Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Kentte, nefes alacak alan… Bırakmadılar!

İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Türkiye

İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Türkiye genelinde 18 bin 910 toplanma alanı bulunduğu belirtse de, Antakya ve diğer ilçeler özelinde belirlenen ‘toplanma alanları’ için konuşan ve bu konuda uyaran isim, Mimar Özgür Deniz Emir oldu.

İzmir depremi ile beraber, belediyelerin ‘deprem toplanma alanlarını’ açıklaması, ardından ‘deprem riski’ taşıdığı söylenen Vakıf İşhanı’nda beklenen yıkıma başlanması gibi örnekleri izleyenler, 1. derece deprem bölgesinde bulunan Hatay’da ‘ne durumdayız’ sorusunu sormaya devam ediyor.
-TOPLANDIK!-
Afet ve acil durumlar sonrasında, geçici barınma merkezleri hazır olana kadar geçecek süre içerisinde yaşanacak paniği önlemek ve sağlıklı bilgi alışverişini sağlamak amacıyla halkın tehlikeli bölgeden uzaklaşarak, toplanabileceği güvenli alanlar olarak bilinen ‘toplanma alanlarının’ Antakya ve diğer ilçelerde ne durumda olduğunu ya da seçilen alanların ‘deprem’ anına ne kadar hazır olduğunu bilmiyoruz. Ancak bu konuda konuşan Mimar Özgür Deniz Emir, deprem bölgesinde bulunan Hatay’daki binalarda deniz kumu kullanıldığını ve olası bir depremde, toplanma alanları konusunda sıkıntı yaşanacağını söyledi.
-SAHİP ÇIKMADIK!-
Bu konuda, GazeteDuvar haber sitesinden Burcu Özkaya Günaydın’a konuşan Emir, İzmir depreminde eski yapılara zarar gelmediğini ve yıkılan binaların da betonarme evler olduğunu belirterek, “Depremde en çok can kaybı, betonarmede ortaya çıkar. Başka ülkeler deneyimleyerek gidiyor ve doğru tarafa ulaşmaya çalışıyor. Eski yapılara bakın. Zemin kat taş, üst katlara doğru ahşap karkas olur. Ahşap yapı yıkılsa da, altında yaşanacak bir hayat boşluğu olur. Japonya’da böyle binalara hala devam ediyorlar. Bizde, Osmanlı zamanında böyleydi. Sonradan bıraktık, kültüre sahip çıkmadık” diye konuştu.
-YER KALMADI!-
Emir, Hatay’ın, tarihi içinde defalarca yıkıcı depremler yaşadığını, deprem kuşağında yer alan bir kente göre dizayn yapılmaması yanı sıra, binalarda da, çeliğin zayıflamasına neden olan deniz kumu kullanıldığının altını çizdi.
Hatay’da ciddi bir ‘kent planlaması sorunu’ olduğunu dile getiren Emir, “Kentte, nefes alacak alan bırakmadılar. 20 yıl önce ‘75. Yıl Bulvarı’ diye bir yer yoktu. ‘Planlı Kent’ diye burayı yaptılar. Her ev arası 3 metre. Deprem olsa, kaçacak alan yok. Şehirlerde büyümeyi ‘rezidans yapma’ olarak gören bir anlayış var karşımızda. Bu anlayış doğru bir anlayış değil. Yangında, depremde, doğal affet olduğunda korunacağımız yer kalmıyor.”
-KÖPRÜLER!-
Kentte, olası bir depremde toplanma alanı sorunu olduğunu söyleyen Mimar Emir, bu sorunu şöyle aktardı: “Şehrin merkezinde tek yeşil ve yapılaşmayan alan, Fransız döneminden kalma Büyük Antakya Parkı ve mezarlıklar. Antakya şehir merkezinde, 3 tane köprü var. Depremde bu köprüler yıkılsa ne olacak? İnsanlara nasıl ulaşacağız? Hadi ulaştık bir şekilde! Peki, hastaneye nasıl götüreceğiz? Hastaneler, şehrin dışında hep. Birinci derece deprem bölgesinde yaşıyoruz, ama bunların planlaması hiç yapılmamış.”
-VATANDAŞ-
Bir uzmanın gözünden resimlenen, ama yaşadığı sorunlar nedeniyle de çerçeve dışına taşan Antakya özelindeki Hatay’ın deprem gerçeğine kendi fikrini ekleyen vatandaş da benzer korkuları etiketliyor.
İ.B. >> Yunus Emre Parkı’na yakın oturuyorum. Burası toplanma alanıymış. Ama her iki yanında da yüksek katlı binalar var. Peki, bunun olmadığı bir yer kaldı mı?
H.Ç. >> Kentsel dönüşümle, sorunlu bir sürü bina ‘dönüştürüldü’! İmar yasası mı, imar affı mı, belli olmadı zaten. Bizdeki durum ne kadar trajik, merak ediyorum. ‘Allah, hepimizi korusun’ demekten başka çare kalmadı bize! Bu kentin geldiği hal ortada!
K.B. >> Asi üzerindeki köprüler hep korkutmuştur beni! Yıllardır ne bakımı yapıldı, ne tamiratı. Ayakları, kendimi bildim bileli pas içindedir. Sağlamlar mı peki? Aslında asıl sorun, Asi peyzajı içine yerleştirilen ve benim ‘demir çöplük’ dediğim reklam panoları, hani şu akşamları yanıp yanıp sönenler! Onca ağırlığı o kenarlara vermek, akıl işi mi?
Tamer Yazar