CHP yıllardır iktidar olamamış bir parti. Bunun tabi birçok sebebi bulunmakta. Bugün bu sebeplerden birine değinmek isterim.
Parti programlarına ve tüzüğe bakıldığı zaman projeler gayet güzel. Fakat projelerin doğru bir iletişim dili ile seçmene aktarılması ve inandırıcılık noktasında seçmenin ikna etmesi gerekmekte. Sorunun temel kaynağı da burada.
Yine bir seçim dönemindeyiz. Adayların bazı şehirlerde şahsi olarak müthiş başarılı olan isimler tabi ki bu söyleyeceklerimin dışındadır. Fakat kırsalla, size önyargı ile bakan insanlar ile iletişim kurulmadığında adeta sahayı boşaltmış oluyorsunuz.
Her seçim dönemi ifade ederim. Seçim çalışması, son 40 gün kala tüm mahalleleri gezmek, el sıkmak, fotoğraf çektirmek ile olmaz. Bugün İmamoğlu ve Yavaş’ı örnek aldığımızda, bu isimlerin seçim bölgelerinde yıllardır aynı istikrar ve yüksek tempo ile çalıştıklarını görüyoruz. Seçim zamanı da bu isimler seçim bölgelerine gittiklerinde seçmenler “başkan hoşgeldin, bize yıllardır geliyorsun ve destek oluyorsun, oyumuz sana, yolun açık olsun” cevabını vermekte. Mesela geçtiğimiz günler basına yansıyan bir kare vardı. Bir abla, İmamoğlu’na “sana oy vermem” diyor. İmamoğlu o kadını 2-3 sene içinde zamanla ziyaret ediyor, telefonlaşıyor, hastanede yardım ediyor, sonrasında da o kadın İmamoğlu’na “oyum sana” diyor. İşte siyaset budur.
CHP il ve ilçe örgütlerinin de gerçekten iktidar olmak hedefleri var ise “meclise hangi isimleri yazalım, hangi vekil ve başkanla yakın ilişki kurup lobimizi güçlendirebiliriz” noktasında değil, kırsalda, oy oranı düşük olan yerlerde en az 2 yıllık bir proje ve iletişim ile çalışmaları gerekmekte. Yapılan çalışmalar bilimsel olarak ölçülmeli ve değerlendirilmeli. O mahallere kimler, kaç kez gitmiş, ne kadar süre kimlerle zaman geçirilirmiş, hangi başlıklar sohbet edilmiş, tüm bu hususlar planlanmalıdır.
Siz 3-4 yıl boyunca seçimde seçime gittiğiniz kırsal bölgede seçim zaman el sıkışıp, koli yardımı yapıp oy istediğinizde vatandaş salt bu davranışlarla ikna olmuyor. CHP yönetiminin örgütler kısmındaki yapılanmasının mutlaka revize edilmesi şarttır. Mutlaka ve mutlaka bilimsel, doğru ve stratejik çalışmalar yapılmalıdır. Bu parti yıllardır %25 barajına takılmış ise burada hepimizin sorumluluğu, eksikleri vardır. Kimse bu sorundan kendini vareste tutamaz.
Örgüt seçimleri mutlaka ve mutlaka delegasyon sisteminden kurtarılmalıdır. Parti üyesi, il ve ilçesindeki kurul seçimlerinde bizzat kendisi oy kullanmalıdır. Delegasyon sistemi çağdışı, antidemokratik bir sistemdir. Bu sistem, parti ile örgütlerin arasını açan bir sonuç doğurmaktadır. Sıkça zikredilen “örgüt iradesi” ancak ve ancak parti tabanının tümünün delege vasıtası olmaksızın seçim süreçlerine dahil edilmesi ile sağlık bir şekilde sağlanabilir. Yani parti örgütü bir avuç delegenin iradesini değil, partinin gerçek sahipleri olan üyelerin iradesini yansıtmalı. Bu delegasyon sisteminin ilk Tüzük Kurultayı’nda tekrar ele alınacağını düşünüyorum.
YORUMLAR