Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diye atasözü niteliğinde bir söz vardır.
Bu söz, tıpkı:
Konuşması gerektiği halde konuşmayanlar,
Korkmaması gerektiği halde bana bir zarar gelir anlayışı ile korkak davrananlar,
Kanaat önderi olupta, yol ve yöntem göstermesi gerektiği halde bu görevi yerine getirmeyenler,
Ülkelerindeki sorunların olumlu yönden çözümü için fikir üretmesi gerektiği halde, böyle bir yola başvurmayanlar,
Özetle, ülke sorunları ile ilgilenmeleri gerektiği halde kendilerine bir zarar vermediği sanısına kapılmak suretiyle ilgilenmeyenler,
İçin söylenmiş olabilir.
Şöyle bir etrafımıza bakalım?
Dünya büyük bir ekonomik buhranın içerisinde.
Bunun üstesinden gelebilmek için ekonomistler fikir üretiyorlar, yol gösteriyorlar.
Ülkemizde de özelikle mutfakta, ekonomik yangın daha çok kendini hissettiriyor.
Bunun yanında, demokratik sistemin gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği düşüncesinde olanların kaygıları giderek artıyor.
İşte böylesi bir ortamda, herkes kendine düşen görevi yerine getirmeli ve banane dememelidir.
İşsiz sayısında giderek bir artış var. Bu sayının içinde diplomalı işsizler sayısı ise giderek artmaktadır.
Yurtdışında okumak için, yurtdışında çalışmak için arayışlar giderek artıyor.
Açlık ve yoksulluk sınırı içinde bulunanlar derin bir kaygı içerisindeler, geçimlerini nasıl sağlayacaklarını düşünüyor ve çıkış yolları arıyorlar.
Bir tarafta büyük harcama yapabilenler, öte yanda akşam evine ekmek götürebilmek için kara kara düşünenler.
Ve bunlara ek olarakta sistem arayışları.Güçlendirilmiş parlamenter sistem, kuvvetler ayrılığı ilkesi, bağımsız yargı.
Böylesi bir durumda elbette ki herkesin kendine düşeni yapması zorunluluk halini almış bulunmaktadır.
Kamuoyu yoklamaları bu hususları doğrular nitelikte çıkmaktadır.
Her geçen gün şikâyetlerin artmakta olduğu görülüyor ve izleniyor.
Nitekim yapılan kamuoyu araştırmaları da bu doğrultuda sonuçlar veriyor.
Böylesi bir ortamda, kimsenin banane deme hakkının ve lüksünün olmadığı kanısındayız.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışı derhal terk edilmelidir.
Zira bilinmelidir ki; bu anlayış sürdürüldüğü takdirde, zaman içinde kendilerine zarar vermeyen tutum ve davranış, sonunda kendilerine de büyük zararlar vermeye başlar.
Bu nedenle herkes oluşan ve oluşabilecek durumu görmeli ve kendine düşen vatandaşlık görevi gereği konuşmalı, yol göstermeli, yöntem belirlemelidir.
Şu husus hatırdan uzak tutulmamalıdır: Korkunun ecele faydası yoktur.
Bu nedenle bir kez daha hatırlatmak gereğini duyuyoruz: Herkes kendine düşen görevi hiçbir şeyden korkmadan, çekinmeden yapmalı ve suskun kalmamalıdır.
Aksine bir yol izleyenler ise bunun, ilerde hem kendileri, hemde ülkeleri için büyük zararlara sebebiyet vereceğini görmeli ve hatırdan uzak tutmamalıdır…