KUSUR ÜZERİNE ..

Japonya’da 15.yüzyıldan kalma bir zanaat var; Kintsugi.  Bu zanaatin amacı kırılmış nesneleri atmak yerine onları (belki de kırık yerleri altın, gümüşle yapıldığı için) kırıkları daha çok dikkat çekecek şekilde onarmak. Metaforik olarak kırıldığın yerden güçlenmeyi ya da kusurlarından güzellik çıkarmayı temsil ediyor. Hindistan’dan bir hikayede ise; ırmaktan her gün evine omzuna asılı olan iki kovayla […]

Japonya’da 15.yüzyıldan kalma bir zanaat var; Kintsugi.  Bu zanaatin amacı kırılmış nesneleri atmak yerine onları (belki de kırık yerleri altın, gümüşle yapıldığı için) kırıkları daha çok dikkat çekecek şekilde onarmak. Metaforik olarak kırıldığın yerden güçlenmeyi ya da kusurlarından güzellik çıkarmayı temsil ediyor.

Hindistan’dan bir hikayede ise; ırmaktan her gün evine omzuna asılı olan iki kovayla su taşıyan bir adam, birinin delik olduğunu farketmeyip hep bir buçuk kova su ile geliyor, ancak bir gün kovanın delindiğini fark eden eşine o yarım kova su yolda çiçekler açmasına sebep oldu oysa yolun diğer tarafı hiç öyle mi diyor? Bu hikayede kıssadan hisse ise şöyle, kusurların içinde bile güzellik arayan biri olmalı insan.

İnsanlar başkalarının kusurlarını görmede kendi kusurları kadar dikkat kesilmiyor gibi geldi bana. Mesela kendisine gelen misafirin yaptığı gürültü, komşunun yaptığı gürültü kadar sorun olmuyor kusur arayan kişide ya da bebeğinin ağlarken çıkardığı ses, komşu çiftin kavgası kadar sorun olmuyor. İşte bu durumun çözümü

’ anlayış ve hoşgörü’. ‘Bir gün benim de başıma gelir ‘,’ yarın aynı toleransı onlar da bana gösterir ‘düşüncesini benimsemek gerek bunun için.

İnsanı ateş değil kendi gafleti yakar. Herkeste kusur görür, kendisine kör bakar. Neye nasıl bakarsan o sana öyle bakar. 

Mevlana

 

Tanrı bize iki gözlü heybe verdi; kendi kusurlarımızı taşıyanı arkaya, başkalarınınkilerle ağırlaşmış olanları da göğsümüze yerleştirdi.

Platon

 

Exit mobile version