Bütün dünyayı ve doğal olarak ülkemizi de etkisi alan pandemi nedeniyle zor günler geçirilmektedir.
Bir yandan ekonomik kriz devam ederken, öte yandan Covid 19 salgın hastalığı, tüm insanlık gibi ülkemizin insanlarını da etkisi altına almış ve bunun sonucu olarakta çeşitli kısıtlamaların yapılması yoluna gidilmiştir. .
Yaklaşık bir yıla aşkın süredir devam eden bu kısıtlamalar, zaman zaman gevşetilmiş, önemli bir bölümü de kaldırılmak suretiyle normal yaşama geçme tecrübesi yapılmıştır.
Ancak her seferinde, Covid 19 salgın hastalığının artış göstermesi sonucu yeniden çeşitli kısıtlamalara girme zorunluluğu ortaya çıkmıştır.
Nitekim son olarak geçtiğimiz haftalarda yeni bir serbestleşme adımı atılması yoluna gidilmiş ve ülkemiz dört bölgeye ayrılmıştır. Mavi, sarı, turuncu ve kırmızı renklerle belirlenen bölgelerdeki kısıtlamalar, bu renklere göre kaldırılmış ya da gevşetilmiş idi.
Aradan bir hafta geçtikten sonra oluşan tablo ise hiçte iç açıcı olmamıştır.
Vakalar giderek artmış ve renkler değişmeye başlamıştır. Sarı renkler turuncuya, turuncu olan yerler kırmızıya dönüşme eğilimi göstermişlerdir.
Bunun nedenleri ise, uzun süre kısıtlama altında kalan insanlarımızın birden bire kısıtlamaların kaldırılması sonucu, tedbiri elden bırakma eğilimine girmiş olmalarıdır.
Oysaki kısıtlamalar kaldırılırken, özelikle maske, mesafe ve hijyen kurallarına sıkı sıkıya uyulması zorunluluğu hatırlatılmış ve bu zorunluluğa uyulmaması halinde yeni kısıtlamaların gelebileceği de ilgililer tarafından sık sık dile getirilmişti.
Bize göre kısıtlamaların kaldırılmasının nedenleri arasında ekonomi olduğu kadar eğitim sektörünün de varlığı kabul edilmelidir.
Esasen dünyada var olan ekonomik kriz, pandemi nedeniyle etkisini daha da arttırmış, insanlarımızı, çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren işyerlerini, esnafı, büyük ölçüde zor durumda bırakmış ve nefes alamayacak duruma gelinmesi gibi bir sonucun ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Bunun yanında daha önemli olan bir husus ise eğitimdir. Okulların yüz yüze eğitime kapalı kalması ve uzaktan eğitimin, yüz yüze eğitim kadar yararlı olamayacağının anlaşılması sonucu, yeniden yüz yüze eğitime başlanması hususundaki beklentiler giderek artmış idi.
Bu nedenle de yüz yüze eğitimin kademeli de olsa başlatılması için gereken adımlar atılmıştır.
İşte böylesi bir ortamda yurttaş olarak bize düşen, tedbirlere harfiyen uymak ve sadece kendimizi değil, toplumun sağlığını da düşünme durumunda olduğumuzu unutmamak olmalıdır.
Bu nedenle tedbirlere sıkı sıkıya uyulması sorumluluğunu akıldan çıkarmamak gerekir.
Unutulmamalıdır ki; para gider gelir, ancak sağlık ve eğitim gidip gelmez. Bu nedenle de gerek insan sağlığına ve gerekse eğitimli bir neslin yetişmesine gereken özen gösterilmeli, dikkatler gözden kaçırılmamalıdır.
Bunun için diyoruz ki: Lütfen kurallara uyalım. Lütfen sadece kendimizi değil, geleceğimizi ve gelecek nesilleri de düşünelim. Lütfen maske, mesafe ve hijyen kurallarına tam anlamıyla uymak suretiyle pandeminin biran evvel ülkemizden ve dünyamızdan yok olması için gereken çabayı gösterelim.
Yapılan ihmalleri, mücadeledeki aksaklıkları, yeterli aşı bulunmaması gibi eksiklikleri öne sürerek kurallara uymamaya mazeret olarak göstermeyelim.
Vatandaştan kurallara uyması istenirken, yönetici durumunda olanlarında örnek davranış sergilemeleri gerektiği de hatırdan uzak tutulmamalıdır.
Bu nedenle bir kez daha hatırlatıyoruz: Lütfen, lütfen, lütfen kurallara uyalım…
nabiinal@hotmail.com
YORUMLAR