Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Marmara’nın ardından… Hatay’da Denetim!

Yetkililerin yaptıkları incelemenin ilk

Yetkililerin yaptıkları incelemenin ilk bulgularına göre, “musilaj” olarak tanımlanan yapıların “musilaj” olmadığı tespit edilirken, gerekli örneklemelerin yapıldığı ifade edildi. Analiz sonuçlara göre, kesin tanının önümüzdeki günlerde paylaşılacağı bildirildi.

Kirlilik ve mevsim normallerinin üzerinde seyreden deniz sıcaklığı nedeniyle oluşan müsilaj, özellikle Marmara Denizi’nde ekolojik bir yıkıma da neden oluyor. Bu konudan en fazla şikayetçi olanlar ise ekmeğini denizden çıkartanlar… Balıkçılar, denizin üzerini saran müsilajın görüntülerini sosyal medyadan paylaşarak, yaşananlara adeta isyan ediyor.
-RİSK ANALİZİ!-
Peki, benzer bir risk, Hatay’ın körfez alanı için de var mı? Yıllardır sanayi tesislerinin ana adresi olan ve kirliliği çok da gündeme gelmeyen İskenderun Körfezi de bu riskin sıradaki adreslerinden mi?
Hatırlanacağı üzere, benzer bir tartışma başlığını İskenderun Körfezi için açan isim, ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Öğretim Üyesi, emekli Akademisyen Prof. Dr. Ahmet Cemal Saydam olmuş, Antakya Çevre Koruma Derneği sosyal medya hesabı üzerinden şunları dile getirmişti:
“Hassas veri alan uydu, tam da Körfez’in üzerinden geçmiş. Yer Marmara olsa, diyeceğim ki salya sümük ama… Burası, İskenderun Körfezi! Yüzeydeki izler, oradaki döngünün izlerini taşıyor. Bir gemi geçmiş ve bıraktığı izler, ‘Yüzeyde bir şeyler var’ dedirtiyor insana. Rüzgar verisine bakıyorsunuz, o da görüntü ile uyumlu. Açık denizden karaya doğru bir esinti ve içerdeki yüzey suyu ile Körfez ortalarında yüzleşmiş.
İnsana, ‘Acaba salya sümük, orada da mı var?’ dedirtiyor! Olmaması için bir neden yok. Şehir atıkları yanı sıra, ondan belki de kat kat fazla sanayi atıkları ile baş eden bir bölgemiz ama… İnsan, konduramıyor. Acil bakmak lazım.”
-İSTE DEVREDE!-
Benzer endişeler ve uyarılar, İskenderun Teknik Üniversitesi (İSTE) uzmanlarını harekete geçirdi. İSTE’den bir uzman heyet, İskenderun kıyılarında musilaj ihbarlarını yerinde inceledi.
Alınan bilgiye göre, İskenderun sahilinden gelen musilaj ihbarları üzerine, İskenderun Teknik Üniversitesi (İSTE) Rektörü Prof. Dr. Tolga Depci, Deniz Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cemal Turan’ı konu ile ilgili inceleme yapmak üzere görevlendirdi. Deniz Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cemal Turan, 13 Haziran Pazar günü, İSTE Araştırma Teknesi 2 ve Sahil Güvenlik Ekipleri ile yerinde inceleme çalışması yaptı. İskenderun merkezden Arsuz Konacık Limanı’na kadar tüm kıyı şeridi boyunca tarama yapıldı.
-SONUÇ!-
Yetkililerin yaptıkları incelemenin ilk bulgularına göre, musilaj olarak tanımlanan yapıların musilaj olmadığı tespit edilirken, gerekli örneklemelerin yapıldığı bilgisi verildi. Yapılan açıklamada, “Analiz sonuçlara göre, kesin tanı, önümüzdeki günlerde ilgili makam ve kuruluşlar ile paylaşılacaktır” denildi.
-SEBEP NE?-
Hatay’ın da Körfezi başlığında yakından izlediği konuya ilişkin konuşan, İstanbul Deniz Ürünleri Avcıları Birliği Başkanı Murat Kun, “Müsilaj, aslında latince adı ‘gonyaulax fragilis’ olan fitoplanktonlardan oluşuyor. Fitoplankton, denizdeki besin zincirinin en küçük canlısı. Fitoplanktonların birikmesi, olumsuz etkilere yol açıyor. Ve deniz kirliliğine bir de deniz suyu sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi eklendiğinde, fitoplanktonlarda patlama yaşanıyor. Denizdeki oksijeni azaltan fitoplanktonlar, bu nedenle diğer canlıların ölümüne yol açıyor” derken, müsilaja yol açanı da şöyle özetledi:
“Aşırı azot ve fosfat nedeniyle oluşuyor. Neden oluyor bu? Arıtma tesislerinin eksikliğinden. Evsel atıklar, denize gidiyor. Kirlenme belirtisidir aynı zamanda. Bunları kullanan planktonlar, denizin rengini değiştiriyor.”
-BALIKÇILAR!-
Marmara’da olduğu gibi İskenderun’daki balıkçılar da benzer bir noktada durup, sorularına cevap aramaya çalışıyor. Çünkü denizlerde oluşan müsilajın balıkçılığı etkileyen en önemli faktörü, ağların zarar görmesi. Balıkçılar, denize ağ atamıyor, attığında ise ya ağlar zarar görüyor ya da kullanılamaz hale geliyor. Ancak İSTE’den gelen son tespit, hem kent insanını hem de balıkçılık sektörünü şimdilik rahatlatmış durumda. Ancak denizdeki denetimlerin süreceği, gelen bilgiler arasında. -Tamer Yazar-