Kur’an’da, Kadının Aleyhindeki Tercüme Hataları-1

Hz. Muhammed’in vefatından hemen sonra kendilerini belli eden bozguncu Amcaları, Müşrikler, 4 Yahudi Haham, Hıristiyan Papaz, Hariciler ve Şeytanlaşmış insanların ilk hedefi Kur’an’ın anlamadan okunmasını ve insanlardan bu yolla uzak tutulmasını sağlamak, zorlayıcı ve sıkıntı verici anlamları koydurarak insanları Kur’an’dan ve dinden soğutmak ve ikinci hedef olarak da kadına yönelik ayetlerdeki kelimelerin anlamından kaosa yol […]

Hz. Muhammed’in vefatından hemen sonra kendilerini belli eden bozguncu Amcaları, Müşrikler, 4 Yahudi Haham, Hıristiyan Papaz, Hariciler ve Şeytanlaşmış insanların ilk hedefi Kur’an’ın anlamadan okunmasını ve insanlardan bu yolla uzak tutulmasını sağlamak, zorlayıcı ve sıkıntı verici anlamları koydurarak insanları Kur’an’dan ve dinden soğutmak ve ikinci hedef olarak da kadına yönelik ayetlerdeki kelimelerin anlamından kaosa yol açacak anlamları kabul ettirmek olmuştur. Özellikle Hahamlar ve Papaz, erkeği din konusunda etkilemenin ve günah korkusuna sokmanın, ancak bir aileyi etkileyeceğini, bir kadını etkilemenin ve günah korkusuna sokmanın ise hem daha kolay, hem de bir toplumu etkilemek olacağını biliyorlardı. Çünkü kadının Sosyal yaşamı daha fazla kişiye yöneliktir, daha çok kişiyi etkiler. Ve kadın hem mistik ve dinsel olaylara daha duyarlıdır, daha ilgilidir, hem de onu ön yargıya sokmak daha kolaydır. Girdiği bir ön yargıdan vazgeçmesi de hem çok zor, hem de bütün ailesini düşünerek çok korkar.
Konuya Tevrat’tanberi olan toplumlarda, Kadına yönelik yerleşik kabul nedir sorusu ile başlayalım.

Tevrat-Tekvin /Yaratılış-Bap-2: Ve Rab Allah, adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı ve onu adama getirdi.

Bu bilgi temelinde 3000 yıldır hem kadın kendini, hem de erkek kadını hep 2 nci sınıf varlık olarak görmüş ve bu ön yargıda olmuştur. Bu ise Kur’an’ın Ruhuna ters bir kabuldür.

Kur’an’da kadının aleyhinde olacak şekilde, ilgili kelimenin çok anlamından, anlam seçiciliği yapılmış ve ilk anlam olduğu için mutlak doğru diye kabul edilip 1400 yıldır aynı tercüme hataları halen devam ettirilmektedir.

Benim belirlemiş olduğum anlam kaydırmalı tercüme karmaşasına, benim kendi tercümem olan “Son Davet Kur’an” ve diğer 22 meal tercümelerini karşılaştırarak başlayayım:

1.Al-i İmran-59. Şunu da bil ki, Allah katında İsa’nın yaratılışı /Dünyaya gönderilişi, Âdem’in de ayrı bir varlık olarak yaratılışı gibidir. Allah, onun vücudunu önce hammadde olarak toprak yapısındaki bir maddeden hazırladı, sonra da ona “Ol” diyerek canlılığını sağladı ve bilinçli insan oluverdi. 59. İnne mesele ‘ıysa ‘ındellahi ke meseli adem* halekahu min türabin sümme kale lehu kün fe yekun.

Bu ayetin tercümesi, kendi tercümem dahil bende mevcut 23 Türkçe Kur’an’da farklı ifadelerle yapılmıştır.

23 Türkçe Kur’an’ın

10 unda Allah katında İsa’nın yaratılışı, Adem’in yaratılışı gibidir

2 sinde Allah katında İsa’nın örneği, Adem’in örneği gibidir

3 ünde İsa’nın durumu (yaratılışı ve nitelik itibariyle), Adem’in durumu gibidir

İsa’nın doğum örneği, Adem’in doğum örneği gibidir

İsa’nın babasız dünyaya geliş hali, Adem’in hali gibidir

Bu ayet ile ilgili tefsirlerde de net bir bilgi bulunmamaktadır.

Tercüme örneklerine baktığımızda, bu ifadelerin açıklamaya ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Halbuki Âdem de, İsa da babasız Dünyaya gelmişlerdir. Ancak Hz. İsa için annenin Meryem olduğunu bilmemize rağmen, Adem için anne olup olmadığı bilgisi Kur’an’da bulunmamaktadır. Acaba Adem’in de annesi var ve önce o mu yaratılmış?

A) Bir görüşe göre: Adem de Hz. İsa gibi mucize denilecek çok çok nadir rastlanan Gerçek Hermafrodit olan bu anneden ve yine Gerçek bir Hermafrodit olarak mı doğmuştur? Ve eşi de aynı anneden ve o da gerçek bir Hermafrodit mi doğmuştur? Bunlarda cinsi münasebet söz konusu değildir. Böylece ilk yaratılan insan erkek değil kadın olmaktadır. Gerçeği ancak Allah bilir.

B) Diğer bir iddia, hem Âdem’lerin annelerinin ve dolayısıyla hem de Âdem’lerin birden fazla sayıda yaratılmış olduklarıdır.

Dikkat edilirse, her iki iddiada da ilk yaratılan kadın olmaktadır.

2.Adem ve eşi, asıl Cennet’e gönderilmeden önce son defa bir sınava tabi tutulmak üzere Cennet öncesi bir yere gönderiliyorlar diye düşünüyorum. Sınav olarak da Bir yasak konuyor ve asırlardır bu yasağın önce eşi Havva tarafından kabul edildiği, sonra da Âdemi kandırdığı kabulü vardır. Halbuki A’raf-19 ncu ayet şöyledir:

A’raf-19. Ve ya ademüskün ente ve zevcükel cennete fe küla min haysü şi’tüma ve la takreba hazihişşecerate fe tekuna minezzalimiyn.

Bütün Mealler ve Son Davet Kur’an’da, aynı şu tercüme yapılmıştır:

A’raf-19. Sonra Allah, yaratıp şeklini ve canlılığını vermiş olduğu Âdem’e dönerek “Ya Âdem! Sen ve eşin /kadın ve erkek şu bahçede /Cennette dilediğiniz gibi yaşayın ve istediğiniz her şeyden yiyin. Yalnız şu ağaca /şecere yaklaşmayın ve meyvesinden yemeyin, yoksa buyruğumu reddetmiş ve kendinize kötülük etmekle zalimlerden olmuş olursunuz!” diyerek ikaz etmişti.

Ayetten öğreniyoruz ki, ağaçtaki meyve yasağını çiğnememesi için uyarılan Adem’dir ve yasağı çiğneyen de yine Adem’dir. Kadın olarak eşi, asırlardır haksız suçlanmıştır. Hatta kadın yılan şeklinde resmedilmiştir.

Bütün Tercümelerde A’raf-23 ncü ayet aynı ve şöyle yanlış tercüme edilmiş

Diğer Meallerde A’raf-23. Onlar /Her ikisi de /Adem ve Eşi Dediler ki: “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.”

A’raf-23. Kala rabbena zalemna enfüsena ve in lem tağfir lena ve terhamna lenekunenne minel hasiriyn.

Halbuki Kala ifadesi ile Adem konuşuyor, eşi de değil, ikisi de değil diye düşünüyorum ve ben tercümeyi şöyle yaptım:

Son Davet Kur’an’da A’raf-23. Âdem, “Rabbimiz, biz buyruklarını tutmayarak yanlış yaptık /nefsimize zulüm ettik. Bizi affetmez ve rahmet etmezsen perişan olmuşlardan /kaybetmişlerden oluruz” diyerek af edilmeleri için dua etmeye başlamıştı.

Tövbe eden ve af dileyen de Adem’dir, çünkü Şeytan’a o uyuyor, eşi de sonra ona uyuyor.

SAĞLAMA AYETLERİ VAR MI? VAR

Taha-115. Ve lekad ‘ahıdna ila ademe min kablü fe nesiye ve lem necid lehu azma.

Taha-115. Gerçek şu ki Biz Adem’i ilk yarattığımızda, şeytanın kendisine düşman olduğunu bildirip tembih etmiş ve uyarılarımıza uyacağına dair de söz /ahid almıştık. Ama Âdem, Allah’a vermiş olduğu bu sözünü sonra unuttu ve şeytanın kandırmasına karşı koyma dirayetini gösteremeyip ona uydu.

Bakara-37. Bu hatası üzerine Âdem, Rabbinin kendisine öğrettiği kelimelerle O’na yakardı ve tövbe edip onları af etmesini istedi. Allah da tövbesini kısmen kabul etti. Çünkü Allah, tövbelere karşılık verendir ve sevgisi ile merhameti oldukça bol /Rahim olandır.

Kaldığım yerden konuya inşallah haftaya devam edeceğim.

NOT– NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN Tercümesi”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLANA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM” ve “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”

Exit mobile version