Öyle bir ülke olduk ki, her konuda yozlaştık. Toplum ve ülke yönetimi olarak yozlaşmanın seviyesine artık inanmakta güçlük çeker oluyoruz. Bolu’da vefat eden 76 insanımız, artık söyleyecek söz bulamıyoruz. Geceliği 30.000 TL olan otelde yangın merdiveni yok, otel odalarındaki yangın söndürme sistemi çalışmıyor. Bunu denetleyen yok. Hangi makamın denetleyeceği belli değil. Kamuda zaten sorumlu yok.
6 Şubat’ta binlerce insanımız vefat etti. Bir tane bakan, bir tane belediye başkanı, bir tane yetkili de utanıp istifa etmedi. Bu kadar ihmal var, ölüm var, ama sorumlusu yok.
Bolu’daki facia sonrasında morgda yer kalmadığı için bir tavuk şirketinin soğuk hava sistemli tır dorsesi getirilmiş. Dorse üzerinde pişmiş tavuk fotoğrafları var. Nasıl bir düşüncesizlik, nasıl bir densizlik, nasıl bir aymazlıktır?
Soma’da maden ocağında 301 kişi, Çorlu’da feci bir tren kazası 25 kişi, Amasra’da maden ocağında 43 kişi vefat etti. Bunlar sadece bir çırpıda aklımıza gelen trajik olaylar. 6 Şubat depreminde 50.000’i aşkın insan hayatını kaybetti. Kamu görevlileri korunuyor, müteahhitler ve yapı denetim yetkilileri gereken cezaları almıyorlar. Tam bir cezasızlık durumu söz konusu.
Beşiktaş Belediye başkanı Rıza Akpolat, hakkındaki iddialardan ötürü 4 gün gözaltında tutuluyor, sonrasında tutuklanıyor. Esenyurt Belediye başkanı Ahmet Özer de benzer şekilde, aylardır tutuklu. Bu insanların kaçma şüphesi yokken tutuklanması büyük bir hukuksuzluktur.
Aynı şekilde Can Atalay, kendisi hakkında Anayasa Mahkemesi kararı olmasına rağmen serbest bırakılmıyor, tutukluluk hali devam ettiriliyor. Osman Kavala hakkında Avrupa İnsan Haklar Mahkemesi, ağır ceza mahkemesi beraat kararları olmasına rağmen yıllardır tutuklu. Fakat iktidar mensubu isimler hakkındaki yolsuzluk iddialarının hiçbiri gündeme gelmiyor, yargı konusu olmuyor. Büyük bir çifte standart, hukuksuzluktur.
Kamu İhale Kanunu, bu iktidar döneminde 190’dan fazla kez değişikliğe uğradı. Birçok şaibeli ihale yapılmasına rağmen neredeyse hiçbiri hakkında bir yargılama yapılmadı. Kamu İhale Kanunu neden 190 kez değişir, bunun mantıklı bir izahı olamaz.
CHP Gençlik Kolları başkanı da, CHP genel başkanının ifadelerini düzenlediği videoyu paylaştığı için sabah evine 8 polis gönderildi ve ifadeye “davet” edildi. Ardından haftada 3 gün imza atmak şartıyla adli kontrol altına alındı. Bu paylaşım suç olarak kabul ediliyorsa, CHP genel başkanının hakkında adli işlem yapılması lazım.
Ekrem İmamoğlu hakkındaki yargılamalar ortada. Ekrem İmamoğlu da 2019’dan beri büyük hukuksuzluklarla karşı karşıya bırakılmaktadır. Hep söylüyorum, Ekrem Bey’in başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. Kazandığı bir seçim, hukuksuz bir şekilde iptal ettirilmiştir.
Son olarak, Zafer Partisi genel başkanı Ümit Özdağ da tutuklandı. Muhalif kesime karşı büyük bir savaş açılmış durumda. Bu uygulamaların başka bir açıklaması olamaz. Maalesef Türkiye gün geçtikçe yaşaması zorlaşan bir ülke haline geliyor. Gidişat çok kötü.
STKlar, üniversiteler, muhalafet kesimi ciddi baskı altında, ifade özgürlüğü ciddi tehdit altındadır.
Adalet simgesi themis heykelinde olduğu gibi, adaletin gözü kapalı olmalıdır ve herkese eşit olarak uygulanmalıdır. Kısaca saydığım uygulamalar, büyük hukuksuzluklardır. Bu hukuksuzluklar hiç kimseye, hiçbir kesime fayda sağlamaz. Bir an önce hukuka dönülmesini bir yurttaş olarak talep ediyorum.
YORUMLAR