Sıra Simide Geldi mi?
UNESCO tarafından gastronomi alanında “Yaratıcı Şehirler Ağı”na dahil edilen Hatay’ın yöresel kahvaltılığı Sürk Çökeleği de coğrafi işaret tescili almaya hak kazanırken, bu başarılı sürecin yöneticisi konumundaki ATSO’dan son beklenti “Antakya Simidi” için. Peki, kalabalık listemizde buna da yer var mı?
Hatay’ın künefesinden Edirne Keşan’ın satır etine, Kars’ın kaşarından Kayseri’nin mantısına ve Gaziantep’in baklavasına kadar tüm Anadolu’nun el emeği, göz nuru, alın teri ve bereketini ‘coğrafi işaret’ ile taçlandırma hedefinde olan Türk Patent ve Marka Kurumu, şu anda 300’ün üzerinde coğrafi işaret tescilinin olduğunu ve yaklaşık 400 adet coğrafi işaretin tescil işlemlerinin ise devam ettiğine dikkat çekiyor. Türkiye’de yaklaşık 2 bin 500’ün üzerinde tescil edilebilecek coğrafi işaret olduğu bilgisine yer veren uzmanlar, bu alanda rekabet eden şehirlerin kalabalığının da altını çiziyor. Peki, Hatay bu kalabalık içinde ne kadar var?
-AB PAZARI-
Coğrafi işaret konusu, Türkiye ve Türk özel sektörü açısından oldukça önemli bir başlık! Zira coğrafi işaret sadece daha fazla kazancın kapısını açmıyor, bu, aynı zamanda ürüne ve emeğe de saygı anlamı taşıyor. Ancak hep ifade edildiği gibi, coğrafi işaretli ürünlerin Avrupa Birliği’ne tescili konusunda daha çok yol kat edilmesi gerekiyor.
Bu alanda gelinen noktaya dikkati çeken Türk Patent ve Marka Kurumu Başkanı Prof. Dr. Habip Asan’ın açıklaması şöyle:
“Bizim yaptığımız ön incelemelerde, Türkiye’de yaklaşık 2 bin 500’ün üzerinde tescil edilebilecek coğrafi işaretimiz var. Bunların bir kısmının Avrupa Komisyonu’nda da tescil işlemlerini başlattık. Bunlardan bazıları; Antep Baklavası, Aydın İnciri, Malatya Kayısısı. Coğrafi işaretler olarak hem Türkiye’de, hem de Avrupa Komisyonu’nda tescil işlemleri tamamlandı. Kayseri Mantısı, Kayseri Pastırması, Kayseri Sucuğu, Aydın Kestanesi gibi ürünlerin de Avrupa Komisyonu’nda tescil işlemleri devam ediyor. Şu anda Avrupa Komisyonu’nda 11 tane tescil işlemleri devam eden ürünümüz var. Bu sayıları da arttırmak istiyoruz. Sadece ülkemizde değil, uluslararası arenada da bu ürünlerin tescilini yaparak bu ürünlerin bilinirliğini Avrupa’da ve tüm dünyada sağlamaya çalışıyoruz.”
-AVANTAJI!-
Birçok üreticinin ‘üretimim konusunda neden bu sürece girmeliyim’ şeklindeki sorusuna da cevap veren Asan, Hatay ve diğer illerdeki firmalara şu önemli mesajı veriyor:
“Üretim yöntemleri, standartları belli olduğu için ne aldığını biliyorsunuz. Bu ürünler daha nitelikli, kaliteli ve katma değeri yüksek ürünlerdir. O nedenle biraz daha fazla para vermeniz gerekiyor. Ama bunun yanında, bu ürünler pahalı olmasına rağmen daha fazla satılan ürünlerdir. Ayrıca fiyat farkı da üreticiye gidiyor. İşin temel felsefesi de bu. Katma değeri yüksek bir ürün ortaya çıkartmak. Eşdeğer ürünlere göre daha pahalı oluyor, ama tüketiciler bu ürünleri daha çok tercih ediyor. Çünkü tüketiciler ne aldığını biliyor.”
-KÜNEFE VE SÜRK-
‘Coğrafi İşaret’ olarak adlandırılan alandaki rekabetin yeni koşucuları arasında yer alan Hatay’ı “Antakya” başlığında omuzlayan kurum ise, bu alandaki takibin önemli isimlerinden Hikmet Çinçin’in başkanlığındaki
Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO). 2007 yılında Antakya Künefesi’nin coğrafi işaretini alma başarısı gösteren Hikmet Çinçin başkanlığındaki ATSO’nun son başarısı ise yöresel bir kahvaltılık olan Antakya Sürk Çökeleği oldu.
UNESCO tarafından gastronomi alanında Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil edilen Hatay adına elde edilen bu son başarının önemine işaret eden Hikmet Çinçin’in ‘sırada ne var’ diye soranlara cevabı ise hazır…
“Tuzlu Yoğurt ve Antakya Künefelik Peyniri’nin de tescili için başvuru yaptık.”
–BEKLENTİ Mİ?-
Bugüne kadar yapılanların, kent turizminin ‘mutfak kültürü’ adına önemli kazanımlar olduğunu söyleyenler, ‘coğrafi işareti’ alınan ürünlere Antakya Simidi’nin de eklenmesi gerektiği konusunda ise ısrarcı. Kentin en eski ve en bilinen lezzetlerinden biri olan Simidin, İstanbul ve Ankara Simidi kadar bilinmese de kent yaşamına damga vuran bir ‘tüketim’ değeri olduğunu dile getirenler, ATSO’nun sürece eklediği çabanın bu noktaya da odaklanması gerektiğinde hemfikir.
O zaman bizler de, bu konudaki cevap hakkını Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Hikmet Çinçin’e bırakalım mı? Antakya Simidi’nin bu süreçte ne kadar ‘var’ olduğu açıklamasını kendisinden bekleyelim. -Tamer Yazar-