Tüm dünyayı sarmış bulunan ekonomik buhran nedeniyle insan ister istemez geriye dönüp bir bakma ve düşünme gereğini duyuyor.
Geçmiş yıllarda da yaşanmış bulunan acı-tatlı hatıralar, günler, aylar ve yıllar gözler önüne geliyor.
Bende özellikle üniversite öğrencilik yıllarımı şöyle bir anımsama ve siz değerli okurlarımla paylaşma gereğini duydum.
Üniversite yıllarında İstanbul taksimdeki tiyatro salonları tıka basa dolu olur ve bu tiyatrolarda çok değerli sanatçılar önemli eserleri sahnelemek suretiyle bizlerin hem hoşça vakit geçirmesini sağlarlar hem de eserden ders çıkarmamıza neden olacak tutum ve davranış içerisinde bulunurlardı.
Bunlar arasında hatırımda kalan bir tiyatro topluluğu ve onun icra ettiği bir operet var idi.
Bugün dahi bu opereti aynı canlılıkla hatırlıyor ve izlemiş gibi oluyorum.
Ne idi bu operet?
Lüküs hayat.
Bu eseri birçok sanatçı çeşitli sahnelerde icra etmiş ve hatta günümüzde de bazı sanatçı toplulukları bu opereti icra etmeye devam etmişlerdir.
Muammer Karaca tiyatrosunda icra edilen Lüküs Hayat operetinin sözleri (eğer belleğim beni yanıltmıyorsa) şöyle idi:
Şişlide bir apartman, yoksa eğer halin yaman
Nikel-kübik mobilyalar, duvarda yağlı boyalar
İki tane otomobil, biri açık biri değil
Aşçı, uşak, hizmetçiler, dolu mutfak, dolu kiler
Hanım gider sen gidersin, gündüzleri çaydan çaya
Gece olur davetlisin ya dineye ya baloya
Hey lüküs hayat, lüküs hayat
Bak keyfine yan gelde yat.
Ne ömür şey oh ne rahat
Yoktur eşin lüküs hayat
Yaz gelince adadasın, mayo giymiş kumlardasın
Etrafında güzel kızlar, canın çeker burnun sızlar
Hanım motorla dolaşır, hanım serbest kim karışır
Takarsın şeyleri bazı, dünya böyle sen ol razı
Sende kendi hesabına, topla akşam etrafına
Sarıları esmerleri, kır şampanya kadehleri
Hey lüküs hayat, lüküs hayat
Bak keyfine yan gelde yat
Ne ömür şey, oh ne rahat
Yoktur eşin lüküs hayat
İşte eseri icra edenler bu bestelenmiş şiiri de şarkı halinde okumak suretiyle gelen izleyicilere inceden inceye, derinden derine bazı mesajları vermeye çalışırlardı.
Şimdi de bakıyorum dünyadaki ekonomik duruma ve gelişmeye.
Markete, pazara giderek bir şeyler alabilen, evinde bekleyenlere yiyecek-içecek alanların sayısı oldukça az gibi görünüyor.
Bunun dışındaki büyük bir çoğunluk günü kurtarma çabası ve arayışı içinde.
Yine az sayıda bir insan topluluğu ise yaşanan krizin ve mutfağı sarmış bulunan ekonomik yangının farkında bile değil.
Dünyada insanlar bu durumdalar.
Bir tarafta büyük bir çoğunluk günü kurtarma, kendisinin ve evinde bekleyenlerinkarınlarını doyurma çabasında,
Diğer az sayıda bir gurup ise bunlardan habersiz vur patlasın, çal oynasın havasında.
İşte tamda benim üniversite çağlarımda tekrar tekrar izlediğim ve dinlediğim lüküs hayatın benzeri bugün tüm dünyada yaşanıyor.
Geçmişi böylece anımsatmaktaki maksadım yeterince ders alınmasının sağlanması içindir.
Şimdiden dünyanın çeşitli ülkelerinde buna benzer bir yaşam biçimi sürdürenler var. Buna karşılık ekonomik krizin etkisi altında kalanlar var.
Benim üniversite yıllarımda Şişli kışlık yaşantının yapıldığı bir yöre idi. Yazları ise ya adaya ya Moda bölgelerine gidilirdi. Bu nedenle de lüküs hayatın sözleri bu doğrultuda yazılmış ve bestelenmiştir.
Meşhur bir söz vardır: Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.
Bende şöyle bir geçmişi ve geçmişte yaşananları anımsamak ve anımsatmak istedim…
nabiinal@hotmail.com