Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Kıyı Kenar Kabusu

Samandağ sahildeki ‘Kıyı Kenar Çizgisi’ sorunu nedeniyle tapu iptali yaşayan

Samandağ sahildeki ‘Kıyı Kenar Çizgisi’ sorunu nedeniyle tapu iptali yaşayan mağdurlar diyalogla çözümden yana.

Kaymakamlık, yıkım tarihini 31 Aralık 2017 şeklinde belirledi.

Belediye, “Hukuki süreç tüketilmeli” görüşünde.

Hukukçular, “Tapu iptali var, yıkım kararı ise yok” diyor

Samandağ ilçesinde deniz sahilinde gayrimenkulü olan çok sayıda kişinin kıyı kenar çizgisi tapu iptali ile mağduriyet yaşayacağı günlerdir kamuoyunda açıkça dile getirilirken, İlçe Kaymakamı Cahit Çelik, söz konusu yıkımın 31 Aralık 2017 tarihi itibariyle başlatılacağını bilirdi. Kaymakam Çelik, ilk yıkımın büz fabrikasından başlatılacağını duyurdu. Konuya ilişkin konuşan Samandağ Belediye Başkanı Mithat Nehir ise, olayda hukuki sürecin tüketilmeden uygulamaya geçilmesinin mağduriyet oluşturacağının altını çizdi ve diyalogla çözüm bulunabileceğini savundu.
Samandağ İlçe Kaymakamlığı tarafından düzenlenen kıyı kenar çizgisi ile ilgili toplantı geçtiğimiz Perşembe günü Kültür Merkezi toplantı salonunda gerçekleşti. Kıyı kenar çizgisi mağdurları ve konuşmacılar arasında zaman zaman sert tartışmalara yol açan toplantıya, İlçe kaymakamı Cahit Çelik, Belediye Başkanı Mithat Nehir, Samandağ Mal Müdürü Neriman Tıraş, İlçe Emniyet Müdürü Mustafa Ateş, Esnaf Odası Başkanı Refik Gümüşoğlu, CHP İlçe Başkanı İbrahim Aydoğan, SATİYAD Başkanı Tahsin Boğday ve kıyı kenar çizgisi mağdurları katıldı.

Kaymakam: Tapu İptali 1992’de

Samandağ İlçe Kaymakamı Cahit Çelik, konuşmasında şu bilgileri verdi:
“Bu toplantının amacı, kıyı mevzuatı ve türbenin solundan başlayarak Asi Nehri’ne doğru mevcut yapıların yıkımı ile ilgilidir” dedi. Kaymakam Çelik, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ile ilgili olarak Kıyı Mevzuatı’nın 43. maddesi, Kıyı Kanunu’nun 16. Maddesi ve kıyı kenar çizgisinin 6. Maddesi konusunda bilgi verdi. Kaymakam Çelik, Hz. Hızır Türbesi’nin sol kısmında 232 parselin bulunduğunu, bu parsellerin 72 âdetinin belediyeye ait olduğunu belirtti.
Kaymakam Çelik, konuşmasında, “Kamu menfaatine baktığımızda, yıkım haklılık arz ediliyor” vurgusu da yaptı. Kaymakam Çelik konuşmasında şunları söyledi:
“Yıkımı kimse kabul etmez. Ama burada 20 – 25 yıl devam eden hukuk davaları var. Bazıları sonuçlandırılmış, bazılarının da tazminat davası devam ediyor. Tapu iptalleri, başta vatandaşın canını acıtmıştır. Ama genel olarak kamu menfaatine baktığımızda haklılık arz ediliyor. Öncelikle Türbe’nin sol tarafını temizleyip, vatandaşın hizmetine yeşil alan olarak sunulacaktır. Yıkıma 31 Aralık’ta büs fabrikasından başlayacağız.
Kıyı kenar çizgisi içinde olan hiçbir yeri maliye kiraya veremiyor. Bu konuda Danıştay kararı var. Bu konuda özellikle işletmeci arkadaşlarımız önlemlerini alsınlar. Yıkım için makul bir süre vereceğiz. Yıkıma 31 Aralık’ta başlayacağız. Yıkıma, öncelikle büs fabrikasından başlayacağız. Türbe’nin sağ tarafındakilerde kendilerini psikolojik olarak hazırlasınlar.”

Mevlüt Oruç: Evimi başımıza yıkılmak isteniyor

Mülk sahiplerinden Mevlüt Oruç ilk söz alan kişi oldu ve “Bizim hiçbir zaman kötü niyetimiz olmamıştır. Yıkım kararı olmadan burayı yıkmanız suç teşkil ediyor. Bizler, kıyı kenar değil, yanlış tespit edilen kıyı kenar çizgisinin mağdurlarıyız” dedi ve şöyle devam etti:
“Burada bizlerin evleri, barkları var. Vatanımız, bayrağımız burada. Evimizi başımıza yıkmaya çalışıyorsunuz. Bizler kıyı kenar mağduru değil, yanlış tespit edilen kıyı kenar çizgisinin mağdurlarıyız. Türkiye’nin diğer yerlerinde neden Samandağ gibi kıyı kenar çizgisi uygulanmıyor. Bunu siyasi ve kasıtlı bir karar olarak görüyoruz. Bizler, kıyı kenar çizgisinin yeniden belirlenmesini talep ediyoruz.”
Ardından söz alan Edibe Rahbay Altınöz’un konuşma özeti ise şöyle:
“Kıyı kenar çizgisi yanlış uygulanıyor. Bizler, evimizi ve yerimizi devletten parayla satın almışız. Evlerimi başımıza yıkılmak isteniyor. Burada yanlış tespit edilen bir kıyı kenar çizgisi var. Daha önce devlet eliyle yapılan kum talanı ihaleleriyle deniz evlere çekildi. Şu anda bizi kıyıya sanki tecavüz etmiş gibi gösteriyorlar. Biz, bilimsel normlarla kıyı kenar çizgisinin yeniden tespit edilmesini istiyoruz. Dişimizden, tırnağımızdan biriktirerek burayı aldık. Başka yerimiz yoktur. Devlet bu konuda bizlere yanlış yapıyor. Bu yanlışı düzeltmek için el birliği içerisindeyiz.”

Av. Dağ: Petro Kimya Tesisi kurulursa ne olacak?
Samandağlı Avukat Şükran Dağ Cabir ise, yıkım kararının yasal olabileceğini, ama meşru olmadığının altını çizkdikten sonra ilginç bir yorumla, “Yarın yıkılan evlerin yerine yabancı sermayeli bir şirket petro kimya tesisi kurarsa ne olacak? Bunu kim önleyecek?” diye sordu.
Av. Nida Hüzmeli ise, “Kıyı kenar çizgisinin içinde bulunan evler yıkılırsa yerine ne olacak? Turizme yönelik insanların ekonomik anlamda faydalanacağı yer mi olacak? Yıkım turizme de hizmet etmeyecektir. Dolayısıyla halkımızda mağdur olacaktır. Bu konuyu karşılıklı diyaloglarla, görüşmelerle çözebiliriz. Bu konuda ki önerim şudur. Sahilimize bir dalga kıran yapılabilir. Herkesin faydalanacağı güzel şeyler yapılmalıdır. Kamu otoritesi halkı mağdur etmemelidir” dedi.
Mülk sahiplerinden Vahap Duran, “Bizim dini görüşlerimize göre, kul hakkı yenemez. Şu anda burada kul hakkı vardır ve bunun yenmemesi gerektiğine inanıyorum” derken, Av. Zeynel Kadayıfçı da konuşmasında, “Bu zamanda en çok ihtiyacımız olan toplumla devlet arasındaki hoşgörü ikliminin sağlanmasına katkı sunacak, bu toplantıyı gerçekleştiren ilçe kaymakamımıza teşekkür ediyorum” dedi.
Av.Kadayıfçı, konuşmasının devamında, 1960 yılından bu yana kıyı kenar çizgisi ve tapu sürecini anlatarak mahkeme kararlarından örnekler verdi. Kadayıfçı tapu iptalinin olduğunu ama yıkım kararının olmadığını vurguladı.
Samandağ Esnaf Odası Başkanı Refik Gümüşoğlu ve CHP İlçe Başkanı İbrahim Aydoğan da konuşmalarında özetle, İlçe Kaymakamı’ndan toplumsal barış adına bu sorunun çözümü için katkı sunmasını istedi.

NEHİR: “HUKUKİ SÜREÇ TÜKETİLMELİ”

Samandağ Belediye Başkanı Mithat Nehir de, kışı kenar çizgisi mağdurlarının yanında olduğunun altını çizdikten sonra şunları söyledi:
“Değerli arkadaşlar, ben sizinle aynı yerdeyim. Ben sizin ne acılar çektiğinizi, ne sıkıntılar yaşadığınızı gayet iyi biliyorum. Şu an itibariyle mahkemeler tarafından verilen bir yıkım kararı söz konusu değildir. Mahkemece verilmiş yıkım kararının olmamasından dolayı da bu sürecin başlamasını doğru bulmuyorum. Bu yıkımın gerçekleşmesi halinde, bu yerlerin park yapılıp yapılmayacağı konusunda da çok emin değilim. Evet, geçmişte barikanı yıkıp park yaptık. Devlet yetkililerimizin, kurumlarımızın (Valilik-Kaymakamlık-Doğaka) elbette katkıları oldu.(Samandağ Belediyesi olarak 1 milyon 200 bin TL ödedi, DOĞAKA 500 bin küsur katkı sundu…)
İmar planımızda, deniz kıyısında park olarak görünen alanlarla ilgili 4 yıl öne Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne yazı yazdık, Ankaraya gittik takip ettik, ancak bugüne kadar bir sonuç alamadık. Siyasi baskıları ve çifte standartları yaşayarak görüyoruz. Kimsenin karşı tarafta olduğunu düşünmüyorum. Fakat siyasi basınçların bu işi bu aşamaya getirdiğini düşünüyorum.
Kıyı kenar çizgisi içinde kalan Samandağ Belediyesi’ne ait ve tapuları iptal edilmiş arazilerin bedelini aldık. Neredeyse denizin içinde olan parsellerimiz vardı. Biz, tapuları iptal edilmiş arazilerimizin bedellerini alarak hizmete dönüştürdük. Bahsi geçen 25 milyon liralık kaynağın nereye harcandığını kalem kalem açıkladık. Siz, tapusu iptal edilen arsalarınızın geri iade edilmesi durumunda 2 katı 3 katı parasını ödemeye hazır olduğunuzu ifade ettiniz. Belediye buna itiraz etmez. Bu muameleye tabi olursanız biz de itiraz etmeyiz.
Bunu yapmasaydık, görevimizi kötüye kullanmış, belediyeyi zarara uğratmış, kamu zararı yaratmış olacağımızın bilinciyle bu süreci takip ettik. Özel bir muamele beklemedik. Türkiye’de herkese yapılan muamele ne ise (tapu iptalleri süreciyle ilgili ) bizde bu muameleye tabi olduk. Biz halkımızın hakkını, hukukunu savunuyoruz. 1960’larda tapularını aldığınız mülkiyetlerinizle ilgili yıkım yapılmasının doğru olmadığını düşünüyoruz. Fakat dönemimizde milli emlak genel müdürlüğüne ya da mal müdürlüğüne ait arazilerin üzerinde yapılan yapıların yıkılmasıyla ilgili çalışmaların başlayacağını ifade ediyorum. Saygılarımı sunuyorum.”
İlçe Kaymakamı Cahit Çelik, son olarak hukukçularla görüşeceğini, yasalar çerçevesinde çözüm ile ilgili görüş alışverişinde bulunduktan sonra harekete geçecekleri mesajını verdi. -Cemil Yıldız-