Beklenen oldu. Devlet Bahçeli erken seçim dedi. Erdoğan’da bu çağrıyı olumlu yanıt vererek 24 Haziran 2018 Pazar günü seçimlerin yapılmasına karar verdiklerini açıkladı…
Gelişmeler her an bir baskın seçimin yapılacağı doğrultusunda idi. Zira ülkede hiçbir şey iyiye gitmiyordu. Bunun sonucu olarakta AKP-MHP ittifakının oy oranında hızlı bir şekilde gerilemenin olduğu açıkça görülüyordu.
Okurlarımız anımsayacaklardır. Biz çok önceden erken yada baskın seçim senaryosunun bu şekilde gündeme geleceğini yazmış idik: Bahçeli isteyecek, Erdoğan’da peki diyerek bu isteğe olumlu yanıt verecek demiş idik. Nitekim tahminimiz aynen gerçekleşti.
Baskın seçime neden gerek duyuldu?
Çünkü seçimler normal zamanda yapılsa, oy oranındaki düşüş çok daha fazla olacak idi. Bu nedenle zararın neresinden dönülürse kârdır misali bu baskın seçim kararı alındı.
Şimdi kamuoyunun yüksek sesle dillendirdiği bir soru var: Acaba yapılacak olan bu baskın yada erken seçim, bunu isteyenlere yarar sağlayacak mı?.
Görüntü herhangi bir yarar sağlamayacağı doğrultusunda.
Nasıl ki korkunun ecele faydası olmaz ise, yapılacak olan bu seçiminde iktidarın kaybedilişine engel olmayacak gibi görünüyor.
Esasen Bahçeli ne zaman erken seçim istemiş ise sonuç onun ve ona destek verenlerin yenilgisine neden olmuştur.
Örneğin 2002 seçimleri.
Ortada fol yok yumurta yok iken, Devlet Bahçeli birdenbire erken seçim çağrısı yapmış ve onun bu tuzağına da Mesut Yılmaz düşmüş idi.
Sonuç ne oldu?
DSP-ANAP ve MHP koalisyonunu oluşturan 3 partide baraj altında kaldılar. AKP ise tek başına iktidar koltuğuna oturma imkânına erişti.
İşte 2002 seçimlerinin yapılmasına neden olan çağrı gibi bu kez de 2018 seçimleri için , Devlet Bahçeli tarafından aynı çağrı yapılmış ve bu çağrıya da AKP olumlu yanıt vermiştir.
Anlayış aynı anlayış,gidişat aynı gidişat ve sonuçta aynı sonuç olacak görünüyor.
16 Nisan referandumundan sonra devamlı olarak yapılan anketler, AKP-MHP ittifakının oylarının artması yerine giderek azaltmakta olduğu yolunda sonuçlar vermektedir.
Buna ek olarakta İYİ partinin, Saadet partisinin giderek desteğinin artması ve artan oyların da önemli bir çoğunluğunun AKP ile MHP’den gelmekte olması durumu eklenince, iktidarı kaybetme tehlikesinin giderek artmakta olduğu görülmüş ve bu kararın alınması yoluna gidilmiştir. Ama bunun mukadder akıbeti değiştirmesinin oldukça zor olduğu gelişmelerden anlaşılıyor.
Bir taraftan ekonomideki önü alınamayan sıkıntılar, öte yandan iç ve dış siyasetteki başarısızlık ve bunların seçmen nezdinde oluşturduğu olumsuz gelişmeler.
Tüm bunlar bir araya getirildiğinde, yapılacak olan baskın seçimin, oyların azalışını, sandıktan iktidar kanadının yenik çıkışını durduramayacağını gösteriyor.
İstenildiği kadar iktidar olanakları kullanılsın.
İstenildiği kadar OHAL uygulamaları ile iktidar lehine koşullar yaratılmaya çalışılsın.
İstenildiği kadar meclisteki çoğunluğa veya OHAL’in verdiği imkânlara dayanılarak yasal düzenlemeler yapılsın.
Sanıyoruz ki bunların hiçbiri iktidar lehine fayda sağlamayacak, aksine ters tepecektir.
Korku dağları bekletir özdeyişi gibi, bu kez muhalefet kanadının her türlü olumsuz koşullara hazırlıklı olduğu görülüp izlendiği için, iktidar kanadının yaptığı hesapların boşa çıkacağı kanısındayız.
Esasen tarih tekerrür eder misali, Bahçeli’nin daha önceki erken seçim çağrısı sonucu oluşan tablonun bu kez de aynen gerçekleşeceği yüksek sesle dillendirilmektedir.
Bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyoruz: Korkunun ecele faydası yoktur. Bundan önceki örnekleri gibi, erken yada baskın seçim, bunu isteyenlere yarar sağlamayacak aksine zarar verecektir.
Şimdi herkesin, ülke yararını ve geleceğini düşünerek, her türlü kişisel beklentilerini ötelemek suretiyle kenetlenerek, başarıya ulaşmanın yol ve yöntemlerini kısa sürede yaşama geçirebilmek için kendine düşen görevi yapma zamanıdır. Zira bu köprüden önceki son çıkıştır. Bunu unutmamak gerekir….
YORUMLAR