Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Manisa’nın lezzeti de Antakya sokaklarında

Geleneksel tatların coğrafyası Antakya,

Geleneksel tatların coğrafyası Antakya, Manisa’nın yöresel tatları arasında yer alan, yemesi eğlenceli, rengarenk macun şekerini misafir etti geçenlerde. Antakyalı çocuklar, elmalısından limonlusuna, renk renk macunun lezzetinde durdu.

Osmanlı macunu da denen, Manisa’nın geleneksel lezzeti, belki de çocukluğumuza dair hatırladığımız en güzel şeylerden biri. Yemesi oldukça zor, ısırıldığında dişlerden ayrılmak bilmeyen bir kıvamı da var ama, işin eğlencesi de biraz burada.
Osmanlı macununun tarihçesi kesin olarak bilinmemekle beraber, ‘macun’ kelimesi, köken olarak Arapçadaki “acn” kelimesinin Türkçeye uyarlanmış halidir. Türkçede, “yoğurmak, kıvama getirmek” anlamına gelir. Biz her ne kadar Osmanlı macununa şekerleme gözüyle baksak da, aslında ilk olarak şifa niyetine ortaya çıkmış. İnanışa göre; 1522 yılında, Yavuz Sultan Selim’in eşi ve Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa Sultan, Manisa’da bulunduğu sırada hastalanır. Birçok hekime muayene olan Hafsa Sultan, bir türlü iyileşemez. Son olarak, kendisinin kurduğu Sultan külliyesi zaviye ve imaretinin idaresi görevinde bulunan Merkez Efendi’ye müracaat ederler. Merkez Efendi, 41 çeşit baharat ve bitkiden meydana gelen bir karışım hazırlayarak, bu karışımın macun haline getirilmesini bizzat kendisi sağlayarak, Hafsa Sultan’ın hızla iyileşmesini sağlamış olur. Hafsa Sultan da, hastalığına kısa sürede şifa bulunmasına vesile olan bu macunun, Nevruz günü, ilkbaharın ilk günlerinde halka saçılmasını emreder. Bu macun, aynı zamanda Mesir Macunu (Tarçın, karabiber, yeni bahar, karanfil, çörek otu, hardal tohumu, anason, kişniş, zencefil, tarçın çiçeği, zerdeçal, Hindistan cevizi, rezene, kebabiye, sinameki, sarı halile, vanilya, darıfülfül, kakule, havlıcan, zulumba, hıyarşembe, safran, iksir, kimyon, galanga, çam sakızı, mirsafi, meyan balı, şamlı şaşlı, limon kabuğu, kremtartar, zağfiran, udülkahır, çöpçini, eskir, tiryak, ravend, limon tuzu, tekemercini tohumu ve günbalı içeren…) olarak detaylı bilinir.
-ÇOCUK İLGİSİ-
Elbette şimdiki macunlarda eskisi gibi 41 çeşit baharat yok. Birkaç çeşit baharat ve renk vermesi için de çeşitli meyveler kullanılıyor. Şeker ve su ile birlikte kaynatılan bu baharat ve meyveler, soğutulduktan sonra macun kıvamına geliyor. Macun, tahta çubuklara sarılıp limona sürülerek ve afiyetle yeniyor.
Gelelim, macunun tahta çubuğa sarılmasının sebebine! Osmanlı macununun tamamen doğal olduğunu ve renklendirici içermediğini ispat etmek amacıyla, tahta çubuklar tercih edilmiştir. Aksi takdirde, renklendiriciler çubuğa geçecek ve hileli ürün olduğu ortaya çıkacaktır. Antakya’nın trafiğe kapalı Hürriyet Caddesi’nde macun şekerinin rengarenk dünyasını Manisa’dan şehri-mize getiren tezgahın başında duran çocuk kalabalığı işaret edenlerin mesajı net… “Sunumuyla adeta görsel bir şölen yaşatan macun şekerini Ramazan haricinde bulmak çok zor. Hazır vakti gelmişken, mutlaka tadın!” -Tamer Yazar-