Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Emekli Tuğgeneral Dr. Naim BABÜROĞLU

Libya-Suriye cephesi ve Türkiye’ye yönelik tehditler

Libya’daki iç savaş Irak, Suriye, Yemen, Lübnan ve Somali’de yaşananlardan farklı değil. Bu savaş en az Afganistan ya da Irak’taki karışıklık kadar sürebilir. Yani, 30-40 yıl…
Libya parçalanır mı? İki veya üç Libya ile karşılaşabiliriz. Trablus, Bingazi ve Fizan (güneyde Cezayir, Nijer ve Çad sınırına yakın bölge) şeklinde üçe bölünmüş bir Libya sürpriz olmaz. Veya iki parçalı Trablus ve Tobruk merkezli olmak üzere, Batı ve Doğu Libya ile tanışabiliriz.

¨Sözde Arap Baharı¨, gerçekte ¨Kanlı Sonbahar¨ fırtınası, 2011’de Libya lideri Kaddafi’yi devirdi. 2011’den bugüne iç savaş yaşayan Libya, devletlerin güç mücadelesi alanına dönüştü. 19 Mart 2011’de, Fransa, İngiltere ve ABD Libya’da hava saldırılarına başladı. 26 Nisan 2011’de, NATO, Kaddafi’ye bağlı hedeflere hava saldırıları düzenledi.

Türkiye, TBMM’den tezkere henüz çıkmamışken, Libya’ya müdahale için dört fırkateyn, bir yardımcı gemi ve bir denizaltı ile NATO’ya katkı sağladı. Tarihinde bir iç savaşa taraf olmayan Türkiye, enerji kaynaklarının kontrolünü ve Libya’nın parçalanmasını hedef alan ABD’nin, Fransa’nın ve İngiltere’nin yanında yer almış oldu. Gelinen aşamada, ABD, Fransız ve İtalyan şirketleri Libya petrol gelirlerinin yüzde 80’ini kontrol ediyor.

Aslında ABD, en yetkili ağızdan ve çok sayıda belgelerle hedeflerini açıkça belirtmekten çekinmemişti. Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) çok açıktı. Tüm belgeler ve tarihi süreç görmezden gelinse bile, NATO Eski Komutanı ABD’li Orgeneral Wesley Clark, 2007 yılında TV’de yaptığı bir röportajda ABD’nin hedeflerini çok anlaşılır bir dille anlatmıştı. Pentagon’da bir generalle konuşmasını şöyle aktarıyordu: ¨11 Eylül’den 10 gün sonra, Pentagon’a gidip Savunma Bakanı Rumsfeld ve yardımcısı Wolfowitz’i gördüm. Alt kata indim. Generallerden biri beni içeri çağırdı… O sıralar Afganistan’ı bombalıyorduk. ‘Hala Irak’la savaşa girme durumunda mıyız’ diye sordum. ‘Daha da kötüsü’ dedi. Masasına uzandı, bir kağıt aldı. ‘Bunu az önce yukarıdan aldım. Beş yıl içerisinde Irak’la başlayan sonrasında Suriye, Lübnan, Libya, Somali ve Sudan’la devam edip İran’la bitecek yedi ülkeyi nasıl ele geçireceğimizi anlatan bir not’ dedi.¨(1) Irak, Suriye ve Libya’nın parçalanmasına yönelik Pentagon planını, NATO eski Komutanı ABD’li Orgeneral 2007’de yani dört yıl önce canlı yayında söylemişti. Ardından, 2003 yılında ABD Irak’ı işgal etmiş ama henüz ¨Arap Baharı¨ başlamamıştı. Sıra Suriye ve Libya’daydı…

20 Ekim 2011’de, Kaddafi, son kalesi ve memleketi olan Sirte’nin düşmesiyle yakalandı ve öldürüldü. Mayıs 2014’te, Kaddafi’nin devrilme sürecinde öne çıkan komutanlardan Hafter, Libya Ulusal Ordusu’nu (LUO) kurdu. Mart 2015’te, Hafter Tobruk temsilciler meclisi tarafından bu ordunun komutanlığına atandı.

17 Aralık 2015’te, Trablus merkezli Geçici Ulusal Konsey (GUK) ile Tobruk merkezli meclis arasında BM öncülüğünde ünlü ¨Suheyrat Anlaşması¨ imzalandı ve Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) kuruldu. Serrac, Libya Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı ve Başbakanı sıfatıyla Trablus merkezli yönetimin lideri oldu.

Kasım 2018’de, İtalya Palermo’da uluslararası bir toplantı düzenlendi. Türkiye, toplantıdan dışlandığı gerekçesiyle Palermo’yu terk etti. 15 Nisan 2019’da, ABD Başkanı Trump ve Hafter telefonda görüştü. Trump, Hafter’in ¨teröre karşı savaştaki¨ rolünü tanıdıklarını açıkladı.

27 Kasım 2019’da, Türkiye ile UMH arasında “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” imzalandı. Aralık 2019’da, UMH Türkiye’den resmi olarak askeri destek talep ettiklerini açıkladı. 2 Ocak 2020’de, Libya tezkeresi TBMM’de kabul edildi. ABD, Avrupa ülkeleri, İsrail, Mısır, BAE bu karara tepki gösterdiler. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayarak, “Dış müdahale durumu karmaşık hale getiriyor” denildi.(2)

6 Ocak 2020’de, Hafter UMH kontrolündeki Sirte’yi ele geçirdi. 12 Ocak 2020’de, Hafter ile UMH arasında ateşkes ilan edildi, ancak kısa sürede ihlal edildi. 14 Mayıs 2020’de, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, UMH’ye destek vermeye hazır olduklarını açıkladı. 17 Mayıs 2020’de, Türkiye destekli UMH, Hafter’in kontrolünde bulunan kritik önemdeki Vatiyye Askeri Üssü’nü ele geçirdi. Vatiyye üssünün UMH’nin kontrolüne geçmesi, Hafter’in güç kaybetmesi açısından bir kırılma noktası oldu.

UMH, Türkiye’nin desteğiyle üstünlük sağladı ve Sirte-Cufra hattına dayandı. Sirte-Cufra, başta Rusya olmak üzere, Fransa, Mısır, BAE ve Suudi Arabistan’ın yani Hafter’i destekleyen ülkelerin kırmızı çizgisiydi. UMH’nin, Sirte ve Cufra’yı ele geçirmesini engellemek için bu ülkeler Hafter’e desteği artırdılar. Mısır Devlet Başkanı Sisi, Libya’ya müdahale açıklaması yaptı. Çünkü Sirte, Libya’nın doğalgaz ve petrolünü Akdeniz’e taşıyan bölgenin merkezinde yer alan bir kent. Libya hidrokarbon rezervinin yüzde 60’ı bu bölgede bulunuyor. Rusya, Sirte’yi deniz üssü; Cufra’yı da kara/hava üssü olarak hedefliyor. Ayrıca, Sirte’nin 15 kilometre güneyinde Kardabiye Hava Üssü var. Sirte UMH’nin eline geçerse, Hafter’in Bingazi’de tutunma imkanı kalmaz; Bingazi ve ardından Tobruk elden çıkar. Özetle, Sirte’nin kaybedilmesi Hafter cephesini yani Doğu cephesinin çözülmesine neden olur. Rusya, Suriye’de elde ettiği üslerden sonra, Libya’da da deniz ve hava üssü kazanırsa Akdeniz’i kontrol açısından önemli bir avantaj elde etmiş olacak. Sirte, Türkiye’ye karşı Doğu cephesini daha da birleştirmiş oldu.

İşte Sisi bu yüzden, Libya’ya müdahale açıklaması yaptı. Mısır’ın Libya ile 1200 kilometre sınırı var. Mısır, ulusal güvenlik tehdidi olarak gördüğü Müslüman Kardeşler’in, Libya’da yönetimi tümüyle ele geçirmesini istemiyor. Peki, Mısır Libya’ya ordusuyla müdahale eder mi? Mısır’ın ekonomik sıkıntısı var. Libya’ya müdahale sırasında, ülkedeki muhalefetin neden olacağı karışıklık Sisi’nin iktidarını sarsabilir. Libya’da ordusuyla savaşan bir Mısır’ın, toprak bütünlüğünü kaybedebileceği tehlikesi de göz ardı edilmemeli. Bu nedenle, Sisi’nin orduyla müdahalesi pek kolay değil…

Hafter cephesinde yer alan Rusya, Fransa, Mısır, BAE ve Suudi Arabistan, Sirte’nin elde bulundurulması için tüm güçleriyle hareket edeceklerdir. 26 Haziran 2020’de, Rusya silah, mühimmat ve Suriye’den paralı asker taşıyan 11 askeri kargo uçağını Libya Sirte’ye gönderdi.(3) Hafter’i destekleyen Doğu cephesi, Sirte-Cufra hattını korumak üzere gücünü tahkim ve takviye ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasında 8 Haziran 2020’de bir telefon görüşmesi yapıldı. Ardından, 11 Haziran 2020’de, Trump ve Sisi telefonla görüştüler. Sisi ile yapılan görüşmeye ilişkin Beyaz Saray açıklamasında, “İki lider, BM’nin 5+5 ateşkes görüşmelerinin yeniden başlatılması ve Libya’da tüm yabancı güçlerin ayrılmasının yollarını ele aldı” denildi. Yani, Trump Sayın Erdoğan’a, ¨Görüşlerinizi paylaşıyorum¨ derken; Sisi’ye de ¨Haklısınız¨ demiş. Mısır ABD’nin müttefiki. Mısır İsrail’in tanınması, yani “Camp David Düzeni” açısından önemsenen bir ülke. Filistin’i yok eden ve bölgeyi yeniden şekillendiren ¨Yüzyılın Anlaşması¨ için Trump’ın ve İsrail’in Mısır’a ihtiyacı var. ABD, Mısır’a yılda 1.3 milyar dolar yardım ediyor. ABD, Mısır ile Türkiye’nin karşı karşıya gelmesini tercih etmez. ABD, Mısır’ı gözden çıkarmaz, ama Türkiye’ye zaman kaybettirir. Suriye’de yaptığı gibi oyalama stratejisi izler…

18 Haziran 2020’de, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasında Libya’de birlikte çalışma konusunda olumlu bir yaklaşım olduğunu ve ABD ile bu ülkede ortak çalışma yapma konusunda talimat aldıklarını söyledi.(4) Bu açıklamadan, Türkiye ve ABD’nin Libya’da işbirliği yapacağı anlaşılıyor. Suriye’de karşı cephede yer alan ABD; Libya’da müttefik olacak… Oldukça karmaşık ve çözümü zor bir denklem…

Objektif bir analiz yapmak için, Türkiye ve ABD’nin Suriye ve Libya’daki hedeflerini ortaya koymamız gerekiyor.

Türkiye’nin Suriye’deki politik hedeflerini sıralayalım:

– PYD/PKK terör örgütünü etkisiz duruma getirmek,

-Terör koridorunu önlemek,

-Suriye’nin toprak bütünlüğüne katkıda bulunmak,

-Suriyeli sığınmacıların ülkelerine emniyetle dönüşlerini sağlamak.

ABD’nin Suriye’deki politik hedefleri ise;

-PYD/PKK terör devletçiği kurmak ve Suriye’nin kuzeyi ile Kuzey Irak’ı bütünleştirmek,

-Rusya’nın ve İran’ın Suriye’deki gücünü sınırlamak, onları çıkmaza sokmak,

-İdlib’te, bölgeyi sürekli istikrarsızlaştırıcı bir Küçük Afganistan oluşturmak,

-Suriye’nin parçalanmasını sağlamak.

ABD, PYD/PKK terör örgütünü destekliyor. Suriye’nin kuzeyi ile Kuzey Irak’ı bütünleştirme adımları atıyor. Suriye’nin parçalanması yönünde politika izleyerek Türkiye’nin Suriye’deki politik hedeflerinin tümüyle karşısında yer alıyor. Başka bir deyişle, ABD, Suriye’de Türkiye’nin coğrafi bütünlüğüne kasteden yapıyı ve oluşumları destekliyor. Türkiye’nin ulusal çıkarlarına tümüyle aykırı politik hedefleri olan bir ABD…

Türkiye’nin Libya’daki politik hedeflerine bakalım:

-Mavi Vatan’ı korumak,

-BM’nin tanıdığı UMH ile yapılan anlaşmaların sürekliliğini sağlamak,

-Libya’nın toprak bütünlüğüne katkıda bulunmak.

ABD’nin Libya’daki hedefleri ise, Rusya’nın gücünü kırmak; Libya üzerinden Kuzey ve Orta Afrika’ya yerleşmek ve böylece bölgedeki enerji kaynaklarının kontrolünü sağlamak. ABD, Doğu Akdeniz’de, Türkiye’nin karşısında yer alan Yunanistan ve GKRY’nin yanında yer alıyor. Yani, Mavi Vatan’a tehdit olan ülkelerle birlikte yürüyen bir ABD… Bu açıdan bakıldığında, ABD’nin Libya’daki hedef ve politikası, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına aykırıdır.

Türkiye’nin coğrafi bütünlüğüne kasteden bir terör örgütüne desteğini sürdüren bir ABD’yle karşı karşıyayız. Libya’da ABD’yle işbirliği, ABD’nin Suriye’deki politikalarını dolaylı olarak meşrulaştırma anlamı taşımaz mı sorusu, ayrıntılı bir analizi hakkediyor…

S-400 Hava Savunma Sistemi yaptırımlarını masada tutan, F-35 savaş uçaklarını vermeyen, Barış Pınarı Harekatı’nın tamamlanmasını engelleyen bir ABD ile Libya’da uzun süreli bir işbirliği mümkün mü?

Trump’a yakınlığıyla bilinen Cumhuriyetçi Senatör Graham, 24 Haziran 2020’de yaptığı açıklamada, Türkiye’yle ilişkilerin S-400, F-35 ve Suriye sorunu çözülmeden istenilen noktaya ulaşmasının zor olduğunu söyledi.(5) Graham, PYD/PKK terör örgütü değildir; S400’leri aktif duruma getirmeyin diyor. Böyle bir ABD’yle Libya’da işbirliği nasıl sürdürülecek?

ABD’yle Libya’daki işbirliğinin, Suriye’de Türkiye-Rusya ilişkilerine vereceği zarar da ayrı bir yazı konusu…

Türkiye, Libya’da şimdiye kadar ¨sert gücü¨ kullanarak belli bir üstünlük sağladı. Ancak, Rus yapımı savaş uçaklarını devreye girmesiyle, ilerleme Sirte’de duraklama noktasına geldi. Bu durumda, ulusal çıkarları sağlayacak stratejinin gerçekleşmesi için ¨yumuşak gücü¨ yani diplomasiyi kullanmanın zamanı değil mi?

Rusya ile Libya’da uzlaşma, Libya’nın bütünlüğünün sağlanmasında ve Türkiye’nin Suriye ve Libya’daki politik hedeflerinin gerçekleştirilmesinde daha etkili bir seçenek değil mi?
Özetle, bugünün çözüm olarak görülen politikaları, yarının ana sorunu durumuna gelmemeli…

Kaynakça:
(1) https://www.globalresearch.ca/we-re-going-to-take-out-7-countries-in-5-years-iraq-syria-lebanon-libya-somalia-sudan-iran/5166 (Erişim, 10 Nisan 2020).
(2) https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-50978769 (Erişim, 28 Haziran 2020).
(3) https://www.dw.com/tr/rus-askeri-kargo-u%C3%A7aklar%C4%B1-sirteye-indi-iddias%C4%B1/a-53956702 (Erişim, 27 Haziran 2020).
(4) https://www.cnnturk.com/dunya/bakan-cavusoglu-duyurdu-erdogan-ve-trumpta-libya-konusunda-ortak-calisma-talimati (Erişim, 26 Haziran 2020).
(5) https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abd-li-senator-graham-turkiye-ile-serbest-ticaret-anlasmasi-yapilmasi-icin-ihtilaflar-giderilmeli/1888952 (Erişim, 28 Haziran 2020).

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER