İçişleri Bakanlığı’nın Şişli Belediyesi’ne kayyım ataması, kurumu derinden sarstı. Belediye başkan yardımcıları Ozan Özgür Doğru ve Fatma Özlem İzol, bu karara sert tepki göstererek görevlerinden çekildi.
Kayyım ataması sonrası istifa dalgası büyüyor
İstanbul’un önemli ilçelerinden biri olan Şişli Belediyesi, son günlerde yaşanan gelişmelerle sarsıldı. İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kayyım ataması, yalnızca siyasi değil, idari açıdan da ciddi yankı uyandırdı. Bu kararın ardından Şişli Belediye Başkan Yardımcıları Ozan Özgür Doğru ile Fatma Özlem İzol, görevlerinden istifa ettiklerini kamuoyuna duyurdu.
Tutuklama kararları Şişli’yi karıştırdı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik geniş çaplı bir operasyon gerçekleştirilmiş, bu kapsamda 106 kişi gözaltına alınmıştı. Yargı sürecinde ise 51 kişi tutuklandı. Tutuklanan isimler arasında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık da yer aldı. Bu gelişme, belediyelerde büyük bir şok etkisi yarattı.
Görevden uzaklaştırma kararı ve kayyım süreci
İçişleri Bakanlığı, hakkında “teröre yardım” suçlaması bulunan Resul Emrah Şahan’ı görevden aldı. Ardından Şişli Kaymakamı Cevdet Ertürkmen, kayyım olarak atandı. Sabah saatlerinde güvenlik güçleri eşliğinde Şişli Belediyesi binasına gelen Ertürkmen, başkanlık makamına geçti.
İstifa eden yardımcılar: Sessiz kalmadılar
Şişli Belediye Başkanı’nın yakın ekibinden olan Doğru ve İzol, bu sürece sessiz kalmadı. ANKA Haber Ajansı’nın aktardığına göre, her iki isim de kayyım atamasına duydukları tepkiyi istifalarıyla gösterdi. Bu karar, yerel yönetimlerdeki dayanışma mesajı olarak değerlendirildi.
İBB cephesinde gerginlik sürüyor
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte diğer belediye başkanlarının tutuklu yargılanmaları, İstanbul siyasetinde krize yol açtı. Belediye meclislerinde ve kamuoyunda “demokratik iradeye müdahale” eleştirileri yükselirken, görevden alınan başkanların yerine kayyım atanması ciddi tartışmalara neden oldu.
Siyasi ve toplumsal yankı büyük
Yaşanan gelişmelerin yalnızca bir belediyeyi değil, İstanbul’un genel siyasi atmosferini etkilediği açık. Kayyım uygulamaları, muhalefet cephesinde tepkiyle karşılanırken, toplumun geniş kesimlerinde de “seçilmişlerin iradesine müdahale” olarak yorumlandı.