MEDENİYETLER ŞEHRİ ANTAKYA ASLINDA YERYÜZÜNDE DEĞİL, YERALTINDA.

Lübnan kaynağından doğan ve Suriye topraklarından geçerek Antakya’nın içinden kilometrelerce uzunluğundaki denize doğru tersten akan Asi nehri, NİNNİ GİBİ… BİR MASAL DİYARI HATAY… TAM BİR KÜLTÜR ABİDESİ. ANTAKYANIN TARİHİ EVLERİ TURİZME KAZANDIRILMASI GEREKEN EN ÖNEMLİ CEVHERİ Dar sokaklar içinde her biri farklı mimari özelliğindeki tarihi evlerin bazıları onarılmış ve korunmaya alınmış olanlardan bahsetmiyorum elbette sokaklarda […]

Lübnan kaynağından doğan ve Suriye topraklarından geçerek Antakya’nın içinden kilometrelerce uzunluğundaki denize doğru tersten akan Asi nehri, NİNNİ GİBİ…

BİR MASAL DİYARI HATAY… TAM BİR KÜLTÜR ABİDESİ.

ANTAKYANIN TARİHİ EVLERİ TURİZME KAZANDIRILMASI GEREKEN EN ÖNEMLİ CEVHERİ

Dar sokaklar içinde her biri farklı mimari özelliğindeki tarihi evlerin bazıları onarılmış ve korunmaya alınmış olanlardan bahsetmiyorum elbette sokaklarda gezerek tarihsel kokuyu almak güzel ancak;

Akdeniz iklimi özelliğini taşıyan Antakya yazları sıcak, kışlarıysa ılık geçiren verimli topraklara sahip bir şehrimiz.Urfa ilimizin merkezinde de benzer bir tarihi sokak var.

Demek ki sıcak şehirlerin kaderinde medeniyetimizin okul görmemiş mimarları yer altına doğru inmişler.Soğuk şehirlerdeyse güneşe daha yakın olmak için evlerin tavanlarında ışığı ve ısıyı alan aydınlık yerler var bunlardan biri kurutma gibi işlerin yapıldığı Ankara’da bulunan Pembe Köşkte var..

Urfa Harran belediye başkanına çok sıcak bir şehir olduğu için “Evleri yerin altına doğru yapmalısınız” diye öneri götürdüğümde birkaç metre sonra su çıktığı için yerin altına doğru inilemediğini söylemişti ancak Hatay şehrinin merkezi dahil olmak üzere birçok ilçesinde durum farklı.

Aynı Urfa gibi birçok evlerin dış kapısından girildiğinde ortada bulunan büyük bir avlu ailenin mahremiyetini korunması ve günlük işlerin daha rahat bir şekilde yapılması içindir.
Antakya’nın tarihi eski evlerin en temel özelliği avluda bulunan portakal ağaçları gölgesinde dinlenmek ve genellikle yemeklerin yapıldığı yer yine büyük ihtimal avlu fakat çok sıcak bir şehir olduğu için saklama koşulları için serin kilerler mutlaka var.

Birçok evde avluda açılan kuyular doldurulmuş, büyük ihtimal aile büyüdükçe odalar farklı farklı merdivenle geçiş yapılarak çoğaltılmış, yerin altına dehlize benzer bazı yerler çok büyük taşlarla doldurulmuş. Belki de birçok medeniyetin geçtiği bu yerlerde evlerin altından başka evlere geçiş vardı ancak bir akıllı yatırımcı bu durumu fark ettiği için yerin altını bozmadan üstüne cam döşeyerek tarihsel bir otel yaptı.

Bölgedeki evlerin kullanılmayan bu bölümler şehrin ileri gelen makamlarınca bilir kişilerle birlikte baştan sona kadar incelenmeli ve yer altında yatan tarih gün yüzüne çıkarılarak ev pansiyonculuğu şehre kurularak bu evler Antakya mutfağıyla birlikte tamamen turizme kazandırılmalıdır.

Bir ev kahve yapıyorsa diğer ev geleneklere uygun tereyağlı künefe yapmalı.

Birinde oruk yapılıyorsa diğerinde kâğıt kebabı yapılmalı yani böylece yöresel kültür sokağını kurabilir dünyayı şehrimize getirebiliriz çünkü Antakya insanlıkta ve lezzette eşsiz.
Böyle bir hazine dışarıdan gelen yatırımcılara üç kuruş daha fazla verdiği için hiçbir şekilde satılmamalı çünkü yöresel kültür araştırmaları bölgede gelenek görenekleri bilen ve yaşayan insanlar tarafından kültürel değerlerini koruyarak yapılırsa gelecek kuşağa ancak doğru yaşanabilir ve taşınabilir.

Dışarıdan gelen birçok yatırımcı eline güzel bir konak ev geçirdiğinde yerli kültürü tamamen silerek yabancı kültürle çalışmaya başlıyor ve hissetmiyoruz ancak yavaş yavaş değerlerimizi kaybediyoruz.

Kim bilir kimler geldi geçti bu evlerden tarihimizi öğrenmeliyiz. Hangi dilden yazılmıştı kaderleri mutlaka yeni baştan araştırmalıyız. Neler pişirildi o avlularda?Kaç çocuk koştu, düştü ? Kaç çeşit bayram yaşandı? Kaç kazan Hirisi kaynadı ve kaç el göklere açıldı? Kaç dal defne yaprağı ziyaretlere taşındı?Kaç kapıdan çıkan bir daha geri dönmedi?Kaç göz dönmelerini bekledi.Kaç “Habibi-Habibte” sözü yürek burktu?Kaç ocak söndü? Kilerdeki zahterin lezzeti hangi mideleri yıkadı rahatlattı? O avlularda yapılan kurutmalar kim bilir kaç sofra kurdu, kaldırdı?

Şimdiyse her şey onlarla birlikte sustu ancak bize kadar gelen değerleri eski geleneklerdeki gibi araştırmak, geliştirmek ve yeniden hayata geçirmek bu vatanın evlatları olarak tarihimizi öğrenmek, yaşatmak ve korumak hepimize vazife.

YOLUN AÇIK OLSUN GÜZEL TÜRKİYE’M.

08.AĞUSTOS. 2018
Deniz Kakanaş
www.toplumgelistirme.tv

Exit mobile version