıyor.
“Suriye’de bu insanları mülteci yapan ve geri dönüşlerini engelleyen koşullar ortadan kalkana kadar, bu insanlar kalacak” diyen Çorabatır’a göre, Suriyeli mülteciler kaldıkları sürece de, onlara insan onuruna yaraşır bir hayat imkanı sağlamak gerekiyor. “Onlar da zaten geri dönme zamanları geldiklerinde gönüllü olarak ülkelerine geri dönme arzusu içerisindeler. Ama bu süreç zarfında tek çıkış yolumuz, bu insanların birtakım hakları olduğunu kabul ederek, birlikte yaşamanın mekanizmalarını tüm topluma benimsetmek” diyor, Çorabatır.
-İDLİB FAKTÖRÜ-
Mevcut kalabalık konusunda yaşanan sıkıntılara daha büyük kalabalıkların eklenme ihtimalini de es geçmeyen ve bunu yaparken de Hatay’ın sınır komşusu İdlib kentini işaret eden Metin Çorabatır, “Doğrudan, çatışmaların yaşandığı ülkelerle sınırdaşız. Uluslararası hukuk, bize hayatı tehlikede olan insanları ülkemize almamızı söylüyor. İdlib’de korkulan olur ve bir göç hareketi daha olursa, yine mültecileri kabul edeceğiz. Bu, insani bir görev ve hukuki bir yükümlülük” tespitinde duruyor.
Çorabatır, Türkiye’nin, mülteci hukukunda başlattığı reformu tamamlaması gerektiğine de dikkat çekiyor. “Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi tam uygulanmalı, coğrafi kısıtlama kalkmalı, mültecilere statüleri tanınıp, çalışma izni gibi konularda entegrasyon hızlandırılmalı” diyen Çorabatır, kamu kurumlarının göç, uyum, strateji konularında hazırladıkları belgelerin içeriklerinin de kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini ifade ederken, STK’larla daha sıkı bir işbirliği içerisinde olunması yönünde çağrıda da bulunuyor.
-HATAY DAHİL-
Yaşanan olumsuz tabloya umut ekleyen çalışma ise, Hatay’ın da dahil olduğu, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu tarafından yürütülen, Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi Projesi! 26 İl’in dahil olduğu ve PIKTES olarak da bilinen proje kapsamında, lise çağındaki dezavantajlı 10 bin Türk ve Suriyeli genç, mesleki ve teknik eğitime yönlendirilerek bursla desteklenecek.
-40 BİN ÇOCUK-
26 İl2i kapsayan çalışmada gelinen noktayı özetleyen, PIKTES Direktörü Pınar Özel, projenin ikinci fazı kapsamında yürütülecek yeni çalışmalarla ilgili bilgi verdi. Özel, halen MEB ile beraber, okul öncesi dönemdeki Türk ve Suriyeli 40 bin dezavantajlı çocuğu 9 haftalık yaz okuluyla desteklediklerini belirtti. Projenin ikinci fazında, okul öncesi eğitim yanı sıra, okullaşma oranlarının düşük olduğu lise öğrencileri ve aile eğitimlerine de odaklanacaklarını kaydeden Özel, şunları söyledi:
“PIKTES’in ikinci fazının önemli bir bileşeni, özellikle lise çağındaki gençlerin okullaşma oranı düşük olduğu için, onları mesleki ve teknik eğitime yönlendirme olacak. Bu kapsamda da çeşitli burslar vereceğiz. Üç yıllık sürede toplam 10 bin öğrenciye aylık 200 lira burs sağlanacak. Burslar, derslere devam etmeleri şartıyla verilecek. Çeşitli imkansızlıkları bulunan Türk ve Suriyeli gençlerimiz bu destekten faydalanabilecek. Böylelikle gençleri hem meslek sahibi yapmayı, hem de okulda tutmayı hedefliyoruz.”
-ENTEGRASYON-
Özel, yeni çalışmalar içerisinde hem çocuklar, hem de aileleri için sosyal entegrasyon faaliyetlerinin de yer alacağını belirterek, “Türkiye’de bulunan Suriyeli misafirlere yönelik yeni sosyal entegrasyon modelleri üzerinde çalışıyoruz. Bunu da projenin ikinci fazında hayata geçireceğiz. Çünkü akademik başarının yanında, çocukların ve gençlerin kendilerini ait hissetmesi ve mutlu olmaları, Türk ailelerin de onları benimsemesi çok önemli” diye konuştu.
Bu çalışmaların, çocuklar ve ebeveynleri için 2021 sonuna kadar peyderpey uygulanacağını aktaran Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aileleri sürece katma, bu eğitimler ve çocukların kendi ayakları üzerinde durabilecek bireyler olarak yetiştirilmelerinin önemini ailelere anlatmak, çok önemli. Bu kapsamda düzenlediğimiz aile eğitimleri var. Orada da; aileleri bilgilendirme ve bilinçlendirme yanında, çocukların okullaşmasının ne kadar önemli olduğunu ve bizim onlara aslında çok çeşitli hizmetler sunduğumuzu aktarmaya çalışıyoruz. Bu çalışmalar da genişleyerek devam edecek.” -Tamer Yazar-

Exit mobile version