Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Mavi’nin Umudunda

500 Kg’da bir ‘Sandalye’ İçtiğiniz su şişesinin plastik kapağı, evdeki

500 Kg’da bir ‘Sandalye’

İçtiğiniz su şişesinin plastik kapağı, evdeki damacanadan artan plastik başlık ve daha fazlası… ‘Bir kapak’ deyip geçmeyin! Hatay Engelsiz Yaşamı Sevenler Derneği Başkanı Mehmet Mustafa Canbulat’ın da dediği gibi… Rengi ne olursa olsun, o ‘bir tek kapak’ dediklerimizin damladığı yerde biriken çok fazla yaşam var ve tüm o yaşamların, ‘tek tek biriken’ kapakların dayanışmasına çok fazla ihtiyacı var.

Türkiye’de, ‘engelli’ bireyler adına atılan son yıllarda çok fazla adım var. Atılan bu adımların ‘olumluya’ çevirdiği ülke tablosunun Antakya ayağında durduk geçtiğimiz günlerde ve o tabloyu, Hatay Engelsiz Yaşamı Sevenler Derneği Başkanı Mehmet Mustafa Canbulat ile beraber okuduk! Özellikle de ‘ulaşılabilir’ kent olma adına benzer ‘adımların’ atıldığı şehrimiz adına… Peki, sonuç mu? Canbulat’ın dediği gibi, “dünden daha iyi, ama hala beklendiği ve istendiği gibi değil!”
Sorularımıza oldukça net cevaplar veren Canbulat, 2009’da kurulan Derneğin 3 dönemdir başkanlığını yapıyor. “Üyelerimizin ısrarı ve desteği…” şeklinde ifade ettiği Dernek mücadelesinin aslında bir ‘yaşam mücadelesi’ olduğunun altını ise özenle çiziyor. 2018-Ekim ayı içinde gerçekleşecek ‘seçimler’ için konuşurken de, “İsterlerse sonuna kadar varım” diye de ekliyor.

Sorularımız, o mücadeleye dair… Cevaplar da… Başlayalım mı?

Ara ara konuştuğumuz bir konudur ama, dünden bugüne ‘sıralanan’ sorunlarda değişen bir şey var mı?

Üç dönemdir Dernek başkanlığı yapıyorum ve ne yazık ki, ifade ettiğiniz gibi, dünden bugüne sıralanan sorunlarımızın gidişatında çok fazla değişen bir şey yok. Evet, hayatlarımız değişiyor. Ama hayatlarımızı bir şekilde kontrol eden ‘zihinler’ değişmiyor. En önemli başlığımız mı? Erişim sorunu! Mesela, sizler için sıkıntı olmayan birçok şey bizler için ‘sorun’ olabiliyor. Bunlardan biri, bankamatikler. Onlara ulaşamıyoruz mesela! Sadece onlar mı? Kılavuz çizgilerde de çok sorun var. Onlara dair çok fazla engel var. Bu konuda da üyelerimizin sıkıntıları var. Kaldırımlar mı? Onlarla ilgili düne dair daha iyiyiz, ama rampalar… Haklısınız! Dün kadar olmasalar da, sorun olmaya devam ediyorlar.

Standardı yakalayamadık sanırım, doğru mu?

Bunun en büyük örneği kaldırımlar… Dürüst olmak gerekirse, düne göre çok daha iyiyiz, bunu söylemek gerekiyor. Ama yine de ‘sorunlar bitti’ demek için çok erken! Niye mi? Normal şartlarda, kaldırımlardaki rampaların, kendi malzemesi ile yapılması gerekiyor, biliyorsunuz. Yapılırken de, rampa dediğimiz kısmın ‘kaldırım içine’ doğru ilerlemesi gerekiyor. Ama bizdeki böyle değil. Bizdeki rampaların malzemesi ya ‘asfalt’ ya da ‘beton’! Böyle olunca da sorun olan şey çözüme bir türlü ulaşamıyor. Sonuçta da bizler gibi tekerlekli sandalye kullanan bireyler kaldırımlara istediği gibi ulaşamıyor. Bir noktadan çıksa bile, inerken ciddi sorunlar ve tehlikeler yaşıyor. Buna sebep mi? Yapılanları sadece ‘yapmak’ için yapıyoruz, biraz bundan. Çünkü bu rampaların, kanunla düzenlenen kısmında ‘açıları’ bile belirlenmiş. Ama bu alanlara ‘asfalt’ ya da ‘beton’ dökenlerin ‘açı’ noktasında çok fazla durmadıklarını söylemeye gerek yok sanırım. Ama buna da ‘şükür’ diyoruz. Eskiden bunlar da yoktu! Var mıydı?

Sohbetimizde, sinemalara gittiğinizde de benzer sorunlar yaşadığınızı söylediniz. Beklenti nedir?

Geçtiğimiz günlerde bizleri ‘Hasan Fisso’ filmine davet etmişlerdi. Bizler de bu daveti geri çevirmedik ve arkadaşlarımızla keyifle filmi izlemeye gittik. Ancak tekerlekli sandalyede olanlarımızın ya da akülü araçları ile gelen engellilerimizin salona girmeleri ne yazık ki mümkün olmadı. Çünkü sinema salonlarımız bizlere uygun alanlar değil! Bunu gördük! En başta, ilerleyemiyorsunuz. İlerleme şansınız olsa, oturma alanı bulamıyorsunuz. Durum böyle olunca da, filmi izlemek için gelen arkadaşlarımız geri dönmek zorunda kaldılar.
Engeli bizler gibi ağır olan arkadaşlarımızın yaşadığı bu tür sıkıntılar ne yazık ki gündelik yaşam içinde sık sık karşımıza çıkıyor. Oysa biz istiyoruz ki, birilerine ihtiyaç duymadan hayatlarımızı idame ettirebilelim, gündelik hayatın içinde kolayca var olabilelim. Ama bunun içinde, o hep bahsettiğimiz ‘ulaşılabilir’ kent hayalimizin gerçek olması gerekiyor.

Kılavuz çizgilerin karşılaştığı engeller de sanırım biriken şikayetler arasında… Haksız mıyım?

Dernek üyelerimizin bu konudaki şikayetleri, haklısınız, devam ediyor. Hatta bu konuda, görme engelli bir abimizle birlikte kent içinde dolaştık. O da bahse konu sorunları bire bir tespit ettik. Neler onlar? Aslında birçok şey! Bunlar arasında en dikkati çekenler, otobüs durakları. Üzerinde durak olan kılavuz çizgiler var. Ya da hemen yanı başından geçen çizgileri engelleyen duraklar. Kaldırım üzerindeki reklam panoları da öyle! Onlar da adeta kaldırımların değişmeyen engelleri! Ne yazık ki bunun da kanunda bir karşılığı var ama, biz işimize geldiği gibi yaşıyoruz. Sorunu çözmek yerine ‘yamalıyoruz’… Problemimiz de bu!

Ve mavi kapaklar… İnsanlar merak ediyor açıkçası! Mavi kapakların ‘umut’ hikâyesi devam ediyor mu?

Devam ediyor tabi, hem de tüm umuduyla. Durum öyle ki, derneğimizin kurulduğu günden bugüne sadece ‘plastik kapaklarla’ edindiğimiz tekerlekli sandalye sayısı 22 oldu bile. Düşünebiliyor musunuz? Toplanan o kapaklar, şu ana dek toplam 22 kişiye umut oldu. Umut oldu, hayat oldu, hayatları değiştirdi. O yüzden de ‘kapak’ toplama işine devam ediyoruz.
Kent insanımızdan beklentimiz de, bizlerin bu çabasına kalplerini katmaları. Çünkü bu iş yalnız yapılabilecek bir iş değil. Beraber olursak umudumuz da büyür. Umudumuz büyürse, o kapaklar çok daha fazla hayata ‘nefes’ olur. O yüzden, evlerinde ya da işyerlerinde biriktirsinler, biriktirmeye devam etsinler ‘plastik kapakları’… Rengi ne olursa olsun, mühim değil. Plastik kapak olsun, yeter. Bize ulaştırsınlar hatta. Derneğimize ulaştırsınlar. Şunu bilsinler sadece… Her 500 kilo plastik kapak bir ‘sandalye’ demek. O yüzden ‘bir kapak’ deyip geçmesinler, biriktirsinler. 23 sayısına kendi emeklerini, kendi umutlarını, kendi kalplerini katsınlar. İnanın, bir hayata gülümseme eklemek gibisi yok. Var mı?

Antakya Belediyesi’nin 15 Temmuz Milli İrade Parkı içinde yaptığı bir düzenleme sonrası, oradaki engelli tuvaletleri de elden geçirildi, ama bir sorun var sanırım. Nedir o?

Öncelikle, sizlerin vasıtasıyla, bizleri düşünerek oradaki hizmeti yenileyen ve iyileştiren yerel idarecilerimize çok teşekkür ediyoruz.
Engellilerin düşünülmesi önemlidir. Örnektir. Yapılması gerekenler adına ciddi anlamda bir örnektir. Ama orada yaşadığımız bir sorun var. O da şu ki… Oraya eklenen lavabolar biraz büyük ve bu da bizlerin (tekerlekli sandalyeli ya da akülü araç sahibi engelliler) oradaki manevra kabiliyetimizi elimizden alıyor. Yani yerin darlaşması nedeniyle, yapılan hizmetten yararlanma konusunda sıkıntı yaşanıyor. Bu konuyu ele alırlarsa çok memnun oluruz.

Tabi bunu konuşurken, Antakya kent merkezindeki Ulu Cami içindeki tuvaletleri es geçmek olmaz! Orada da baştan beridir benzer bir sorun var. Oysaki sizler bu durumu İl Müftülüğü ile paylaşmıştınız. Peki, neden sonuç alınamadı?
.
Biliyorsunuz, burada zamanında bir restorasyon çalışması oldu ve bizler, oradaki çalışmaların başladığı dönemde ‘ne beklediğimizi’ açıkça yetkililere dile getirmiştik. Çünkü buradaki tuvaletler de engelli bireylerin kullanımına ne yazık ki açık tuvaletler değil. Tadilat döneminde şunu demiştim aslında… ‘Sayın Müftüm, burası nasılsa yapılıyor. Burası için bir ödenek çıkmışken tuvaletleri de elden geçirseniz!’ Ama bize cevap olarak, böylesi bir çalışmanın o dönemki projenin içinde olmadığı söylendi.
Tamam, engelliler için Cami’ye giriş için rampalar kondu ve isteyen istediği gibi Cami’ye de girebiliyor ama… Lavaboları kullanamıyoruz! Bunu sadece günlük ihtiyaç olarak düşünmeyin, ama ibadet etmek isteyen bir engellinin de lavabo ihtiyacı var. Yok mu? Ve bizce bu ciddi bir sorun. Sizce? Müftülüğümüzden talebimiz, o nedenle dün de bugün de aynı!

*
Hatay Engelsiz Yaşamı Sevenler Derneği Başkanı Mehmet Mustafa Canbulat’ın ortaya koyduğu cevapları ‘kent idarecileri’ ile paylaşmanın sorumluluğunda dururken, ‘cevaplar’ için beklentimizi de paylaşalım. Özellikle de bu konuda karar alıcı konumunda olan Hatay Valiliği ile… Antakya Kaymakamlığı ile… Hatay Büyükşehir Belediyesi ile… Antakya Belediyesi ile… Ve son olarak, Hatay İl Müftülüğü ile…    -Tamer Yazar-