Mülkiyeti, Antakya’daki Mehmet Şah Bin Mustafa Dede Efendi Vakfı’na ait olan Vakıf İşhanı’nın tartışmalı kurumsal süreci sona ererken, yıkım çalışmaları için bina etrafına demir iskeleler kuruluyor. Yeşil alan ‘olsun-olmasın’ tartışmasında son kararı Hatay Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu vermişti. Peki, finalimiz ne, biliyor muyuz?
Son İzmir merkezli depremin ardından yıkım çalışmaları hızlanan, Antakya merkezindeki Vakıf İşhanı için gözler, finale dair ‘ne olacak’ sorusunda bekliyor. Bu konuda şu ana kadar kurumsal bir paylaşım yapmayan ve kamuoyunda İşhanı’na ilişkin tartışmaların uzağında kalmaya özen gösteren Hatay Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden beklenense, yıkımın ardından ortaya çıkacak yapının projesine dair detaylar!
-NE OLACAK?-
Soruların odağındaki Vakıflar’ın, eski kentin ön cephesinde olduğu için, bu alanın bir ‘fırsat’ olarak görülmesi ve eski kentin ‘soluk’ alabilmesi adına da yeni bir projelendirme ile hareket edilmesi gerektiğini söyleyenlerin uzağında bekleyen sessizliğini işaret eden bir turizmci, şunları söyledi:
“En sonunda, diyenlerden misiniz? Ben değilim! ‘En sonunda’ dediğinizde, olumlu bir şeylerin beklentisini paylaşırsınız! Burada ise böyle bir şey yok. Tartıştık, birbirimize girdik, konuyu Ankara’ya kadar taşıdık, ama elde var sıfır!
Açıkçası, burası için ‘sit alanı’ diyenleri de dinledim. Belki bir kazı çalışması ve ortaya çıkacaklarla da buranın bir açık hava müzesi gibi değerlendirilmesi gerektiğini söyleyenleri de! Hepsi güzeldi. Çünkü hep dediğimiz bir şey var…
Bu alana, köprünün karşı kıyısına geçip de baktığınızda, kayıpların ne de çok olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Doğu Antakya’nın nefessizliğini anlıyorsunuz. Taş ve ahşap evleri, gölgesinde tutsak eden o öndeki beton binaların yarattığı kalabalık işgali anlıyorsunuz. O zaman da, Hatay Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu nasıl olup da ‘inşaat devam’ diyebiliyor diye kendi kendinize soruyorsunuz.
Bu konuda bir açıklama olmuştu, Antakyalı Arkeolog Kenan Yurttagül’ün. O da, Kurul’un verdiği bu kararın mantığını sorgulamıştı.
Düşünün ki, o, bu konuda uzman ve o bile sorguluyor yaşananları! Sanırım hepimiz şunu beklerdik, Kurul’dan… ‘Burası, eski kentin sit alanı içinde ve ona göre değer bulmalı’ ya da ‘Burada yeniden bir inşaat öncesi, bu alanın iyice taranması gerek’! İkisi de olmadı ve bugün, inşaat iskeleleri ardında çalışmalar devam ediyor.
Bence; bir turizmci, bir tarih sever, bir Antakya sevdalısı olarak… Bu bir fırsattı ve biz, bu fırsatı elimizin tersiyle itiyoruz. Yarın bir gün, geriye baktığımızda, ‘keşke’ diyeceğimiz bir fırsatı tepiyoruz! Peki, ne adına?”
-PROJE Mİ?-
Vakıf İşhanı yıkım çalışmaları sonrasında yeniden başlayacak inşaat çalışmaları ise kent insanının meraklı gözlerinin yakın takibinde. Bu konuda, Vakıflar eski Bölge Müdürü Mehmet Yıldıran’ın, “Bölge Müdürlüğümüzce, iki bloktan oluşan İşhanı yapıların yıkılarak, iki blok arasında kalan ve İdaremizce Antakya Belediyesi’nden satın alınan parselin de tevhit edilmesiyle oluşan taşınmaza, imar planına uygun bir şekilde, mevcut İşhanı ile aynı işlev ve mahiyette daha estetik, kent siluetine uygun bir İşhanı planlanmaktadır” sözlerini hatırlatanlar, uygulanması beklenen projenin kent insanı ile paylaşılması gerektiğinin altını çiziyor.
-SORULAR!-
Nasıl bir mimarinin tercih edileceğinin henüz netleşmediği proje için konuşanların Antakya Gazetesi ile paylaşımları ise şöyle:
H.Ç. >> Merakla bekliyorum. Yanından geçtim geçen. Devasa demir iskeleler kuruyorlar. Kaç sene oldu, hatırlamıyorum. İnşallah bu kadar beklendiğine değer! Peki, projesi ne olacakmış, belli mi?
J.M. >> Eski esnafını yeniden alacaklar mı acaba? Belki öncelik tanırlar yine! Birileri geçenlerde ‘otel olacak’ dedi ama! Sanmam! Vakıflar’ın otel işlettiği bir örneği bilmiyorum ben.
İ.N. >> 3 katlı olacakmış galiba. Gene ilk kat dükkanlar, sonraki katlar da bürolar. Eskiye meraklı biriyim, ki mimariyi merak ediyorum açıkçası. Selçuklu mu olur, Osmanlı mı? Belki eski Antakya havasında bir bina dikerler oraya da, arka planı örtecek bir beton görüntüden kaçarlar.
U.M. >> Buraya gezmeye gelmiştik. En çok da, dünyanın ilk ışıklandırılan caddesini görmek istedik, ama gördüğümüz şey bizi üzdü. Birkaç eski ev, ama çoğu betonarme evden oluşan bakımsız bir cadde karşıladı bizi. Bir de, buranın hikayesini okumak istedik, o da yoktu. İşhanı ise bence bu kentin anlatılan hikayesinden geriye kalanlarının ayıbını kapatıyor bence! Yükseltsinler o yüzden!
H.B. >> Şu ana kadar, burada yapılacak binanın nasıl olacağına dair tek bir açıklama yapılmamasına o kadar çok kızıyorum ki… Herkes merakla buradaki inşaatı izlerken, tarihe ve kültüre bu kadar hassas bir kurum, kent insanının hassasiyetini hiçe sayıyor. Şunu desinler… ‘Projemiz bu!’ Biz de diyelim ki, ‘Ne güzelmiş…’ ya da başka bir şey ama… En azından biliriz, bilmek de hakkımız. Değil mi?
Ç.M. >> Bu konuda, ‘Vakıf Emaneti’ ve ‘devam etmeli’ diyenler oldu. Peki, bu kentin dünden bugüne kalan emaneti! O nasıl devam edecek? Onu kim devam ettirecek? Ona kim sahip çıkacak? Bu bina ile kaybedeceklerini kim hesaplayacak?
Y.V. >> Ben, Büyükşehir Başkanı Savaş’ın bu konuda yalnız kaldığını, yalnız bırakıldığını düşünüyorum. Ona Hikmet Çinçin de eşlik etti ama… Eski kentin mimarları yeterince konuştu mu, mücadele etti mi? Onca STK neredeydi? Kendisine ‘Antakya Sevdalısı’ diyenler neredeydi? Benim sorum bir tane! Eski kent, bu kadar mı yalnızdı sahi? -Tamer Yazar-