Son günlerde gördüklerimiz, duyduklarımız ve yaşadıklarımız bize bir hususu yeniden hatırlatma gerekliliğini gösterdi.
Birçok kez yazdığımız ve hatırlattığımız üzere insanların konuşurken, yazarken ve hatta düşünürken çok dikkatli olmaları gerekmektedir.
Kırıcı, incitici, yaralayıcı, söz ve davranışlarda bulunmaktan ısrarla kaçınılmalıdırlar.
Kırmak çok kolaydır, yapmak ise oldukça zor ve hatta imkânsızdır.
Şöyle bir düşünün: elinizde bir cam sürahi, bardak, tabak veya benzeri bir cam eşya var. Bunu isteyerek yada istemeyerek kırdınız, yeniden eski haline getirebilmek için ne kadar çaba sarf ederseniz edin, eski haline getirilmesi mümkün olamaz.
İşte insanlarda buna benzer.
Kırdıktan sonra istediğiniz kadar tamir etmeye, telafi etmeye çalışın, mutlaka yaptığınız yanlışın izi silinmez.
Bu nedenledir ki; insanlar her hareketine çok dikkat etmeli, iyice ölçüp biçtikten ve tarttıktan sonra atacağı adımları atmalı, söyleyeceği sözleri söylemelidir
Hani meşhur bir söz vardır: Ağızdan çıkanı kulak duymalı.
İşte bu söz kulaklara küpe olmalı ve her daim hatırdan çıkartılmamalıdır.
Hele hele siyaset sahnesinde rol ve görev alanlar için bu söz bir kez daha büyük bir anlam ve önem taşır.
Kanaat önderleri olanlar, sözlerine inanılanlar, bu doğrultuda atacağı adımlara daha fazla dikkat etme zorundadırlar.
Zira onların sözleri, kendilerine güvenen yurttaşlar tarafından daha çok izlenir ve gerektiğinde o sözler doğrultusunda konuşmalar yapılır, yazılar yazılır, düşünceler açıklanır.
Bu nedenledir ki; siyaset sahnesinde rol ve görev alanlar, hareketlerine dikkat etmeli, konuşmalarını yapmadan, yazdıklarını dile getirmeden, düşüncelerini açıklamadan, bunları beyin süzgecinden geçirmek, ölçüp biçip ve tarttıktan sonra açıklamak suretiyle gerek kendilerinin, gerekse kendilerine inananların yanlış yola gitmemelerine kırıcı olmamalarına, kırdıktan sonra telafi etmenin zor ve hatta imkânsız olabileceğini düşünerek gereken adımları atmalıdırlar.
Eğer böyle yapılır ve ağızdan çıkanı kulak duyar ise, bulundukları toplumda, yönettikleri kuruluşlarda ve içinde yaşadıkları ülkede huzur ,barış ve mutluluk daha çok kendini gösterir ve böylece mutlu huzurlu bir toplum olma imkanı elde edilir.
Bunun içindir ki, kırıcı olunmaması, söylenen sözlerin yaralayıcı olmaması için gereken özeni gösterilmeli ve buna göre gereken adımları atılmalıdır.
Sadece söylenen sözlere, ağızdan çıkana, beyinde düşünülmek suretiyle açıklanan görüşlere dikkat etmekle kalınmamalı, aynı zamanda affetmesini bilme yolunda da gereken adımlar atılmalıdır.
Eğer affetmesini bilme yolunda gereken adımlar atılırsa, bunu yapanda zaman içinde karşılığını görür ve affedebilmenin ödülünü fazlasıyla alır.
İşte tüm bu hususları göz önünde bulundurmak suretiyle, gerek bireyler ,gerekse yönetici konumunda olanlar hareket ederlerse toplum bundan büyük faydalar görür.
Bu nedenledir ki herkesin uzun uzun ölçüp biçmesi, düşünmesi ve en doğru yolu bulmak suretiyle kırıcı olmayan, yaralamayan söz ve davranışlar kullanmak suretiyle adımlarını atması halinde o toplumda her şeyin güzel olmaması için hiçbir neden olamaz.
Bunun içindir ki; düşünürken, konuşurken, yazarken çok dikkatli olmak gerektiğini yineliyor ve hatırlatıyoruz…
nabiinal@hotmail.com