Bir Dil Bayramı günü yitirdiğimizde daha 73 yaşındaydı Kerim Afşar; sahneden sayrıevine yatalı birkaç gün olmuştu. Afşar, Cumhuriyet, Atatürk sanatının yılmaz sözcüsü, yılmaz simgesi. Geçim derdiyle geçen çocukluk, Çanakkale, İstanbul, Ankara…giderek bir ömür. Buna karşın kazanç sağlayabilecek önerileri ret ediş. Her anı sanatı, tiyatrosuyla dolu, tutku insanı Kerim Afşar. Bir insan yaşamını bu denli mi sanat yapıtı inceliğinde, güzelliğinde yaşar, ilmek ilmek dokur…
Ankara Sanat Tiyatrosu, Devlet Tiyatroları, TRT, Türk sineması Kerim Afşar’ın sesiyle doludur. Uzayda ses yitmezmiş, Kerim Ustanın sesi hiç yitmez. Ne uzaydan ne yüreklerden.
Konservatuar sınavını her girişinde ki vazgeçmek yoktur, kazanır ama tek kişi için sınıf açılmaz. Sonunda girer. Sınav kurulundaki Muhsin Ertuğrul ile dost olacaktır izleyen yıllarda.
İlhan Selçuk’un “ses ustası”, Uğur Mumcu’nun da “Kerim Atatürk” diye nitelendirdiği Kerim Afşar, Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Yüksek Bölümü’nden 1953’te mezun oldu. Henüz okulunu bitirmeden oyunlarda rol almaya başlayan Afşar, yaşamı boyunca büyük, klasikleşmiş yapıtlarda, baş kişilikleri oynadı. Her öğrencinin, oyun sanatçısının Kerim Afşar’ı çok iyi tanıması, bilmesi gerek. Ve tabii fakültelerde Afşar’la ilgili tezler yazılmalıdır. Tez kabul edilmez kaygısından dolayı mı ilgisizler?..
Uğur Mumcu ve İlhan Selçuk ile birlikte Atatürk Devriminin ekin saç ayağıydılar. Atatürk’ün Söylev yapıtını görkemli sesiyle okuması, kaydedilmesi çok önemli ve güzel olaydır.
Avrupa oyun turnelerinde izleyen tiyatro uzmanları, yazarları da hayranlıklarını dillendirmişler, eşsiz yeteneğinin etkisinde kaldıklarını belirtmişlerdir.
Türk sinemasına emeği, özellikle Yılmaz Güney’le birlikteliğinde somutlaşır. Arkadaş filmi geçmişiyle hesaplaşan bir kentsoylu varsılı oynamıştı anımsarsam. Radyo tiyatrosuyla başladı sesiyle, giderek oyunuyla tanışlığımız, hayranlığımız.
Işık Kansu Öğretmenim tanıştırdıydı beni, çok sevdim Kerim Ustamı. Tüm ulus sevdi. Türkçeye emeği de eşsizdir.
Kerim Afşar öyle güçlü sanatçı ve erdemli insandı ki aramızdan ayrıldığı 26 Eylül 2003’ten buyana, ikileme düşmeden yazıyorum, oyun sanatımız, sahnelerimiz yetim sessizliği içinde. Yok, eksikliği giderilemez… Kimlerin eline kaldı tiyatromuz. Tenekeden değersiz, arkalarından teneke çalınası.
YORUMLAR