Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Kent içi turizmin neresinde?

Farkındalığımızın neresinde? Antik dönemde

Farkındalığımızın neresinde?

Antik dönemde Parmenius adıyla bilinen sel yatağı Hacıkrüş’ten gelen şiddetli selleri kontrol edebilmek için, Habib Neccar Dağı ile Haçdağı’nı birbirinden ayıran derin ve dar bir vadi üzerinde, surların devamı’ niteliğinde yapılmış, Demirkapı. Peki, bugün adı neredeyse hiç anılmayan bu görkemli yapı, nadasa teslim turizmin neresinde?

Antakya’ya GAP turlarıyla gelenler, otobüslerinden, Arkeoloji Müzesi eski binası önünde iner ve ardından da eski kentin içlerine doğru dağılırlar. Ama bunu yapmadan önce, yapımı devam eden Hatay Etnografya Müzesi’ne meraklı bir bakış atar, broşür ya da harita için de, Antakya evlerini andıran turizm danışma ofisinde mola alırlar. Peki, gelenlere verdiğimiz broşürlerde, bu kentin hangi destinasyonları var? Daha net bir ifadeyle, Demirkapı, bu destinasyonlar arasında mı? Peki, turizm tanıtım listemizde mi?
-NASIL GİDİLİR?-
Fotoğraflardan yansıyanlar, Demirkapı Vadisi olarak da bilinen, Saint Pierre’in olduğu dağın arka kısmına düşen bir alan. Buraya, tek katlı gecekonduların arasından ilerleyen derenin yatağını takip ederek de ulaşabilirsiniz. Ama zor bir yoldan ilerleyeceksiniz. O yüzden, buna hazırlıklı olmanızda fayda var. Özellikle de böylesi dik, yamaç ve kayalık bir alan için uygun bir ayakkabı seçmeniz çok önemli.
Bu bölgenin tarihi özelliğine geçmeden, kaya tırmanışı için de uygun alanlarına işaret edelim, ki bazıları tarafından bu bölgedeki kaya oluşumları, dünya çapında bir tırmanış cenneti olan Antalya’daki Geyikbayırı’na benzetiliyor, bunu söylemeden de geçmeyelim.
Geyikbayırı mı? Burası, Avrupa’da, kış aylarında tırmanış yapılacak en önemli üç, dünyada ise 10 merkez arasında gösteriliyor. Zira Türkiye’nin en büyük ve en önemli kaya tırmanış bahçesi olan Geyikbayırı’nda rota sayısı çoktan bini geçmiş durumda. Ancak burayı özel kılan asıl şey; farklı eğim, yükseklik ve zorluk derecesindeki parkurların her seviyedeki kaya tırmanışçısına hitap etmesi.
Peki, kendi halindeki Demirkapı Vadisi de bu anlamda umut vaat edebilir mi? En azından sahiplenilirse, bir gün rotasını, bu alandaki turizmcilere çevirir mi? Hatta uluslararası grupların uğrak bir alanı haline gelebilir mi? Her yıl Türkiye ve dünyadan çok sayıda kaya tırmanışçısını kendine çeken yerler gibi özelliklere tam olarak sahip olmasa da, eldeki eşsiz tarihle birleşen bu dik kayalar kendi adına avantaj yaratabilir mi?
-SESSİZ BİR ROMA-
Ekoturizm ya da alternatif turizm alanlarından bihaber bir kentin derinliklerine doğru ilerlerken, karşınıza çıkan heybetli bir yapı karşısında önce duruyor, ardından keyifle izliyorsunuz. Burası, Demir Kapı (Ba’el Hadid ya da Porte de Fer) diye bilinen, eski bir Roma Su Seddi… Yaşının bin seneden daha eski olduğu söyleniyor. Hatta 1500… Betonun ve çeliğin teknolojisinde bile doğaya yenilen gezegenin bu düne ekli taş yapısının hala ayakta kalan kısımlarının hayranlığında dururken, içimizden geçen soruları bir kez daha sıralasak mı?
Ama önce burası ne, onun bilgisini verelim…
Burası, şehrin 5 giriş kapısından günümüze kadar bazı kayıplarıyla korunabilen tek yapı olma özelliğinde. Roma dönemi imparatorlarından Justinianus döneminde inşa edilmiş. Derin bir vadi içine yapılan bu kapı, surları birbirine bağlayıcı özelliğiyle, sel sularını kontrol amaçlı olarak tasarlanmış. Yüksekliği, 18 metre.
-SAHİPSİZLİK-
Sözün özü şu ki… Sahip olduğu tarihsel ve kültürel zenginliğini turizm sektörü adına bir türlü kullanamayan, ‘medeniyetler kenti’ ünvanını ise ‘koro’su bağlamında sloganlaştıran bizler, sessizliğe terk edilmiş diğer medeniyetler için de bir şeyler yapsak mı? Zira eldeki zenginliğin fakirliğinde durmak, bu kente hiç yakışmıyor.  -Tamer Yazar-