Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) Hatay’ı dünyanın 26. Gastronomi Şehri olduğunu ilan ettiği günden bugüne birçok toplantı yaptık, sloganlar ürettik, yarışma dahi düzenledik. Ama eldekinin en can alıcı noktasında çalışmaya hala başlamadık!
Antakya’ya gelenlerin belki de adımlamaktan en fazla keyif aldığı yerlerinde başında gelir, Uzun Çarşı… Kimine İstanbul’daki tarihi Kapalı Çarşı’yı anımsatır. Koridorlar arasında uzanan yüzlerce dükkân arasında gidip gelirken, gözleri, binlerce yıllık bir kentin rengârenk yaşamının fotoğraf kareleri arasında dolaşır.
-KURŞUNLU HAN!–
Önceki gün, bu yabancı adımların birinde mola verip, sözü, bu kenti dışarıdan izleyen birine bıraktık. Söyledikleri mi?
“Çok keyif aldım desem… En çok da çarşı içinde açılan Han’ı merak ediyorduk, ki o kısım muhteşemdi. Tepside et yedik. Ortam, lezzet ve mekânın müzik seçimi harikaydı. Bol bol fotoğraf çektik. Hatta paylaşımlarımıza ekli yorumlar ‘neredesiniz’ diye oldu. Sanırım bu fotoğrafların ardından daha fazla insan buraya gelecek. Bizden söylemesi…
Ama bir şey sormak istiyorum. Kurşunlu Han’a girdiğimizde, Han’ın ikinci katından aşağıya indirilen demir bir merdiven gördük. Anlamadık… Restorasyonla mı yapılmış bu? Peki, nasıl oldu da böyle bir eklemeye izin verilmiş? Anıtlar Kurulu, bu tür çalışmalarda aslına uygun malzeme konusunda çok hassastır. Burada ise açık açık, göz göre göre bu kuralın dışına çıkılmış! Açıkça söylemek gerekirse… Emeğe sağlık, görsel çok iyi, ama bu kısım olmamış. Çirkin göstermiş. Diğer tarafta duran taş merdivene bakanlar için hele ki!
İkinci eksiklik ise, bence bu tür yapıların ‘öncesi-sonrası’ kısmını gelenlerle paylaşmak çok önemli. Özellikle de amacınız ‘tanıtım’ ve ‘reklam’ ise… ‘Kurtardık, ama daha önce nasıldı…’ kısmını ortaya koymak bu anlamda önemli.
Buna ek olarak, niye ‘pirinç’ bir tabela koymamışlar ki? Buranın bir hikâyesi illa ki vardır… Bu yazılsa ve Han’a girenler de bu hikâyeyi okusa, nereye geldiklerini bilse… Tamam, Han’a her iki giriş kısmına birer tabela koymuşlar ‘Kurşunlu Han’ diye, ama bu yetersiz bence. Bırakın, insanlar hissederek ve bilerek içeri girsin. Şimdi böyle mi? Açıkçası hayır!”
-UZUN ÇARŞI-
Gezdikleri kentin en çok çarşısı içinde dolaştıklarını söyleyen yabancı adımların Uzun Çarşı anlatımı devam etsin mi? En çok da tespitlerle ve eleştirilerle…
“Çarşı çok güzel… Geleneksel tatlar, kokular, ürünler, dükkanlar, kahve molası verdiğimiz bir cami avlusu da vardı, ki orada yediğimiz künefe de… Ama ciddi anlamda bakımsız. Bir de bir karmaşa var! Künefecilerin yan yana dizili olduğu yerde, onlardan bağımsız başka dükkânlar var. Ayakkabıcıların olduğu yerde bir peynirci gördük mesela! Ama en güzeli de baharatçıların olduğu yerdi… Görselleri harika, sunumları da… Bence çarşıyı geleneksel bir görünüme kavuşturmak gerek, ama önce dükkânları aynen İstanbul Kapalı Çarşı gibi ‘bir araya getirmek’ gerek… Yani hangi koridora gireceksen, o kısma dair dükkânlar olmalı. Şu an ki gibi değil!”
Haklısınız! Bu tespitler ve eleştiriler hem kentin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne gelsin hem de Hatay Esnaf ve Sanatkârları Odaları Birlik Başkanlığı’na! -Tamer Yazar-