Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Kilis’teki ‘Koruma Altında’

Bizdeki ise’Sular Altında ‘Kilis’te, Jandarma’nın ihbar üzerine gittiği merkeze bağlı

Bizdeki ise’Sular Altında

‘Kilis’te, Jandarma’nın ihbar üzerine gittiği merkeze bağlı Karaçavuş Köyü’nde kaçak kazı yapılan alanda, şapele ait olduğu tahmin edilen Doğu Roma Dönemine ait bir mozaik bulunurken, Kilis Müze Müdürlüğü tarafından bu parça koruma altına alındı.Asi Nehri’ndeki Roma için son 2 senedir biz ne yapıyoruz peki? Kaçak kazı ya da definecileri mi bekliyoruz?

Tarihi ve kültürel bir buluntu noktasında harekete geçmesi beklenen kurumların ‘neden’ suskun kaldıklarını ve ‘müdahalede’ bulunmadıklarını anlamaya çalışmak, hele ki binlerce yıllık bir geçmişin topraklarında nefes alıp verirken, zor! Asi Nehri’nin çekilen sularından geriye kalanlar üzerinde beliren ve kendi yorgun ‘bilinmezliklerini’ paylaşan, ancak şu ana kadar bulundukları yerden alınmayan iki eski Roma hikâyesi için de benzer bir zorluğu yaşadığımızı ifade etsek mi?
-KİLİS ÖRNEĞİ-
Tam da bu noktada, Kültür Varlıkları ve Müzeler eski Genel Müdürü Kenan Yurttagül’ün Gazetemize yaptığı son açıklamasında altını özenle çizdiği ihmalkârlığı Antakya özelinden alıp, yaşananları Kilis örneği ile karşılaştıralım mı? Kilis’te kaçak bir kazı ile başlayan bir sürecin anlattıklarında duralım ve olması gerekene işarete edelim!
Bizlere yansıyan haber şöyle: “Kilis’te merkeze bağlı Karaçavuş Köyü’nde kaçak kazı yapıldığı ihbarı üzerine Jandarma ekipleri bölgeye hareket etti. Kazı yapıldığı belirlenen alanda mozaik ile karşılaşan ekipler, Kilis Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’ne bilgi verdi. Mozaiğin bulunduğu alanda Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından Kilis Müzesi Arkeoloğu Macit Aşir başkanlığında kazı yapıldı. Yapılan çalışmalarda, kaçak kazı sırasında tahrip olmuş bir apsis parçası ile 6. yüzyıla tarihlenen, Doğu Roma dönemine ait olduğu düşünülen 2,5 metrekarelik bir mozaik bulundu. Şapele ait olduğu düşünülen mozaik, Kilis Müze Müdürlüğü’ne götürülerek koruma altına alındı.”
-BEKLENTİ!-
Kilis’teki sürecin ‘müdahale’ hızı ve ‘koruma’ algısı bizlere ‘ne zaman’ ve ‘nasıl’ örnek olur bilinmez ama, “Asi Nehri yatağında bulunan bahse konu o parçalar, ki o parçalar arkeolojik terminolojide ‘mimari parçalar’ olarak ifade edilir, bir yapının geride kalan önemli kalıntıları konumundadır. Peki, ne yapılmalı diye soracak olursanız eğer… Mutlaka, Kültür ve turizm Bakanlığı’na bağlı Müze tarafından alınıp, yine Müze ortamında korunması gerekir” diyen Kültür Varlıkları ve Müzeler eski Genel Müdürü Kenan Yurttagül’ün son uyarısı ardından bizler de benzer bir ‘müdahale’ hızı ve ‘koruma’ algısı beklentisi içerisindeyiz!
-VALİ’DEN ZİYARET!-
Düne dair emanetlerin tartışmalı başlığına eklenen sorulara cevap beklediğimiz Hatay Valisi Erdal Ata ise, önceki gün, Antakya ilçesi Küçükdalyan Mahallesi sınırları içinde kazı çalışmaları devam eden Roma dönemine ait Antik Hipodrom’da incelemelerde bulundu, ardından da Hatay Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret etti. Ziyareti esnasında verdiği mesajında, “İlimizdeki tarihi eserlerin tüm görkemiyle ortaya çıkarılması ve dünyaya tanıtılması, Hatay’ın turizm potansiyeline büyük katkı yapacaktır” diyen Vali Ata’ya katılmamak mümkün mü?
Değil!
Peki, geçmişi milattan önce 43 binli yıllara kadar dayanan kentin, tarih ve kültür varlıkları açısından son derece büyük bir zenginliğe sahip olduğunu ilk elden kabul ederken, Asi Nehri yatağından Saint Simon Manastırı ve Dor Mabedi’ne uzanan hattaki bakımsızlık, ilgisizlik ve kaderine teslimiyetin karşılığı nedir?
Bu soruyu, Vali Ata’nın inceleme gezisine katılan İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüsnü Işıkgör’e
soralım mı? -Tamer Yazar-