Çanakkale Cephesi’nde, 101.279 asker şehit düştü. 102.603 yaralı, 10.000 asker esir. Toplam kayıp sayısı, 213.882’dir.
Çanakkale Savaşı’ndan Mustafa Kemal Atatürk’ü silmek isteyen tarih nankörleri, planlı bir yalan bombardımanına başladı.
Mustafa Kemal’in Arıburnu, Anafartalar, Conkbayırı’ndaki zaferlerini yok sayan bir tarih yazma yarışı hız kazandı. Tarihi kirleterek ve gerçeğe ihanet ederek…
Evliyaların Çanakkale Savaşı’nda düşmanı yendiğini; cübbelilerin, yeşil sarıklıların Türk askerini koruduğunu iddia eden bir tarih oluşturma süreci dört nala koşmakta…
Tarihi belgeler ve savaşa katılan yabancı askerlerin yazdıkları, Mustafa Kemal’e dünyada imrenilecek bir tarihi şahsiyet rolü verir.
Ya Türkiye’de… İşgalcilerden kurtardığı, bağımsızlığa ve özgürlüğe kavuşturduğu kendi ülkesinde… Çanakkale Savaşı’nda onu yok sayan bir tarih sevdası türedi…
Çanakkale’de, Yarbay ve sonra Albay olan Mustafa Kemal, Osmanlı başkenti İstanbul’u yani padişahı dört kez kurtarır. Yani Osmanlı’yı dört defa kurtarır… Buna rağmen, Mustafa Kemal’i Çanakkale’de yok sayma yarışı hız kazandı. Bu yüzden, Çanakkale’de Mustafa Kemal’in rolünü, tarihi belgelere dayanarak yazma zorunluluğu ortaya çıktı. Ve roman tadında bir kitap doğdu. Adı KEMALYERİ…
Mustafa Kemal Atatürk’ü Çanakkale’de yok sayanlara karşı izi silinmeyecek bir tokattır bu kitap. Mustafa Kemal’in tokadıdır…
Çanakkale cephesinde göreve atandığı andan, ayrılışına kadar yaşadıklarının bir öyküsüdür. En kanlı savaş meydanında, gece-gündüz 9 ay 13 gün…
34 yaşında genç bir komutanın ölümden ağır sorumluluk duygusunu… Yorucu, sıkıntılı, ölü ve yaralılarla dolu muharebe ortamını belgelerle anlatır. Dost ve düşman askerlerin gerçek kaleminden… Hüzün de var, gözyaşı da, kan da, tebessüm de, biraz da mutluluk…
Mustafa Kemal’in tarih sahnesine çıkış yeri KEMALYERİ’ni…
Gömülemeyen ölülerin, çürüyen bedenlerin sinen kokusunu; yaralıların dinmeyen çığlıklarını…
Mustafa Kemal’in; Truva’nın, Hektor‘un intikamını alışını…
Kurşuna dizme emrini verişini…
Alman ordu komutanını şikayet eden ünlü mektubunu… Başkomutan Vekili Enver Paşa’yla cephede kavga edişini…
İstifa edişini… Gözyaşlarını tutamadığı anları…
Savaş meydanından yazdığı duygusal mektupları…
Dinleyin, bu söylenen bir güneş türküsüdür…
Mustafa Kemal ATATÜRK’e bir sevdadır bu. Vatandan başka sevgili bilmeyen o kuşağa bir vefa borcudur bu…
Ah! KEMALYERİ… Tarih sahnesine çıkışın güneşi… Üç bin yıl önceki Truva’nın Hektor’un intikamını alan bir kahramanın duygu yüklü öyküsüdür bu roman.
Size, çocuklarınıza, torunlarınıza… Ve gelecek kuşaklar için yazılmıştır…
Bir görevi yerine getirmenin sorumluğuyla…
Kitap raflarda yerini tam almadan ikinci baskıya girdi. Değerli okurlara, yoğun ilgileri için sonsuz teşekkürler…
YORUMLAR