“İçerisinden nehir geçen, deniz geçen çok az sayıda şehir var. Şehrin bir ucundan öbür ucuna kadar giden, dünyanın en güzel nehirlerinden biri var” diyerek Asi Nehri’ne işaret eden Vali Doğan’ın tespitlerine birkaç tane de bizler ekleyelim!
Hatay 2018-2023 İl Turizm Stratejisi ve Eylem Planı Çalıştayı sonunda yaptığı değerlendirmede, Asi Nehri için ayrı bir paragraf açan ve benzerleri noktasında dünyada çok az örneği olduğunun altını çizen Hatay Valisi Rahmi Doğan, eldeki kaynağın yeterince kullanılamadığına işaret etmiş, nehrin, kent insanının hizmetine sunulması gerektiğinin altını çizmişti.
Uzun bir süre kokusu, sineği, kiri ve çöpü ile gündemde kalan, sorunları kimin çözeceği hususunda kurumlar arası tartışmaların da ana gündemi olan Asi Nehri’ne dair eldeki şikayetin son adresi, köprüler! Nehrin temizlenmesi ve sinekten arındırılmasının önemli olduğuna işaret eden vatandaşlar, mevcut köprülerin bakımsızlığının ciddi bir sorun olduğunu ifade ederken, şu tavsiye ve eleştirileri paylaştılar:
N.U. >> Köprüleri yıkmak mümkün mü? Değil! Yenilerini yapmak da ciddi maliyet! O zaman yapılabilecek tek şey olanları yenilemek, hatta onları biraz renklendirmek. Bir ara, bir köprüye bazı eklemeler yaptılar yapmasına da, devamı gelmedi, bakımı yapılmadı. Finalde de yapılan her şey söküldü! Hikayemiz değişmiyor anlaşılan!
S.Ö. >> Ne yapılabilir, diye sorduğunuzda akla bir şey gelmiyor değil! Aslında en kabul edilebilir olanı, ki bence ilk iş de bu… Boyamak! Ama Sümerler kavşakta bulunan havuzdaki boyama gibi bir ‘boya’ işinden bahsetmiyorum. Daha göze hitap edecek bir şey. Pratikte binalarda yapılan bir şey var hani, giydirme dedikleri! Burada da olmaz mı? Aslında eldekinden başka her şey daha iyidir, diye düşünüyorum.
B.L. >> Köprü ayakları pas içinde. Nehir her yaz kuruyor. Peki, bu periyoda bu bakım yapılamaz mıydı? Geçen bir arkadaşım benzer bir konuda konuşurken, ‘ayakları renk renk boyasınlar’ demişti. Biraz çılgınca belki ama, desenler de verilebilir belki. Aslında renksiz de bir kentiz. Belki bu durum, asık suratlarımızı da gülümsetir biraz! Hani belki!
-YAYALAR MI?-
Benzer şikayetler, 81 ilde eşzamanlı olarak düzenlenen ve trafikte yaya önceliği bilincinin yaygınlaştırılması amacıyla başlatılan “öncelik hayatın, öncelik yayanın” başlığındaki uygulamada birikiyor. Fotoğraflara da yansıdığı kadarıyla, ‘uyarı’ tabelalarının olduğu yerlerdeki yaya geçitlerinde ‘çizgilerin’ çoğunun ya silik ya da deforme olduğunu ifade eden vatandaşlar, ‘özen’ istiyor. Söylenenler mi?
U.B. >> İlk gün güzeldi, ikinci gün de, ama zaman geçtikçe gevşedik, gevşedik, gevşedik ve şimdilerde eski halimize döndük! Eski halimiz ne mi? Öncelik ne ‘hayatın’ ne de ‘yayanın’, ama arabaların! Şehrin merkezinde yaşıyorsunuz, duran araç görüntülerini! O da sanırım çok göz önünde diye! Diğer her yerde hayat diğer şekliyle akıyor. Asıl olan da… Yaya geçitlerinde yaşanan sorun! Çoğu çizgi silinmiş, hatta yol yama ve bozulmalarından nasibini almış. Açıkçası, gelen aracın fark edemediği bir durumda! “Öncelik hayatın, öncelik yayanın” deyip, bununla ilgili tabelaları kaldırım kenarlarına dikmek güzel! Ama o diktiğiniz tabelaların işaret ettiği yaya geçitlerinin de çok iyi durumda olması gerekiyor. Bakımlı olması gerekiyor. Renklerinin silik olmaması gerekiyor. Peki, kurumlar bu konuda görevlerini iyi yapıyor mu? Ben söylemeyeyim! Siz söyleyin!
G.Ç. >> Komik olan şu son yaptıkları ve 3 boyutlu dedikleri yaya geçiş yerleri. İnsan merak ediyor gerçekten… Bunu yapanlar, yaptıkları şeye şöyle karşına geçip bir bakmamış mı? Kontrol etmemiş mi? Bunun neresi 3 boyutlu yaya çizgisi, dememiş mi? Desinler! Ama bir zahmet, doğrusunu da öğrensinler! -Tamer Yazar-