Kredi Garanti Fonu’nun, Türkiye’nin güneydoğusundaki deprem bölgesine yönelik atacağı adımlar, birçok küçük ve orta ölçekli işletme (KOBİ) için hayati önem taşıyor. Depremin ardından, bu işletmelerin en büyük sorunlarından biri, bankalara verdikleri ipoteklerin büyük çoğunluğunun yıkılması ve bu durumun iş sürekliliği üzerinde yaratacağı olumsuz etkiler. Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nihat Matkap, KGF’nin fonlarının büyük bir kısmının deprem bölgesine tahsis edilmesi gerektiğini savunuyor.
Deprem Bölgesindeki KOBİ’lerin Durumu Nedir?
Depremin vurduğu illerdeki KOBİ’ler, faaliyetlerini sürdürme noktasında ciddi zorluklarla karşı karşıya. Özellikle Hatay gibi illerde, işyerlerinin ve iş yapma koşullarının büyük ölçüde zarar gördüğü bir ortamda, iş insanları yeni yatırımlar yapmakta zorlanıyor. Bankalarla yapılan anlaşmalarda, iş yerleri genellikle gayrimenkullerini ipotek olarak gösteriyordu. Ancak bu gayrimenkuller depremin etkisiyle neredeyse tamamen yıkıldı. İşte tam da bu noktada, Kredi Garanti Fonu devreye girmeli ve iş insanlarına yeniden iş kurabilme şansı sunmalıdır.
Nihat Matkap, yaptığı açıklamada, Kredi Garanti Fonu’nun sahip olduğu imkanların önemli bir kısmının, depremden etkilenen bölgelere aktarılması gerektiğini belirtti. Bu fon, zarar gören işletmelere kredi kolaylığı sağlayarak, onların yeniden iş yapabilme potansiyellerini artırabilir. Ancak bu desteğin ne kadar etkili olacağı, Kredi Garanti Fonu’nun uygun şekilde yönlendirilmesine bağlıdır.
Nihat Matkap’ın Görüşleri
ve 20. Dönem Hatay Milletvekili ve 50. Hükümet Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nihat Matkap, Hatay’da yaşanan büyük felaketten sonra, Kredi Garanti Fonu’nun daha fazla kaynak ayırarak, KOBİ’lerin ayağa kalkabilmesi için elinden geleni yapması gerektiğini dile getirdi. Matkap, bölgenin yeniden inşası için gerekli olan ekonomik desteğin, KGF’nin yönlendirilmesiyle sağlanabileceğini belirtti. Ayrıca, depremin etkilerinin yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda ekonomik olarak da yıkıcı olduğunu ifade etti.
Kredi Garanti Fonu ve Ekonomik İstikrar
Kredi Garanti Fonu, sadece depremin etkisi altındaki KOBİ’lere değil, tüm Türkiye ekonomisine büyük katkı sağlama potansiyeline sahiptir. KGF, hem küçük işletmeleri hem de daha büyük şirketleri koruyarak, ekonomik istikrarın sürdürülmesine yardımcı olabilir. Ancak, bu fonun etkin bir şekilde kullanılabilmesi için doğru hedeflere yönlendirilmesi gerekiyor. Deprem sonrası yapılan tüm destek çalışmalarının, yalnızca kısa vadeli iyileşmeleri sağlamakla kalmayıp, uzun vadede sürdürülebilir büyümeyi teşvik etmesi önemlidir.
KGF ve Deprem Bölgesinin Geleceği: Ne Tür Adımlar Atılmalı?
KGF’nin, bu bölgedeki KOBİ’lere yardım edebilmesi için öncelikle bölgesel gerçekliklerin göz önünde bulundurulması gerekiyor. Depremden sonra, iş insanlarının yeniden toparlanabilmesi için gerekli altyapı desteği, kredi kolaylıkları ve faiz oranlarında indirimler gibi çeşitli adımlar atılmalıdır. Ancak, Kredi Garanti Fonu’nun yalnızca kredi sağlayan bir mekanizma olmanın ötesine geçip, bu tür bölgesel afetlere yönelik daha etkin politikalar geliştirmesi gerektiği de vurgulanıyor.
KGF, Deprem Bölgesine Ne Kadar Kaynak Ayırmalı?
Kredi Garanti Fonu’nun deprem bölgesine ne kadar kaynak ayırması gerektiği sorusu, şu anda pek çok kişinin gündeminde. Matkap’a göre, bu bölgeye ayrılacak fon miktarı, sadece kısa vadeli kredi destekleri ile sınırlı olmamalı. Aynı zamanda, uzun vadeli projeler ve yerel kalkınma girişimlerinin de finansmanı için KGF’nin katkı sağlaması önemlidir. Bu tür destekler, bölgenin hızla toparlanmasına ve KOBİ’lerin yeniden üretim yapabilmelerine olanak tanıyacaktır.