Başkan Özgür Tıraş, konfederasyonları KESK’in 27. gurur yaşına geldiğine vurgu yaptı
Hatay KESK Şubeler Platformu Adına Özgür Tıraş açıklamasında, konfederasyonlarının kuruluşunun 27. Yıldönümünü kutlamanın gururunu yaşadıklarını bildirdi. Başkan Özgür Tıraş, KESK’in tarihinin tek başına bir emek mücadelesi olmadığını, aynı zamanda anti demokratik politikalara, faşizme, tekçiliğe, milliyetçiliğe, şovenizme, kadın düşmanı politikalara, gençlerimizin, çocuklarımızın geleceğini tehdit eden yaklaşımlara karşı mücadelenin adı ve tarihi olduğuna vurgu yaptı.
Kamu emekçileri mücadele tarihinin yapı taşı, fiili meşru mücadelenin açık adresi konfederasyonları KESK’in 27. Kuruluş yıldönümünün tüm emekçilere kutlu olmasını dileyen Başkan Özgür Tıraş, öncelikle emekleriyle, ödedikleri bedellerle kendilerine bu onurlu tarihi bırakan arkadaşlarını, emek, demokrasi ve barış mücadelesinde yaşamını yitirenleri bir kez daha minnetle andıklarını, anıları önünde saygıyla eğildiklerini bildirdi.
Kuruluş ilkelerimize sahip çıkıyoruz …
KESK’in tarihinin geride bıraktıkları 27 yıldan ibaret olmadığını söyleyen Başkan Özgür Tıraş, KESK’in tarihinin; kökleri emeğin yüzlerce yıllık birikimine, dalları Encümen-i Muallim’den TÖS’e TÖB-DER’e, TÜM-DER’e, TÜS-DER’e uzanan asırlık ulu çınarın tarihi olduğunu hatırlattı ve şunlara değindi: “KESK’in tarihi, 12 Eylül karanlığını yırtanların, Sendika Yürütme Komisyonlarından, Kamu Çalışanları Platformundan, Kamu Çalışanları Sendikaları Platformundan bugüne ilmik ilmik ördükleri emek ve demokrasi mücadelesinin tarihidir. KESK’in tarihi, 12 Eylül faşizm sonrasının ilk mitingi olan “Kamu Çalışanları Sendikal Haklar Mitingi”ni yaratan, darbe sonrasında ilk kez iş bırakan, önüne kurulan barikatları kumdan kaleler gibi yıkarak Ankara Kızılay Meydanı’na akan yüz binlerin dünden bugüne uzanan direniş destanının tarihidir. KESK’in tarihi, ‘memurun da sendikası mı olur’ diyenlerin kapılarına vurduğu mühürleri söküp atarak kapı kulu değil emekçi olduğunu ispatlayanların tarihidir.
KESK’in tarihi filli meşru mücadelesi ile Türkiye’de kamu emekçilerine sendikal örgütlenmeyi kazandıranların tarihidir. KESK’in tarihi, başta ihraçlar olmak üzere iktidarın baskılarına karşı dayanışmanın, kenetlenmenin, yılgınlığa düşmemenin tarihidir. KESK’in tarihi, yandaş sendikaların emekçilerin hak ve çıkarlarını sermayeye, iktidara peşkeş çekmesine karşı emekçilere ‘iyi ki KESK var’ dedirten umudun, inancın tarihidir. KESK’in tarihi, ormanlarımızı, derelerimizi yağmaya, ranta açan, doğamızı ekolojik yıkıma uğratan talana karşı mücadelenin tarihidir. 27.Yılında Kuruluş İlkelerimize Sahip Çıkıyor, Emek, Demokrasi Ve Barış Mücadelemizi Aynı Kararlılıkla Sürdürüyoruz!”
Hayatımız her gün biraz daha zorlaşıyor …
En başından bugüne ‘Hak verilmez, mücadele ile alınır’ ilkesinden taviz vermeden yol aldıklarını söyleyen Başkan Özgür Tıraş, açıklamasında şunlara vurgu yaptı: “Bundan sonra da rüzgâr gücüyle değil rüzgâra karşı durarak yükselttiğimiz mücadele bayrağımızı dalgalandırmaya devam edeceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın. Bu ülkenin emeği ile geçinen tüm kesimlerinin önünde her zaman zorlu süreçler, çetin mücadeleler olmuştur. Bugün de kelimenin tam anlamı ile bir zulüm döneminden geçiyoruz. İşçi cinayetlerinin katliam boyutlarına vardığı, yoksulluğun her geçen gün daha fazla derinleştiği koşullarda siyasi iktidar sorunların faturasını muhalefete, emekçilerin, halkın omuzlarına yıkmaya yönelik politikalar izlemeye devam ediyor.
Ülkemizin adım adım içine itildiği ekonomik, siyasal, toplumsal bunalım gittikçe derinleşiyor.
Hayatımız her gün biraz daha zorlaşıyor. Temel ihtiyaçlarımızı, çocuğumuzun okul, bebeğimizin bez ve mama masraflarım, yaşadığımız evin kirasını karşılayamaz olduk. Tüm vergi yükü bizim, halkın omuzlarında. Ama bizden toplanan vergiler bize ne insanca yaşamaya yetecek bir ücret ne de “yol, su, elektrik” olarak dönüyor. Zenginlere, patronlara ‘muafiyet’, ‘istisna’, ‘teşvik’, ‘vergi indirimi’, ‘vergi affı’, ‘vergi barışı’ olarak aktarılıyor.
Omuza omuza verme günü …
Halkın %99’u her geçen gün yoksullaşırken, güvencesizleşirken; %1’lik azınlık ise daha da zenginleşiyor. Sadece son iki yıl içinde emeğin büyümeden aldığı pay yüzde 11,2 azalırken sermayenin payı ise yüzde 11,1 arttı. Ülke biz çalışanlar için bir ‘Asgari Ücretliler Ülkesine’ dönüştürüldü. Sağlam hiçbir çarkı kalmayan bu bozuk düzenin enkazı işçisinden kamu emekçisine, asgari ücretlisinden emeklisine, çiftçisinden küçük esnafına halkın %99’una yıkılmak istenmektedir. Bir avuç mutlu azınlığın dışında kalan herkese, hepimize biçilen rol ucuz emek cennetinin katıksız köleleri olma rolüdür. Dolayısıyla bizim için bugün sadece bir kutlama günü değil, mücadeleyi yükseltme günüdür. Gün; bu toprakları emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin filizlendiği topraklara çevirme günüdür.Gün; sömürü, yoksulluk ve baskı düzenine karşı omuza omuza verme günüdür. Gün; yıllardır parçalanıp, bölünen, yok sayılan milyonların hak ve özgürlükleri için birleşme günüdür.
Bunun için; 17 Aralık 2022 tarihinde Ankara’da ‘geçinemiyoruz! seçim bütçesi değil geçim bütçesi istiyoruz!’ şiarıyla merkezi bir miting yapıyoruz.”
Mehmet ÖZGÜN