İdlib’de yaşanan son olaylar ile ilgili olarak Moskova’da yapılan Erdoğan- Putin görüşmesi, alt komisyonlarla birlikte yaklaşık 6 saat sürdü.
Toplantı sonunda tarafların antlaşmaya vardıkları açıklandı.
Dışişleri bakanlarının açıkladığı anlaşma metnindeki ilk madde olan ateşkes, 5 Martı 6 Marta bağlayan gece 00.01’ den itibaren yürürlüğe girdi.
Anlaşmanın diğer maddelerinin de belirlenen tarihlerde ve zaman dilimi içerisinde yürürlüğe girmesi bekleniyor.
Moskova görüşmelerinden hangi tarafın galip, hangi tarafın mağlup olduğu, yada kazanan ile kaybedenin kimler olduğu yolundaki tartışmaların hızla bir kenara itilmesi gerekir.
İlerleyen zaman içerisinde bu sorunun yanıtı, elbette ki bulunacaktır. Ama bugün için bu soruya yanıt aramak yerine, tarafların mutabık kaldıkları anlaşma metindeki hususların aynen yerine getirilmesi için, herkesin gereken çabayı göstermesi zorunludur kanısındayız. İdlip’de yaşanan olaylar nedeniyle çok önemli günler yaşandı. Bu gerginlik dünyanın hemen her tarafına sıçradı. Bu nedenle Moskova’daki mutabakat, gerginliğin azalması ve kısa sürede yerini çözüme terk etmesi beklentisi açısından sevindirici olmuştur.
6 Marttan itibaren başlayan ateşkes, bölgede çok olumlu karşılanmış ve sorunların çözümü açısından da ciddi bir adım olarak kabul edilmiştir.
Anlaşma metnindeki tarafların yerine getirmeyi taahhüt ettikleri hususlarda oldukça dikkat çekici ve aynı zamanda umut vericidir.
Suriye’nin toprak bütünlüğünün, bağımsızlığının, egemenliğinin ve siyasi birliğinin tanındığı ve ayrıca Suriye rejimi yerine, Suriye Arap Cumhuriyeti deyiminin kullanılması da önemlidir.
Yine güvenlik konseyinin kararlarına ve birleşmiş milletlerin gösterdiği hedefler doğrultusunda hareket edileceğine dair beklentide oldukça umut vericidir.
Mutabakat metninde belirlenen ve çok büyük önem verilen Laskiye ile Halep arasındaki yolun güvenliğinin sağlanması da umut verici ayrı bir husustur.
Bu yolun güvenli hale getirilmesi ve 15 Marttan itibaren Türk -Rus ortak devriyelerinin bazı noktalarda göreve başlayacak olması da ayrı bir umut ışığı olarak kabul edilmelidir.
Mutabakat metnindeki tüm hususların yerine getirilip getirilmemesi ve böylece Suriye sorunun kalıcı bir çözüme ulaşabileceğinin gerçekleşip gerçekleşmemesi bir noktada düğümlenecektir.
Düğümlenecek nokta ise, verilen sözlere, atılan imzalara uyulup uyulmayacağıdır.
Eğer verilen sözlere, atılan imzalara aynen uyulursa, bilinmelidir ki Suriye sorunu kısa bir zaman dilimi içerisinde kalıcı bir çözüme ulaşabilecektir.
Bu nedenle şimdi gözler verilen sözlere, atılan imzalara uyulup uyulmayacağı noktasına çevrilmiştir.
Eğer sözler aynen yerine getirilir, yapılacağı vaat edilenler eksiksiz yapılır, yüklenilen görevler tartışmasız yerine getirilir ise, bundan sadece taraf ülkeler değil, tüm dünya devletleri yarar görecek ve dünya huzurlu bir ortama yeniden kavuşabilecektir.
Moskova’daki liderler görüşmesi sonucu mutabakat metninin açıklanması ile birlikte iyimser bir hava ortaya çıkmış ve bu doğrultuda umutsuzluk bulutları yerini umutlu bir havaya ve ortama bırakmıştır.
Bu durumun sadece dış siyaset açısından değil, iç siyaset ve insanların beklentileri açsından da çok önemli sonuçlar doğuracağından şüphe etmemek gerekir.
Bu gerçekleri görerek, liderler görüşmesinin kazanını ile kaybedeninin kim olduğu üzerinde tartışma açmadan, varılan mutabakat metninin aynen uygulanması suretiyle tüm dünyanın içte ve dışta huzura, sükûna, mutluluğa ve sıkıntılardan arınmış bir yaşama kavuşabilmesi için herkesin elinden geleni yapması gerekir.
Moskova zirvesinin sonuçlarını bu şekilde görmenin ve yorumlamanın, dünya geleceği açısından yararlı olacağı kanısındayız…
YORUMLAR