Belediye bir şeyler yapar mı?
Şehit Polis Metin Sürer Parkı’nın artık okunamaz hale gelmiş silik tabelasının işaretinde duran vatandaş da, parkın yanı başından geçen su kanalında kurbağalar nedeniyle yaşanan seslerin bir çeşit kirliliğe işaret edip etmediğini sorgulayan bir diğeri de, parkın sorumluluğunda duran Antakya Belediyesi’ne “duruma müdahil olun’ mesajı veriyor.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye İletişim Koordinatörü Faik Uyanık, yaşanan pandemi (salgın) sürecine işaret ederken, “Bu felaketi biz hazırladık. Tarihi virüs değil, bizim virüse hazırlıksızlığımız ve tepkimiz yazıyor. Hazırlıksız olmamız bile bile ladesti çünkü birçok kişi ve kurum devletleri bu konuda uyarmıştı ama neoliberal ekonomiler başka şeylere ağırlık verdiler. Ekonomiyi kurtarmak önemli çünkü çalışabilmemiz, maaş alabilmemiz, karnımızı doyurmamız ve huzurlu olmamız anlamına geliyor” tespitinde bulundu.
Eldeki tabloya bakıp da farklı düşünen de var, ama söylenenlere ek yapmak isteyenler de. Ama hepsinden öte, bu dönemle beraber ‘temizlik’ ön plana çıkıyor. Hem kişisel, hem de çevresel! Çünkü insanoğlunun işgal ettiği dünyanın S.O.S. haliydi, son salgın ve belki daha fazlası!
Konuyu ‘temizlik’ başlığında alan ve taleplerini dile getirenlerin son adresi, Antakya TOKİ Cami’nin hemen yanı başından geçen bir su kanalı ve bu su kanalını mesken edinen kurbağalar! Özellikle gecenin sessizliğinde ciddi anlamda sesleri yükselen ve su kanalında yarattıkları kalabalığı fark ettiren kurbağalardan şikâyetçi olanlarsa, bölgede oturanlar.
-TALEPLER-
Şehit Polis Metin Sürer Parkı’nın artık okunamaz hale gelmiş silik tabelasının işaretinde duran vatandaş da, yaşanan seslerin bir çeşit kirliliğe işaret edip etmediğini sorgulayan bir diğeri de, parkın sorumluluğunda duran Antakya Belediyesi’ne “duruma müdahil olun’ mesajı veriyor.
Söylenenler mi?
U.M. >> Geçen gün bir yerde okudum. Size aynen göndermek istedim o yüzden… “İklim değişikliği, su kıtlığı derken, gezegenimizin kaynaklarını çok hoyratça kullanıyoruz. Biliyorsunuz, bir karbon ayak izi kavramı var! Örneğin, dünya üzerindeki sekiz milyar insanın hepsi bugün bir Amerikan vatandaşı gibi yaşıyor olsaydı, oluşan karbon ayak izi bu dünyaya sığmaz, yer altı ve yer üstü kaynaklarıyla tam altı tane dünya gerekirdi. Öyle zannediyorum ki, virüs, bize dolaylı yoldan da olsa bu gerçeği hatırlattı. Aslında tesadüfi bir olguyla karşı karşıya değiliz! Bugünlerin geleceği belliydi. Bu, bir virüs salgını biçiminde olmayabilirdi de, muazzam bir kuraklık, kaynaklarımızın birden kuruması, stratejik tarım ürünlerimizin zararlılar tarafından tahrip edilmesi şeklinde de olabilirdi. Dolayısıyla yaşadığımız sürecin; insanlığın aşırı tüketimi, aşırı hırs ve büyüme telaşından kaynaklandığının da altını çizmek istiyorum.” Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erinç Yeldan demiş bunu. Haklı! Sonuna kadar haklı! Mesela bu size ileteceğim durum da, o tüketimin bir hikâyesi. Evimin yanı başındaki parkın su kanalından akşamları öylesine kurbağa sesi yükseliyor ki, inanılmaz! Aslında, şehrin kendisi o kadar dağa kadar yanaştı ki, bizler, bir bakıma diğer canlıların yaşam alanlarını işgal ede ede bu durumları yaratıyoruz! Onlar da gidecek, kaçacak yer bulamıyorlar ve zannediyoruz ki, onlar bizlerin yaşamını rahatsız ediyor! Tam tersi, ne yazık ki! Ama yine de çözüm şart! Ne yaparlar bilmiyorum! İlaçlama ya da başka bir şey! Çünkü bu da bir çeşit hastalık yaratabilir zaman içinde.
Y.Ç. >> Uzun zamandır burada yaşıyorum, ama ilk kez böyle bir durumla karşılaşıyorum. Ya göç ediyorlar ve burada bir süre konaklıyorlar ya da yerleştiler! Her iki halde de belediye bir şeyler yapsın lütfen. Çünkü akşamları koro halinde şarkı söylüyorlar.
J.Ç. >> Yaz sıcakları da geldi. Buradan akan su belki çok az bir şey ama… Kurbağalarla beraber burada her türlü hastalık da üreyebilir. Hem bazen koku da oluyor. Çünkü ne yazık ki insanlar buraya çöp de atıyor. Ne kadar sıklıkla ilaçlandığını bilmiyoruz. Ama tedbir şart!
H.M. >> Allah’tan çocuklarımız artık dışarı çıkmıyor da, parkın bu rezilliğini görmüyorlar. Yoksa emin olun, buradaki o kurbağalarla köşe kapmaca bile oynarlardı.
R.V. >> İlaçlama için gelirler mi, bilmiyorum. Ama geleceklerse de, şu su kanalının üzerini kapatsınlar. Bazı alanlarında tel örgüleri kalkmış, sökülmüş durumda. Zaten baktığınızda, yanı başından her gün çok sayıda insan geçiyor. Okul zamanı yüzlerce çocuk bu yolu kullanıyor. Bence tehlikeli! -Tamer Yazar-