Seçim günü yaklaştıkça, sinirler daha çok gerilmeye, sert söylemler havada uçuşmaya başladı.
Öyle ki, ilerde yüz yüze bakılacağı hatırdan uzak tutulmak suretiyle, sözler söyleniyor, tavırlar sergileniyor ve bu doğrultuda adımlar atılmaya çalışılıyor.
Tezek, münafık, anarşist, gayri milli ve benzeri sözler söylendiğinde, sağduyu sahipleri, ne oluyor, neden bu kadar ağır sözler söylenebiliyor nasıl bu durumlara gelinebildi diyerekten tepkilerini dile getirme zorunda kalıyorlar.
Gerek kamuoyu yoklamaları ve gerekse seçmenin nabzını iyi ve doğru okumasını bilenlerin yazdıklarına, söylediklerine, anlattıklarına göre, muhalefet kanadının oy oranı hızla artıyor. Buna karşılık iktidar kanadında yer alan partilerin oyların da hızlı bir azalış var.
Elbette doğal olan bir husus vardır. 16 yıldır iktidarda bulunan AKP’nin yıpranması ve oylarının azalması anormal bir sonuç değildir.
Yapılması gereken, bu gerçeği görerek yanlışları tespit edip doğru olanı yapabilmek için sağlam adımlar atabilmek olmalıdır.
Oysaki bunlar yapılmıyor. Aksine 16 yıldır iktidarda bulunulduğu hatırdan çıkartılmak suretiyle söylemlerde bulunuluyor. 24 Haziran’dan sonra yapılacak olanlar dile getiriliyor.
16 yıldır tek başına iktidar olan ve istediği yasayı meclisten geçirebilme çoğunluğa sahip olan, tek parti iktidarı nedeni ile de istediği kararları alarak yürürlüğe koyabilme imkanına bulunan AKP’nin hala bu gerçeği gözden uzak tutarak, daha çok demokrasi, daha çok adalet ve hukukun üstünlüğü ilkesi gereklerinin yerine getirileceğinden, faizlerin aşağıya çekileceğinden, dövizin düşeceğinden, ekonominin şahlanacağından, yurttaşların yaşam standartların yükseleceğinden, işsizliğin sona ereceğinden, boşta gezen yüz binlerce üniversite mezununun çalışma hayatına kazandırılacağından, işsizlere iş bulunacağından, memur, işçi ve emeklinin ekonomik koşullarının iyileştireceğinden söz etmeleri ve bu yolda vaatlerde bulunmaları inandırıcılıktan tamamen uzak söylemler olarak kamuoyu tarafından yorumlanmaktadır.
16 yıldır eksik olduğu belirlenen hususları gerçekleştirmek ve tüm beklentileri karşılayacak tutum ve davranış içine girilmesini sağlayabilmek için hangi engel vardı ki bunlar yapılmadı soruları net bir şekilde sorulmaya başlanmıştır.
Hiçbir engel olmamasına rağmen, muhalefetinde tespit ettiği ve düzelttirilmesi yolunda önerilerini dile getirdiği hususları 16 yıldır yerine getirmeyen iktidarın yıpranması söz konusudur.
16 yıl içerisinde ülke ekonomisine katma değer kazandıracak kalıcı hangi fabrikanın , hangi sanayi tesisinin yapılmasını sağladınız, yine bunlara ek olarakta Cumhuriyetin kazanımlarını teker teker elden çıkartmadınız mı diye sormazlar mı?..
İşte iktidar kanadı bu gerçeği görmeden, bu gerçeği kabullenmeden, sanki muhalefette imiş gibi, sanki 16 yıldır ülkeyi tek başına yönetmemiş gibi, mağdur edebiyatı oynamak, inandırıcı olmayan söylemlerde bulunma yoluna girmektedir.
Bu da, inişin daha da hızlanmasına neden olmaktadır.
Ahdim olsun demekle sorunlar çözülemez. Ahdim olsun demekle inandırıcı olunması mümkün olamaz.
Sorunları çözebilmek, inandırıcı olabilmek için hatalardan ders alındığını ve bir daha hatalı yol ve yöntem izlenmeyeceğini net bir şekilde ortaya koymak ve seçmenleri buna inandırmak gerekir.
24 Haziran tarihi yaklaştıkça seçim kampanyaları daha da yoğunlaşmaktadır.
Seçimlerin eşit koşullar altında yapılmadığı net bir şekilde görülüp anlaşılmaktadır.
Buna rağmen iktidar kanadında büyük bir telaş görülmektedir.
Nitekim millet “tamam”derse gideriz söylemi sosyal medyada büyük bir yankı uyandırmıştır.
Tamam kelimesine destek verenlerin sayısı kısa sürede milyonları aşmıştır. Elbette ki sandıktan Tamam kararı çıkarsa, buna direnmek ve kabul etmiyorum demek mümkün olamayacağına göre, 24 Haziran sonuçlarını beklemek gerekir. Oysa ki bu kadar gerginliğe ve telaşa gerek kalmaksızın koltuğu terk etmesini bilmek ve hatırlamak daha doğru olmaz mı?…
Ama görünün o ki, seçmenlerin büyük bir çoğunluğunun Tamam yolunda görüş bildireceği anlaşılıyor ve bu nedenle de sinirler giderek geriliyor. Söylemler ağırlaşıyor.
Oysaki bunların hiçbirine gerek yok. Demokrasilerde bugün iktidarda olan yarın muhalefete geçer,bugün muhalefette olan yarın iktidar olabilir. Yani giden ,gün gelir geri döner.
Yeter ki oyun kuralları içerisinde oynansın, yeter ki seçim eşit şartlar altında yapılsın ve seçmen tarafından Tamam yada devam kararı verilsin….
nabiinal@hotmail.com